Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularına cevap verdi. Mor beyin nedeniyle Bylock mağdurlarının yeniden işe iadeleri için yeni bir KHK çıkıp çıkmayacağının sorulması üzerine Kalın, "Mor beyin meselesinden önce de bununla ilgili bir mekanizma vardı. 15 Temmuz sonrasında KHK'larla işinden atılan, uzaklaştırılan, kovuşturmaya tabi tutulan kişiler bu komisyona başvurabiliyorlar. İadeler de yine benzer şekilde bir KHK çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Belli sayıda insandan bahsediliyor bu meseleyle ilgili olarak. Bunlarla ilgili de gerekli düzenlemeler yapılacaktır" diye konuştu.
"BİR KARARLILIK İFADESİDİR VE BUNU EMNİYET GÖREVLİLERİNE SÖYLÜYOR"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun uyuşturucu ile mücadele konusundaki açıklamalarının sorulması üzerine Kalın, "Orada emniyet görevlilerini konuşuyor ve 'uyuşturucu gibi bizim nesillerimizi zehirleyen bir belaya karşı en kararlı şekilde mücadeleyi devam ettirin' çağrısı yapıyor. O bir kararlılık ifadesidir. Buna siz 'sert' dersiniz bilemem ama hem terörle hem uyuşturucuyla ve diğer suç türleriyle mücadelede bir kararlılık ifadesidir ve bunu emniyet görevlilerine söylüyor. Bunu başka yerlere çekmek ancak kötü niyetle izah edilebilir. Bu mücadelede kararlılık vurgusu son derece önemlidir ve bunun devam ettirilmesi terörle mücadele için de son derece önemli" şeklinde konuştu.
"HALKI, KAOSA VE İNFİALE SEVK ETMEYİ AMAÇLAYAN BİR AÇIKLAMADIR"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in yaptığı bir açıklamada Tokat ve Konya'da silahlı eğitim kampları bulunduğu yönündeki iddialarının hatırlatılması üzerine Kalın, "Gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan, spekülatif, halkı, kaosa ve infiale sevk etmeyi amaçlayan bir açıklamadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir ve Türkiye hükümeti vatandaşlarının can ve mal güvenliğini kimlerin sağlayacağı çok açık bir şekilde ifade edilmiştir. Bu iddialar ortaya atılıyor ama bu iddiaları temellendirecek bir delil görmüş değiliz. Kulaktan duyma bu bilgilerle bunu adeta bir korku propagandası haline getirerek, vatandaşlarımız tedirgin edilmek isteniyor. Bu açıklamaları yapanların niyetlerinin ne olduğunu az çok tahmin edebiliyoruz. Doğru gerçeklerle hareket etmekte fayda var" ifadelerini kullandı.
Bedelli askerlik konusunun sorulması üzerine Kalın, "Şu anda böyle bir şey gündemimizde yok" açıklamasında bulundu.
"SURİYE HALKINI HİÇBİR TERÖRİST GRUP TEMSİL EDEMEZ"
Kalın, Astana'da alınan bir kararın neticesi olarak Soçi'de 29-30 Ocak'ta yapılacak olan kongreye davet edilecek kişilerin, grupların mutlaka üç ülkenin de onayını almış meşru gruplar olacağını söyledi. Kalın, "Biz, PYD meselesini çeşitli vesilelerle zaten ifade ettik. Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat Sayın Putin'e bu konuyu ifade ettiler ve bildiğiniz gibi 10 gün kadar önce Rusların bu konuda bir açıklaması oldu. Rusya'nın Suriye Özel Temsilcisi tarafından bizzat bu toplantıya PYD'nin davet edilmeyeceğini ifade ettiler. Bu konudaki bizim tutumumuz, kararımız net. Rusya'nın, İran'ın da bu tutumu benimsemiş olması, paylaşmış olması elbette memnuniyet verici. Bu sadece biz istediğimiz için değil, o kongrenin gerçekten doğru sonuçlar üretebilmesi açısından da büyük önem arz ediyor. Çünkü Suriye halkını hiçbir terörist grup temsil edemez. Suriye Kürtlerini PYD ya da YPG temsil edemez. Biz PYD ve YPG'nin orada ne tür insan hakları ihlalleriyle, ne tür zulümlerle alan hakimiyeti sağlamaya çalıştığını biliyoruz" diye konuştu.
DEAŞ ile mücadele bahanesiyle PYD'ye verilen desteğin meşru bir zemini kalmadığını, bunu Amerikalıların da ifade ettiklerini kaydeden Kalın, "Dolayısıyla Soçi'de yapılacak toplantıya Suriye halkının, Sünni, Türkmen, Arap, Alevi, Hıristiyan, Müslüman fark etmez, farklı grupların meşru temsilcilerinin katılması esastır ki, bu toplantıda alınacak kararların bir meşruiyeti olsun" şeklinde konuştu.