Adalet Bakanı Bekir Bozdağ TBMM Genel Kurulunda, HDP'nin hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağına dair görüşmelerde Hükümet adına söz aldı.
Gensoru müessesesinin, anayasa ve içtüzükte belirtilen esaslar çerçevesinde kullanılmadığını belirten Bozdağ, Başbakan Binali Yıldırım'ın da bugün bunu ifade ettiğini anımsattı. Bozdağ, gensoru önergesinde, afaki, soyut, genel değerlendirmelerde bulunulduğunu bildirdi.
Bozdağ, ilk kez bir bakana görüşlerini açıkladığı için gensoru verildiğini, yaptığı bir değerlendirmenin gensoru konusu yapıldığını vurguladı. Bozdağ, TBMM çatısı altında her düşüncenin özgürce ifade edilmesini savunduklarını ifade etti.
Meclis tarihinde, "Kanaatlerinden dolayı bakanlığını sona erdirelim" diye gensoru önergesi olup olmadığını bilmediğini belirten Bozdağ, "Ama benim bildiğim ilk. Hayırlı olsun. Meclisimiz çok gensoru gördü, bu gensoru vesilesiyle, pek çok konuda itham yapıldığı için bazı hususları gensoru vasfı taşımasa da ifade etmek istiyorum." dedi.
"İhanet olmaz mı?"
Adalet Bakanı Bozdağ, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün, Türkiye'de yaşandığını anımsatarak, aradan geçen zaman içinde 15 Temmuz yaşanmamış gibi hareket etme imkanlarının olup olmadığını sordu.
Bozdağ, Meclisin bombalandığını, pek çok kişinin hayatını kaybettiğini, yaralandığını, bazılarının elini, ayağını, gözünü kaybettiğini, demokrasi, anayasal düzen, seçilmiş organların tamamının yok edilmek istendiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Böylesi büyük tehlike ve tehdit geçirdikten sonra, Türkiye adeta uçurumun kenarından, milletimizin birlikte hareketiyle kurtulduktan sonra Türkiye'yi buraya getiren, bundan sonra daha büyük felaketlere götürmek isteyen Fetullahçı Terör Örgütü ve onunla irtibatlı, iltisaklı, üyelik irtibatı bulunanlarla ilgili çalışma yapmamamız, bu konuda herhangi bir adım atmamamız, bizim bu Meclise, anayasaya, vazifemize ihanet olmaz mı, elbette olur. Onun için biz, 15 Temmuz'da ortaya çıkan bu olağanüstü durumdan Türkiye'yi çıkarmak ve olağan duruma geçirmek için OHAL ilan ettik. OHAL esasında, hükümetin etkin, hızlı karar alması ve bu kararları sonuç alıcı şekilde, süratle uygulaması için getirdik. Türkiye'yi bu tehlikeden, tehditten kısa sürede kurtarmak ve demokrasimizi, milli irademizi, hukuk devletimizi, daha fazla tahkim ederek, daha güvenli bir şekilde geleceğe taşımak için ilan ettik. Yoksa bunları yok etmek isteyenlere güç ve kudret vermek için yapılmadı."
"Bunun farkına varan tek siyasi lider"
Bozdağ, devlet içinde öbeklenmiş, devlet içinde devlet yapısı olarak ortaya çıkmış bir yapının farkına vardıktan sonra bununla ilgili gereğini yapmakla mükellef olunduğunu belirtti. Türkiye'nin bunun farkına vardığına dikkati çeken Bozdağ, daha önce de bunun farkına varıldığını vurguladı. Bozdağ, "Türkiye'de Fetullahçı Terör Örgütü üyeleri ve bunun kurucu ve yöneticisi, terörist Gülen'in, bugünkü anlamda tehlike ve tehdit olduğunun ilk önce farkına varan tek siyasi lider, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır." ifadesini kullandı.
"Kararlar alıyor, adımlar atıyoruz"
Adalet Bakanı Bozdağ, hiçbir devletin, çalıştırdığı insanların terör örgütleriyle irtibatlı, iltisaklı veya onların tamilatlarıyla hareket eden birisi olmasını kabul edemeyeceğini vurguladı. Hele hukuk devletlerinin bunu asla kabul etmeyeceğine dikkati çeken Bozdağ, "Ne Avrupa'da ne ABD'de ne de başka yerde, DEAŞ terör örgütü üyesi veya bu örgüte çalışan veya El Kaide terör örgütü üyesi veya bu örgüte çalışan ama bulunduğu görevler itibarıyla destek veren, ona yardım, yataklık yapan birisini kimse devlette çalıştırmaz." diye konuştu.
Bozdağ, devletin içinde terör örgütleriyle irtibatlı, iltisaklı olduğu değerlendirenlerle ilgili kararlar aldıklarını, adımlar attıklarına değinerek, şunları kaydetti:
"PKK'ya veya FETÖ'ye, başka terör örgütlerine eleman devşirmeye devam ettirmelerine izin mi verelim? Okullardan öğrencileri kandırıp, beynini yıkayıp göndermelerine göz mü yumacağız? Hiç kimse şunu söyleyemez; AK Parti Hükümeti, kendine muhalifleri kamunun içinden ayıklıyor diyemez. Bizim yaptığım çok net, terör örgütleriyle üyelik, irtibat ya da iltisakı olan ve terör örgütlerine destek verdiği değerlendirenlerle ilgili adımlar atıyoruz. Bu idari tasarruflar içindir.
Ceza yargılaması için yapılacak şey ayrı, onun hukuku ayrı. Mahkemeler onun gereği neyse usul, mevzuat çerçevesinde elbette yapacaktır. Bunu yapmak bizim görevimizdir. Türkiye'de devletin içindeki terör örgütlerine destek verenlerle ilgili bunlarla irtibat, iltisak kuranlarla ilgili adım atmak, bu devletin en temel hakkıdır. Hiçbir devlet, teröristlerle çalışmaya zorlanamaz. Terör örgütleriyle irtibatı, iltisakı olduğu değerlendirenleri kamuda istihdam etmeye mecbur edilemez. Dünyada başka arındırma kanunları da var. Hepsinde aynı şeyi görüyoruz. Biz de aynısını yapıyoruz."
"Terör örgütünün yargıyı rehin almasına asla izin vermemeliyiz"
Anayasamızın 139. maddesinde, meslekte kalmaları uygun görülmeyeceklere ilişkin kanuni bir düzenleme yapıldığına ve düzenlemeye göre adımlar atıldığına işaret eden Bozdağ, şunları ifade etti:
"Yapılan tam da mahkemelerin bağımsızlığını korumaktır, hakimlerin tarafsızlığını korumak içindir ve terör örgütüyle iltisaklı, irtibatlı olduğu değerlendirilenlerle ilgili milletten yargıya duyulan olumsuz güveni ortadan kaldırmaya dönük son derece önemli bir adımdır. Yargıya güveni de bu güçlendirmiştir. Yargının içerisinde davasını görmesi için geldiği bir savcının, hakimin veya orada bulunan bir yargı mensubunun, herhangi bir terör örgütüyle irtibatlı, iltisaklı olduğunu biri değerlendirse ondan rahatsız olur. Onun için milletimizi böyle bir şeyle yüz yüze bırakmak doğru değildir. Yargıya güveni, hukuk devletinin gereklerini tam inşa ediyorsak, terör örgütünün yargıyı ve hukuk devletini rehin almasına asla izin vermememiz lazım. Bizim de yaptığımız budur. FETÖ'nün yargıyı ve hukuk devletimizi rehin almasına müdahale etmektir. Bu, yargıya müdahale değildir. Onun altını özellikle çizmek istiyorum."
Cezaevlerinde işkence iddiası
Cezaevlerinde kötü muamele ve işkence iddialarına ilişkin de Bozdağ, ceza ve tutukevlerinde kötü muamele ve işkence konusunda sıfır tolerans uygulaması yaptıklarına dikkati çekti.
Bozdağ, şunları dile getirdi:
"Çok net söylüyorum, kim 'Türkiye'nin cezaevlerinde kötü muamele ve işkence vardır.' diyorsa cezaevinin adını verin, kime yapıldı söyleyin, nerede yapıldı söyleyin, ne zaman yapıldı söyleyin. Eğer biz gereğini yapmazsak gelin gensoruyu o zaman verin. 'Biz bunu söyledik, siz gereğini yapmadınız. Biz adres gösterdik, adrese gitmediniz. İsim verdik, yapmadınız.' Gelenler soyut değerlendirmeler yapıyor. 'Cezaevlerine girelim, tek tek gezelim, var mı, yok mu?' Biz 'yok' diyoruz. O zaman aksini iddia eden diyecek ki 'Var, adı da Ali, Veli, Bekir, Hasan. Falan yerde oldu, şu zaman oldu.' Biz, gereğini yapmazsak gensoruyu bize o zaman vereceksiniz.
Şimdi birim kurdum, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nde. Hem internet medyasını hem de bütün medyayı her dakika tarıyorlar, bu konuda çıkan bütün haberleri aslı var, yok, inceliyorlar ve ona göre de açıklamalarını yapıyorlar. Aslı varsa üzerini örtmeyiz, örttürmeyiz de. Derhal müfettiş gönderiyoruz. Hem Bakanlığımızın Teftiş Kurulu var hem CTE'nin kontrolörleri var hem de cumhuriyet savcıları var. Bütün bu kanallar üzerinden işin üzerine gidiyor ve gereken neyse onu tereddütsüz yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz."
"Adalet Bakanı olarak bizzat bana bildirin"
Cezaevlerinde işkence ve kötü muameleye tolerans gösteremeyeceklerini yineleyen Bozdağ, "Nereden çıktı son 1-2 aydır bu? Çok net söylüyorum, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün başarısızlıkla sonuçlanmasının arkasından hem Fetullahçı Terör Örgütü'nün kurucusu, lideri, terörist Gülen hem de bölücü terör örgütü PKK işbirliğiyle uluslararası alanda ve Türkiye'nin içerisinde, 'Türkiye'nin cezaevlerinde kötü muamele ve işkence vardır.' propagandası başlatıldı, kampanyası yürütülüyor." dedi.
Bozdağ, şunları ifade etti:
"CPT geldi, cezaevlerini gezdi, bana bazı şeyler söylediler. 'İsim verin üzerine gideyim.' dedim. 'Gizli' dediler, isim vermediler. Ben şunu çok net söylüyorum, hangi cezaevinde, kime, isim varsa lütfen cumhuriyet savcılıklarına bildirin, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüklerine bildirin, Adalet Bakanı olarak bizzat bana bildirin. Üzerine gideceğiz, kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız, bakılmasına da izin vermeyeceğiz. Cezaevlerindeki herkes bize emanettir. Ailesinin bize emanetidir. Onların sağlıklarından da biz sorumluyuz. Onların her türlü ihtiyacını gidermekten de biz sorumluyuz. Burada bir eksiklik varsa üzerini örtmeyiz, örttürmeyiz. Örtülmesine de örttürülmesine de asla izin vermeyiz. Ben çıkan haberleri incelettim, şimdiye kadar incelettirdiklerimde aslı olan bir şey çıkmadı. Çıktığı zaman da çok net söylüyorum, hiç toleranssız üzerine gideriz, kamuoyuna da açıklarız. 'Şurada var, üzerine gidiyoruz, şunu yaptık, bunu yaptık.' Bundan sonra Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'ndeki bu birimi herkesin takip etmesini istiyorum. Çünkü bütün açıklamalar oradan ayrıca yapılacaktır."
Konuşmaların ardından HDP'nin, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmedi.
HDP'nin gensoru önergesine ret
HDP'nin, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmedi.
9 Yıl Önce Güncellendi
2016-11-01 19:21:32
SON VİDEO HABER
Haber Ara