Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan yazısında, muhalefetin asıl hedefinin Erdoğan olduğunu savunarak Başbakan Davutoğlu'nun seçim sonrası sıkça kullandığı "koalisyon", "restorasyon" ve "büyük uzlaşma" gibi kavramlar üzerinden Erdoğan'ı zayıflatacak bir koalisyon kurulmasının AK Parti'ye de bedel ödeteceğini öne sürdü.
İŞTE HİLAL KAPLAN'IN YAZISININ İLGİLİ BÖLÜMÜ
Cumhurbaşkanı, her fırsatta 'egoları kenara bırakıp, ülkeyi hükümetsiz bırakmayın' diye çağrı yapıyor ama nafile. Muhalefetin Cumhurbaşkanı'na da, Erdoğan'ın şahsının değil, o makamın temsil edildiği Beştepe'ye de saygısızlığı bitmek bilmiyor.
Bu, Kılıçdaroğlu'nun '%60'lık blok ülkeyi yönetir' dediği, CHP - MHP- HDP'nin Ak Parti'ye yaptığı, 'Erdoğan'ı yalnızlaştır, öyle gel' çağrısıdır. Bu, sadece Bahçeli'nin değil, sadece CHP ve MHP'nin değil, İsrail'in de ABD'nin de, İngiltere'nin de, New York Times'ın da, Guardian'ın da, Economist'in de, Washington Post'un da, Pensilvanya'nın da, Kandil'in de katıldığı ve yaptığı bir çağrıdır.
Kod adı 'koalisyon, restorasyon, büyük uzlaşma' veya her neyse, sonu Erdoğan'ı kurban etmeye çıkacaksa, Ak Parti de kendisinin yarısı kadar oy alan particiklerden birisi haline gelmeyi kabullenmiş, mezkûr vesayete boyun eğmiş demektir. Vebalini de sadece halk değil, önce Ak Parti öder.