Fransızlarla Almanlar arasındaki -haydi düşmanlık demeyelim- “husumet” ta Sezar zamanına, Galyalılarla Cermenler arasındaki savaşlara dayanıyor. 3'üncü Yüzyıl Savaşı, 800'lerde Şarlman'ın Almanları sürekli yendiği Yüzyıl Savaşı, sonra Habsburgların Fransızları yenmeye başladığı 60 Yıl Savaşı, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları... Arada bir Fransızların, arada bir Cermenlerin Osmanlı'yla saf tuttuğu Türk Savaşları... Ancak ABD'nin iki ülkeyi Avrupa Birliği'ne ortak ederek 1950'lerde bir araya getirmesinden bu yana bir Fransa-Almanya savaşı olmadığını söylersek, gerçeği ifade ederiz.
Ne var ki İngiltere'nin bu birliği terk etmesiyle Almanların eski sancıları tuttu veya Fransa bundan ciddi kaygı duymaya başladı. Bilhassa, Merkel, Avrupa'nın en uzun görev yapan hükümet başkanı (2005'ten beri 16 yıl) olarak artık yeniden Hıristiyan Demokrat Parti'nin başkanlığına aday olmayacağını açıkladığı günden bu yana Fransa'nın kaygısı da arttı.
Kıraathane sohbeti tarzında anlatılıyor olmakla birlikte, iki ülkenin birbirinden çekindiği hususlar AB dergilerinde makale konusu olmaya başladı. Bu makalelerde Macron'un, Merkel görev bırakmadan “Kapsamlı bir Alman-Fransız Dostluk Anlaşması” imzalamak için neredeyse gün aşırı Berlin'e telefon ettiği -biraz alay edilerek- yazılıyor. AB içinde, NATO içinde dost değil mi bu iki ülke?
Sorun da bu iki isimden çıkıyor: İngiltere'nin çıkmasından sonra, Merkel'den daha milliyetçi bir Hıristiyan Demokrat liderin, sadece Almanya'nın AB üyeliğine değil, AB'nin varlığına tümüyle son vermesi hem mümkün hem de muhtemel. Almanya, NATO'dan memnun, ancak Fransa değil: NATO'nun bir ABD çiftliği olması, mesela Trump gibi “üşütük” (benim değil Macron'un eşi Brigitte'in lafı) bir Amerikalı, NATO'yu sona erdirebilir ve Avrupa, tabii Fransa, savunmasız kalabilir. Bu sebeple, Macron, NATO için “Beyin ölümü gerçekleşmiştir” dedi; bir AB ordusu kurulması için olağanüstü çabalar sarf etmeye başladı.
İşte bu ortamda Macron'un neden bir Alman-Fransız Dostluk Anlaşması imzalamak için çırpındığı anlaşılabiliyor. Ancak mayısın son günü, Berlin'de yapılan uzun ve son (Merkel artık başbakan olarak ülkesini bu tür toplantılarda temsil etmeyecek) görüşmede, Macron Merkel'den istediğini alamadı. Toplantı sonunda 65 maddelik açıklama yapıldı; ancak bu Fransa'ya aradığı güvenceyi vermekten çok uzak kaldı.
Bu maddeler, bizim medyada, Türk-Yunan ilişkilerine ilişkin husus ön plana çıkartılarak verildi; oysa diğer maddeler de Fransa-Almanya “dostluğunu” en fazla Türk-Yunan yakınlaşması kadar ilgilendiriyordu.
Hele Merkel'in toplantıdan sonra “Amacımız Avrupa'nın daha bölünmesini önlemektir” sözü, içeride hiç de dostane şeylerin konuşulmadığı yorumlarına sebep oldu. Ne Euro Bölgesi Bütçesi ne mülteci politikası. Ve ne de kalıcı bir dostluk mesajı.
Merkel “İlişkilerde yeni bir sayfa açılıyor” dedi ama sayfada ne yazdığı veya ne yazılacağı belli olmadı.
Bu arada, Brigitte Macron neler dedi Merkel için, kim bilir?