Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Karamollaoğlu 6 siyasi liderin imzaladığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi zirvesiyle beraber Türkiye için tarihi bir günün geride kaldığını ifade etti.
“TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ İÇİN, ÖNÜMÜZDEKİ YÜZYILI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ VE TARİHİ OLDUĞU KANAATİNDEYİZ”
Kinden beslenen siyaset anlayışına son vermek istediklerini belirten Karamollaoğlu, 6'lı zirve hakkında şunları söyledi:
''Geçtiğimiz hafta sonunda İstanbul'da siyasi parti liderlerinin ve temsilcilerinin, sivil toplum örgütlerinin ve çok farklı kesimlerden misafirlerin katılımı ile vefatının 11. yıl dönümünde Necmettin Erbakan Hocamızı andık.
Erbakan Hocamız vesilesiyle farklı partilerin bir araya gelmesinden dolayı memnun olduğumuzu belirtmek isterim. Siyasi yelpazenin farklı kanatlarında olup, toplumun farklı kesimlerini temsil etseler de tüm katılımcılarımızın yapmış olduğu konuşmalarda Erbakan Hocamız hakkında olumlu ve samimi değerlendirmeleri vardı.
Türkiye için, milletimiz için, geleceğimiz için tarihi bir günü geride bıraktık. Bildiğiniz gibi 6 parti ile birlikte hazırlanan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” metnimizi milletimizle paylaştık. Bu mutabakatın sadece önümüzdeki seçim için değil Türkiye'nin geleceği için, önümüzdeki yüzyılı için çok önemli ve tarihi olduğu kanaatindeyiz.
KAZANILMIŞ HAKLARINI KAYBETMEKTEN KORKANLARIN…
Kazanılmış haklarını kaybetmekten korkanların, bu korkuları yüzünden adaletsizliğe ve çürümüşlüğe razı edilmek istenenlerin buna mecbur olmadıklarını göstermek için o masadayız ve biz, Saadet Partisi olarak, herkes için “İnsanca Yaşam”ı mümkün kılan “Adil Devlet”i kurmak için o masadayız. Eski korkuların, küflenmiş tartışmaların, herkesin yorulduğu kısır çekişmelerin hakim olduğu Türkiye defterini kapatmak istiyoruz. Kinden ve rövanş almaktan beslenen siyasete son vermek istiyoruz. Çünkü dünün kinini tutanlar, bugün adaleti sağlayamazlar. Geçmişe takılıp kalanlar yarınları kuramazlar. Bizler ise Adil Devlet'in tesis edildiği yarınları kurmakta kararlıyız.
İnsanların kendilerini dışlanmış hissettiği; kimliğinden, inancından, yaşam tarzından ve düşüncesinden ötürü temel hak ve hürriyetlerinin elinden alındığı, baskı ve zorbalığa maruz kaldığı, devletin herhangi bir fikir ve yaşam biçimine göre “makul ve makbul” sayıldığı aksi halde damgalandığı bir Türkiye defterini kapatmak istiyoruz ve biz, atmış olduğumuz imzalarla o sayfayı kapatmakta olduğumuza inanıyoruz.”
YARININ TÜRKİYE'Sİ İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYDUK
Yarının Türkiye'si için çalıştıklarını vurgulayan Temel Karamollaoğlu, ''Biz, geçmişin korkularını, bugünün umutsuzluklarını bir kenara bırakıp Yarının Türkiye'si için elimizi taşın altına koyuyoruz. Bedeli ne olursa olsun, Türkiye için bu adımı atmaya kararlıyız. Yarının Türkiye'sinde “Eski Türkiye”ye ait hiçbir şey olmayacaktır. Eski Türkiye'nin vesayetine, korkularına, kaygılarına, umutsuzluğuna, asla yer olmayacaktır. Yarının Türkiye'sinde baskıya, zorbalığa, adaletsizliğe, güvensizliğe, ümitsizliğe yer olmayacaktır.
Çünkü Yarının Türkiye'si adalet ve hukuku önceleyen, temel hak ve hürriyetlerin güvence altına alındığı, liyakatin, ehliyetin, şeffaflığın esas alındığı “adil devlet” ile inşa edilecek. Biz Saadet Partisi olarak; darbelerin ve vesayetin mağduriyetlerini yaşamış bir parti olarak Yarının Türkiye'sinde bir daha aynı korkular yaşanmaması için o masadayız. Kazanılmış haklarını kaybetmekten korkanların, bu korkuları yüzünden adaletsizliğe ve çürümüşlüğe razı edilmek istenenlerin buna mecbur olmadıklarını göstermek için o masadayız ve biz, Saadet Partisi olarak, herkes için “İnsanca Yaşam”ı mümkün kılan “Adil Devlet”i kurmak için o masadayız. '' diye konuştu.
GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İNŞA EDECEĞİZ
Güçlü bir Türkiye inşa edeceklerinin altını çizen Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ölümü gösterip sıtmaya razı edemeyecek. Bağışıklığı güçlü, dirençli ve güçlü bir Türkiye inşa edeceğiz. Adeta mikropları ve virüsleri kabul etmeyen sağlıklı bir vücut gibi, sağlıklı bir Türkiye kuracağız hep birlikte. Kimse umutsuzluğa kapılmasın; Adaletsizlik içinde yaşamak oluyor da Adil Devlet niçin olmasın! Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir sistem oluyor da Adil Paylaşım niçin olmasın! Gece gündüz çalışıp açlık sınırında yaşatan bir düzensizlik oluyor da hepimiz için İnsanca Yaşam neden olmasın! Adil Devlet mutlaka kurulacak, Adil Paylaşım mutlaka yapılacak ve İnsanca Yaşam tesis edilecek! Bundan kimsenin şüphesi olmasın!
Milletimiz şunu bilsin ki; bu ülkede bir daha üniversite önlerinde turnikeler kurulmayacak. Hiçbir gencimiz, ikna odalarında mobbinge ve baskıya maruz kalmayacak. Yaşam tarzından ötürü hiçbir vatandaşımız ayrımcılığa, haksızlığa uğramayacak. Milletimiz bilsin ki, hiç kimse köhnemiş fikirlerini bu millete dayatma hevesinde bulunamayacak ve milletimiz şunu da bilsin ki, hiç kimse artık bu korkuları köpürterek milletin iradesini kötüye kullanamayacak.”
RUSYA'NIN HUKUK TANIMAYAN TAVRINI KINIYORUZ
Rusya'nın Ukrayna'ya düzenlediği işgal harekatına tepki gösteren Saadet Partisi lideri, Rusya'nın adımlarından endişe duyduğunu ifade etti. Krizin diplomasi ve diyalogla çözülebileceğini belirten Karamollaoğlu Rusya-Ukrayna krizine dair şunları söyledi:
“Gündemi bir haftadır meşgul eden bir başka konu ise hepimizin bildiği gibi Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerginlik. Maalesef, bölgemizi ve tüm dünyayı tehdit eden bir çatışma, bir işgal girişimine tanıklık ediyoruz. Rusya, bağımsız bir devlet olan Ukrayna'yı kendi siyasi çizgisine çekmek için Uluslararası hukuka aykırı bir şekilde dünyanın gözü önünde bir işgal girişiminde bulunuyor.
Bundan dolayı, bölgedeki barışı ve istikrarı tehlikeye atacak bu adımdan endişe duyduğumuzun altını çizmek isterim. Rusya'nın hukuk tanımayan bu yaklaşımını kınıyoruz. Bununla birlikte, Batı dünyasının Ukrayna'daki bu durumu kullanarak, daha açık bir ifadeyle bu krizi körükleyerek Rusya'yı kontrol altına almak istemesinin bedelini de mazlum Ukrayna halkı ödememelidir. Hem Batı'nın hem de Rusya'nın Ukrayna üzerinden kendi emellerini gerçekleştirmek istemeleri ne yazık ki Ukrayna halkını zor durumda bırakmaktadır. Biz bu bağlamda, krizin diplomasi ve diyalogla çözülebileceğini hem Batı'nın hem de Rusya'nın yayılmacı politikalarından vazgeçmesi gerektiğini düşünüyoruz.
MONTRÖ SÖZLEŞMESİNİN HAKLARI KULLANILMALI
Tabi bu noktada Türkiye de bölge ülkelerden biri olarak bu krizden etkileniyor. Türkiye Montrö Sözleşmesi'nin kendisine sağladığı hakları çok iyi kullanmalı ve böylece savaşın ülkemizi daha da etkilemesinin önüne geçmelidir. Çeşitli çıkar gruplarının yönlendirmelerine, dolduruşlarına gelmeden, ülkemizi çatışma ortamına çekecek adımlardan mutlaka kaçınmalı ve Uluslararası hukukun gereği neyse o yapılmalıdır. Savaşı değil barışı, çatışmayı değil diyaloğu esas alan bir dış politika ekseni esas alınmalıdır. Bu bağlamda bütün bunlar D-8'lerin önemini bir kez daha gün yüzüne çıkarıyor.
Dünyanın, barışı dilinden düşürmeyen birliklere değil; gerçekten barışı tesis edecek adımlar atan bir birliğe ihtiyacı var. Türkiye acilen D-8'lere öncülük etmeli ve lider ülke konumuna yükselmelidir.''