Kemal Kılıçdaroğlu'ndan ilginç iddia
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 'Suç oranının en düşük olduğu belediyeler CHP'li belediyelerdir' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2017-10-17 16:47:29

Güncelleme Tarihi: 2017-10-17 16:47:29


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmasına, Deniz Baykal'ın sağlık durumuyla ilgili, "Bütün dualarımız Sayın Baykal'la birlikte. Bu sabah yeni bir ameliyat geçirdi. Sağlık durumunun iyi olduğunu ifade ettiler. Deniz Baykal bir kararlılığın ismidir. Demokrasiye bağlılığın ismidir. Deniz Baykal askeri darbe dönemlerinde bile hapse girerken demokrasiyi katıksız savunmuş bir liderdir. O nedenle hem Türkiye'nin hem bizim Deniz Baykal'a borcumuz vardır. Deniz Baykal Türkiye'yi demokrasiye taşıyan isimlerden birisidir. Bütün dualarımız Deniz Bey'le birlikte inşallah kısa sürede sağlığına kavuşur ve aramıza gelir" ifadelerini kullandı.

"MERAK ETTİĞİM ŞU, BOZULMUŞ KARARIN TUTUKLULUĞU OLUR MU?"

CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkındaki kararın bozulduğunu ama kendisinin hala hapiste olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Merak ettiğim şu, bozulmuş kararın tutukluluğu olur mu? Avukat arkadaşlar başvurdular serbest bırakılması için ama bu arada kendisi bir ameliyat geçirdi. CHP Grubu olarak Berberoğlu'na geçmiş olsun dileklerimizi Ankara'dan, TBMM'den gönderiyoruz kendisine. Yargının adalet bağlamında ciddi bir ivme kaydettiğini biliyoruz. Adalete olan güvenin düştüğünü de biliyoruz. Yargıyı yeniden ayağa kaldırmak bizden çok yargının görevidir. Eğer olmayan bir suçtan bir kişi hala hapisteyse onu dışarı çıkarmak yargının görevidir. En üst yargı organlarından birisi olan Anayasa Mahkemesine (AYM) büyük görevler düşüyor. AYM, bu ülkenin teminatıdır. Anayasa Mahkemesinin AİHM kararı çıkmadan önce adaleti dağıtması lazım. Yargıya büyük görevler düşüyor. Umarım Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği kararların arkasında durur ve kararını verir" şeklinde konuştu.

"EBEDİYETE İNTİKAL EDENLERİN ARKASINDAN SADECE RAHMET OKUNUR"

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Siyaset kurumunda az önce Deniz Bey'den söz ettik. Deniz Bey Türk siyasetinin önemli isimlerden birisi. En zor dönemlerde bile demokrasiyi savunmuştur. O bir demokrasi kahramanı olarak toplumun belleğinde yer alır. Bizim tarihimizde böyle insanlar fazladır. Bunlardan birisi de rahmetli Bülent Ecevit'tir. Bülent Ecevit gerek siyasete başladığında gerekse başbakan olduğunda ülkenin çıkarlarından yana politikalar oluşturmuştur. "Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen" diyen rahmetli Bülent Ecevit'tir. Kıbrıs'ta bütün baskılara rağmen barışı sağlayan kişidir Bülent Ecevit. Türkiye'ye uygulanan ambargo sürecinde dik duran kişidir Bülent Ecevit. Afyon üreticilerine sahip çıkmıştır. Siz ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda otururken Ecevit'e dil uzatırsanız sana deriz ki, 'Dur arkadaş orada, önce sen ağzını bir yıka ondan sonra Ecevit'i ağzına al.' Ebediyete intikal edenlerin arkasından sadece rahmet okunur. Müslümanlıkta böyle bir şey yoktur. Rahmetli Ecevit ne yaptı? Cebini mi doldurdu, köşeyi mi döndü, malı mı götürdü, devleti mi soydu? Onurlu ve dik durdu, ülkesinin çıkarlarını sonuna kadar savundu. Bir fotoğraftan yola çıkıp onu eleştiriyorsunuz. İnsanda biraz vicdan olur, insan olma duygusu olur. Askerin başına çuval geçirilirken bu beyefendi neredeydi acaba? Gazeteciler soruyor; nota verecek misiniz? 'Müzik notasından mı söz ediyorsunuz' dediler. Korktu, elini dahi kaldıramadı. Ecevit'e gelince kapı gibi dil var. Ege adaları bize ait olan adalar işgal altında. Senin milliyetçiliğiniz mangal milliyetçiliğidir. Bize ait olan adalar işgal ediliyor, beyefendiden tık yok. Yok öyle kolaycılık. Kim olursa olsun. Haksızlığa uğradı mı karşısında bizi bulacaktır. Rahmetli Ecevit birisinin dizinin dibine mi çöreklendi? Sen o fotoğrafını unuttuğumuzu mu sanıyorsun. Bunun meşhur bir danışmanı vardı fındıkçı. Bir ara araları bozuldu 'Bunu kullanın sakın deliğe süpürmeyin' dedi. 'Türkiye Cumhuriyeti kabile devleti değildir' diyor. Şunu çok iyi bileydin zaten, değildir. Ama sen Türkiye Cumhuriyeti Devletini kabile devleti yapmak için özel olarak mücadele ediyorsun. Biz de sen kabile devleti yapma diye mücadele ediyoruz. Kabile devleti dış dinamiklerin savurduğu devlettir.

YAKLAŞIK 77 MİLYON DOLAR PARA LOBİ ŞİRKETLERİNE ÖDENDİ

Tutturmuş bizim bin 500 tane silaha ihtiyacımız var. Ne için? Kabile reisini korumak için. O kendi can ve mal güvenliğini korumak için Amerika'ya diyor ki 'Bana bin 500 tane silah ver. Korumalara vereceğim.' Buna izin vermeyeceğiz. Amerika ile ilişkileri düzeltmek için dünyanın parasını verdiler oradaki lobi şirketlerine. Hepsini kuruşu kuruşuna çıkardık. Lobi şirketlerine 76 milyon 965 bin 507 dolar. Yaklaşık 77 milyon dolar para lobi şirketlerine ödendi. Barış sağlanmadı. Ne diyecek? Lobi şirketleri de beni kandırdı diyecek. Sen bu 77 milyon doları cebinden mi ödedin. Fakir fukaranın parasını ödedin. Eğer bir kabile reisi her önüne gelen tarafından kandırılıyorsa o kabileyi yönetemez. Biz onun için Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışacak, tarafsızlığı üzerine namusu ve şerefi için yemin eden birisinin, tarafsızlığını koruyacak birinin o koltukta oturmasını istiyoruz."

TBMM'de görüşülen torba kanuna değinen Kılıçdaroğlu, "O kanunun bir maddesiyle 3 mobil telefon şirketinin 5 milyar liralık borcu siliniyor. Peki çiftçilerin tarım kredi kooperatifine borcu ne kadar? 4 milyar 300 milyon lira. Benim çiftçilere sözüm, CHP iktidarında bu 4 milyar 300 milyon liralık borcu da faizini de sileceğiz" dedi.

"SIRBİSTAN'DAN 5 BİN TON LÖP ET İTHAL EDİLECEK"

Sırbistan'dan 5 bin ton löp et ithal edileceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Kozaklı'dan dönerken Kırşehir'e taziye için uğradıklarını ve "Kırşehirli besiciler olarak ithal et istemiyoruz" notunun kendine verildiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, "2010'da et ithalatına 6 liradan başladık. Bugün 14 lira. Et ithalatında vergileri düşürdüler. Et ucuzlamadı aynen pahalı duruyor. Kim kazanıyor? Et ithal ettiğiniz ülkenin besicisi kazanıyor. Bu olduğu içindir ki bizim Tarım Bakanına Fransa Tarım Bakanı Fransız tarımına yaptığı katkılardan ötürü şövalye madalyası vermiştir. Verir tabi hak ediyor adam. Senin çiftçini değil, Fransız çiftçisini düşünüyor. Et deyince aklımıza kasap gelir Sırbistan deyince bizim aklımıza Sırbistan Kasabı geliyor. Bir gecede 8 bin, 3 yılda 250 bin Bosnalı Müslümanı öldürenler. Katleden bir Sırp. Miloseviç. Şimdi hapiste. Gidip onunla tokalaşıyorsun 5 bin ton löp et alıyorsun. Bunlar bir kere besmelesiz kesildi. Bu löp etin saraya gitmesi lazım. Onların yemesi lazım. Niye saraya gitmesi lazım? Çünkü adam kul hakkı yemeye alışmış zaten. Millete götürmesinler saraya götürsünler" değerlendirmesinde bulundu.

"BU ÜLKENİN BÜTÜN İNSANLARI BİR AVUÇ FAİZCİYE ÇALIŞIYOR"

"Bu ülkenin bütün insanları bir avuç faizciye çalışıyor" diyen Kılıçdaroğlu, "Yaklaşık 3 yılda vatandaşların bankalara ödediği faiz 127 milyar lira. Bir de Türkiye'nin dışarıya ödediği faiz var. 15 yılda Ağustos'a kadar Türkiye'nin bir avuç yabancıya ödediği faiz 144 milyar 892 milyon dolar. Bunu ben mi ödüyorum? Siz faizciye çalışırsanız işsizlik olur. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. Bütün devletlerin ana mücadele alanı işsizliktir. Bir ailede işsiz varsa o ailede huzur yoktur. 7 milyon işsiz olan bir ülkede huzur olmaz" diye konuştu.

"SUÇ ORANININ EN DÜŞÜK OLDUĞU BELEDİYELER CHP'Lİ BELEDİYELERDİR"

BM'nin sentetik uyuşturucu kullanımında ölümlerde Türkiye'nin Avrupa birincisi olduğunu söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Yazık günah değil mi bu çocuklara. Son 10 yılda uyuşturucu suçlarından cezaevinde yatanların sayısı yüzde 410 arttı. Uyuşturucudan yatan hastaların yüzde 381, tedavi için yatan hastaların yüzde 11'i 15 yaşından küçük çocuklar. Kendi çocuklarımıza sahip çıkamıyoruz. Bir önlem alınıyor mu? Onların derdi faizciye nasıl daha fazla para veririm. Suç oranının en düşük olduğu belediyeler CHP'li belediyelerdir. Bunu iddia da ediyoruz, ispat da ediyoruz. Uyuşturucu ile mücadele konusunda CHP'li belediyeler önemli adımlar da attı. Uyuşturucu satanlara, üretenlere en ağır cezaların verilmesi lazım. Bu işin affı yoktur" açıklamasında bulundu.

"ORTADOĞU KAYNIYOR"

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Ortadoğu kaynıyor. Biz zamanında bu Ortadoğu bataklığına girmeyin dedik, bizi Esadcı ilan ettiler. Yapmayın yanlış yapıyorsunuz dedik. 'Siz ülkeyi sevmiyorsunuz' dediler. Ortadoğu bataklığı kimseye hayır getirmez dedik. 'Siz bu konuyu bilmiyorsunuz' dediler. Dün 4 şehidimiz geldi. Çıktım dedim ki İdlib'e gidilecek. Mecbur bıraktılar. Onlar strateji ürettiler, bunlar da o stratejinin gereği olarak İdlib'e gitmek zorunda kaldılar. Gidilmeli dedim. Ama gelen her şehidin sorumlusu bu sarayda oturan zattır dedim. Ben ne söylediğimi gayet iyi biliyorum. Ortadoğu bataklığına Türkiye'yi soktun. Şimdi faturayı, bu ülkenin gariban çocuklarına çıkarıyorsun. Ortadoğu bataklığına sen sokmadın mı? 5 tane soru sordum düşün dedim. Ondan sonra kim neyi anlıyor anlamıyor bilelim dedim."