Karamollaoğlu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, 3 Aralık'ın Dünya Engelliler Günü olduğunu anımsatarak, engelli vatandaşların şartlarına göre çalışmalarına imkan verecek bir adım atılması ve kamudaki engelli kotasının mutlaka artırılması gerektiğini belirtti.
Engelli dostu iş sağlığı ve güvenliğinin de tesis edilmesi gerektiğini ifade eden Karamollaoğlu, "Engelli çocukları olan ailelere, durumlarına ve engel düzeyine göre aile yardımının yapılması icap eder. Bu gençlerimizden evlenmek isteyenlere de yine şartlarına göre birtakım devlet yardımları sağlanmalıdır." diye konuştu.
"BÖYLE BİR GARABET OLMAZ"
4 Aralık'ta Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun ilk toplantısını yapacağını anlatan Karamollaoğlu, bugünkü şartlarda Türkiye'nin asgari ücreti 2 bin 324 lira seviyesinde tutmasının mümkün olmadığını kaydetti.
Karamollaoğlu, şunları söyledi:
"Asgari ücret, 2 bin 482 lira olan açlık sınırının altında. Böyle bir garabet olmaz. Şu anda yapılması icap eden ilk ve en kolay yollardan bir tanesi asgari ücret üzerindeki vergilerin kaldırılmasıdır. O zaman asgari ücret 3 bin liraya yaklaşıyor. Ama bu yeterli olmaz. Yoksulluk sınırı tam 8 bin 85 lira. Çalışan bir insan hangi işte çalışırsa çalışsın kendi geçimini rahatlıkla sağlayabilmeli. O zaman hedef yoksulluk sınırı olmalıdır. Biz bunu söylediğimiz zaman bazılarının belki kan tepesine fırlıyor, '8 bin 85 lirayı kim, nasıl ödeyecek?' diye. Doğru bir anda bu gerçekleşmeyebilir ama hedefin bu olması elzem. O zaman hükümet 10, 15 ya da 20 sene sonra biz asgari ücreti yoksulluk sınırına getireceğiz diye bir hedef koymalı. Böyle bir hedef olmadan asgari ücreti belirlemek çalışana zulümdür."
"BUNU SATMAYA KİMSENİN HAKKI YOK"
Hükümetin ekonomi politikalarını eleştiren Karamollaoğlu, gelecek yıl tatbik edilecek otomatik finansal bilgi paylaşımının gurbetçiler açısından ciddi mağduriyetler ortaya koyabileceğini iddia etti.
Karamollaoğlu ayrıca, son zamanlarda İran'ın önde gelen bilim adamları ile birtakım siyasetçilere yapılan suikastleri kınayarak, "Hangi bahanelerle olursa olsun bu başka bir devlete yapılan büyük bir ihanettir. Bununla ilgili iddialar ve vahim neticeler doğuracak tahminler var. Bir an önce gerçeklerin ortaya çıkması, bu suikastlerin önlenebilmesi için uluslararası sahada mutabakata ihtiyaç var." değerlendirmesinde bulundu.
Karamollaoğlu, bir gazetecinin, Türkiye Varlık Fonu ve Katar Yatırım Otoritesi arasında yapılan Borsa İstanbul'un yüzde 10'luk payının devri işlemine ilişkin sorusuna, "Beni endişeye sevk eden husus, Borsa İstanbul'un içinde Türkiye'nin Kalkınma ajanslarının malvarlığının en önemli unsurlarının yer alması. Kim alırsa alsın bu değer Türkiye'nin en kıymetli mal varlığının haraç mezat satılması manasına geliyor. Bizim itirazımız buna. Bunu satmaya kimsenin hakkı yok." yanıtını verdi.