Star Gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, bugünkü "IŞİD HDP'ye kaç oy getirmiş olabilir?" başlıklı yazısında Ankara'da barış mitinginde düzenlenen bombalı saldırı sonrası ortaya çıkan tartışmaları ele aldı. IŞİD veya başka bir örgüt kim tarafından yapılmış olursa olsun, adeta bir seçim kampanyasına dönüşüyor, yorumunda bulunan Taşgetiren, PKK'nın ateşkes kararı için de "Bu kararın iki gerekçesi var: Bir, örgüt operasyonlarda büyük zayiat verdi, toparlanmak istiyor. İki, örgüt terörünün HDP'ye verilen oylarda ciddi çözülmeye sebep olduğu anlaşıldı" dedi.
İşte Ahmet Taşgetiren'in yazısından bir bölüm:
-Öfkeden oy çıkarmak:
“Kestirmeden söyleyeyim” diyor adam. “10 Ekim'deki ‘kanlı Cumartesi'nin yarattığı öfkeyi 1 Kasım'da ‘oy'a dönüştürmek yükümündeyiz” diyor. (Cumhuriyet, Aydın Engin, Tırmık 12 Ekim 2015) Bu kadar açık, bu kadar hoyrat. “Bir tek okurun aklını çelebilirse.... Tırmık işe yaramış olacak” diyor. Ölümü böylesine araçsallaştırmaktan utanmayarak...
Demirtaş da hemen ertesi gün, ölülerin anıldığı meydanda 1 Kasım için oy çağrısı yapmıştı.
Acıların böylesine araçsallaştırıldığı bir başka ideolojik zemin bulunur mu bilmem. Ama bizde şimdilerde “Erdoğan karşıtlığı” etnik - mezhebi sol örgütlenme ile bir çok farklı odağı aynı çuvalın içine sokabiliyor.
Mesela bakıyorum, vahşete yorum yaparken Cumhuriyet gazetesi ile Zaman atbaşı gidiyor. Bu, acayip bir fesat denklemi.
Ben bu çizgide, ölümler karşısında zerre miktarı bir samimi hüzün göremiyorum. Sıfır.
Ölümler o kesim için, sadece ürettiği öfke ve seçimlerde sandığa gireceği oy itibariyle anlam taşıyor. O yüzden de bu eylem, IŞİD veya başka bir örgüt kim tarafından yapılmış olursa olsun, adeta bir seçim kampanyasına dönüşüyor.
-Hayret!
Halay ile patlama anına ilişkin videoyu izlemişsinizdir. Hayret, nasıl bir senkron var “Bu meydan kanlı meydan” nakaratı ile bombacının pimi çekmesi arasında? Hayret!
-Bahçeli fenomeni:
Memleket “Fuatavni” vb. gibi fenomenden geçilmiyor ya, şu sıralar en medyatik fenomenin Devlet Bahçeli olduğunda kuşku yok. Hükümet arayışları sırasındaki “Hayır”ları üzerinde pek bir şey yazmamıştım. Ama Cumartesi günü yaşanan korkunç terör hadisesi karşısında Başbakan'ın, ardından Kılıçdaroğlu'nun “Görüşme çağrısı”na yine “Hayır” dedi ya, bu artık, onun siyasi duruşunu masaya yatırma gereğini gündemimize oturtuyor. Hani kimi insanlarımız haklı - haksız şöyle bir akıl yürütüyor: “Devlet bey, devleti çok düşünür. Bunun için fedakarlık yapmaktan kaçınmaz. Bu, değişik olaylardaki tavrıyla müsellemdir. Devlet Bey için siyasi istikrar önemli. Oysa oyların parçalanmışlığı ve Meclis'e dört partinin girmesi tek başına iktidarı önlüyor, dolayısıyla siyasi istikrara mani oluyor. Belki de memleket istikrarı adına MHP'nin baraj altında kalmasını ve tek başına iktidar çıkaracak bir sonucun Meclis'e yansımasını düşünüyordur. Toplum beklentilerini dışlayan tavırların başka izahı olamaz. Devlet Bahçeli, terörle mücadele konusunda devletle işbirliği yapmayacaksa ne zaman yapacak?”
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!