HDP'lilerin olmaması AK Parti için kriz yaratır mı?
Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden Profesör Doktor Ayşe Ayata, HDP'lilerin tutuklanmasıyla birlikte, TBMM'deki temsil tartışmalarını değerlendirdi...

Oluşturma Tarihi: 2016-11-08 22:22:00

Güncelleme Tarihi: 2016-11-08 22:22:00

HDP'nin yasama faaliyetlerinde yer almama kararını değerlendiren Profesör Doktor Ayşe Ayata, eksik temsilin Türkiye'de bir ilk olmadığına dikkat çekiyor. Ayata, fetişize edilen sandığın her şeyi meşrulaştırdığının savunulması nedeniyle, bu sonuçların kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Sputnik'te yer alan bilgide; Eş başkanları ve milletvekilleri tutuklanan HDP, TBMM'deki yasama faaliyetlerine katılmama kararı aldı. Meclis'teki ikinci büyük muhalefet partisinin yasama faaliyetlerinde katılmayacak olması, ne tür etkiler yaratabilir?

Meşruiyetine ilişkin tartışmalara sandığı işaret ederek yanıt veren ve seçilmiş olmaya sık sık atıf yapan iktidar açısından, seçmenin önemli bir bölümünün iradesinin Meclise yansımaması bir kriz yaratır mı?

'2002'DE SEÇMENİN YÜZDE 45'İ TEMSİL EDİLMİYORDU'

Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nden Profesör Doktor Ayşe Ayata'ya göre, HDP'nin yasama faaliyetlerine katılmaması meşruiyet tartışmalarına yol açmasa da ‘farklılaşmanın temsili' açısından ciddi bir sorun ve karar hukuk devleti açısından bir krize yol açabilir. Ayata, "Ciddi olarak Anayasa'daki yetkileri aşan bir güç kullanımı söz konusu. Bunu da, çoğunluğun kendisini buraya getirmiş olmasına dayalı olarak yaptığını söyleyen bir rejim var. Hukuk devleti bir değerler sistemine oturmak zorunda, demokratik değerler sistemine oturmak zorunda. Maalesef Türkiye'de toplumun çok büyük bir kısmının bu demokratik değerler sistemini özümsemediğini, benimsemediğini ve bütün olarak görmediğini yani demokrasiyi sadece bir seçim olarak gördüğünü görüyoruz. Bu açılardan, HDP'nin parlamentoda olmaması ciddi bir sorundur. Ama şimdi bu sorunu, seçilmişlik açısından yorumlamamak lazım. Çünkü Türkiye'de eksik temsil dediğimiz olay, bazı grupların oy almalarına rağmen parlamentoda temsil edilmemesi ilk defa olan bir şey değil. 2002 seçimlerinde AK Parti'yi iktidara getiren 2002 seçimlerinde, parlamentoda seçmenin yüzde 45'i temsil edilmiyordu. 2007 seçimlerinde bu birazcık azaldı fakat yine temsil edilmeyen bir yüzde 25 yanlış vardı yanlış hatırlamıyorsam. Bu anlamda bu Türkiye'de ilk kez olan bir şey değil" diyor.

'ERKEN BÖLGESEL SEÇİM OLABİLİR'

HDP'nin parlamentodan çekilme kararının, kurumsal siyasi yapıdan çekilme anlamına gelip gelmediğinin henüz belli olmadığını belirten Ayşe Ayata, partinin yasama faaliyetlerine katılmaması kararının sonuçlarına ilişkin olarak şunları söylüyor:

"Biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sına göre parlamentoya katılmayan milletvekilleri, bir noktadan sonra parlamentodan atılabilirler. Bu da parlamentodan Doğu milletvekillerinin atılmasına yol açabilir ve maalesef bu, erken bölgesel seçimi getirir. O bölgelerde milletvekili boşalacağı için erken seçimi getirir ve tabii AKP iktidarının gücünü artırıcı şekilde sonuçlanır. Onun için, pratik siyaset açısından da sorunlar oluşacak. Doğrusunu isterseniz, kurumsallaşma açısından da ciddi sorunların oluşacağını düşünüyorum."

'SORUN SANDIĞI FETİŞİZE ETMEK'

Ayşe Ayata, demokrasiyi sadece çoğunluğun iktidarı olarak görmesi sebebiyle yönetimin, HDP'nin yasama faaliyetlerinde yer almamasını bir meşruiyet krizi olarak görmeyeceğini belirtiyor ve ‘HDP'nin beş katı güçle' iktidarın alınmasının önemsendiğini belirtiyor. Hukuk devleti, demokratik değerler ve çoğulcu sisteme inanmayan iktidarın bir meşruiyet sorunu da görmeyeceğini ifade eden Ayata, HDP'lilerin desteklerinin olmadığı savını kanıtlamak için de ara seçim kararı alınabileceğini düşünüyor:

"Bunu bir kriz olarak göreceklerini zannetmiyorum ama görürlerse de tekrar sandığa giderler ‘Bakın, görüyorsunuz onları halk desteklemedi, başkalarını destekledi' der, bitirirler. Çünkü buradaki mesele bu sandığı fetişize etmek. Demokrasi sadece sandıktır demek, bu tür sonuçları tabii ki yol açar. Sandıktan çıkarsanız yolsuzluğu aklayabilirsiniz, sandıktan çıkarsanız baskıcı rejimi aklayabilirsiniz, sandıktan çıkarsanız insan haklarını uymamayı meşrulaştırabilirsiniz. Yani ‘sadık her şeyi meşrulaştırır' demek, kendiniz sandıktan çıktığınız müddetçe her şey sizin için meşrudur anlamına gelir. Bu doğru bir şey değildir, olmaması gereken bir şeydir. Ama sandığa indirgerseniz sonuçta bunun olması da kaçınılmazdır."