Kılıçdaroğlu: Bize oy versin, vermesin, herkesin hakkını savunmak zorundayız
CHP'nin 98. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen PM toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, 'Cumhuriyet Halk Partisi demek, halkın çıkarlarını, Türkiye'nin çıkarlarını koşulsuz savunan parti demektir. Bize oy versin, vermesin, savunmak zorundayız' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2021-09-09 14:06:56

Güncelleme Tarihi: 2021-09-09 14:06:56

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Şunu herkesin çok iyi bilmesini isterim, Cumhuriyet Halk Partisi demek, halkın çıkarlarını, Türkiye'nin çıkarlarını koşulsuz savunan parti demektir. Bize oy versin, vermesin, savunmak zorundayız. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisinin Türkiye için de bölge halkları için de Avrupa Birliği için de dünya siyaset tarihi için de ayrı bir yeri ve önemi vardır." dedi.

Kılıçdaroğlu, CHP'nin 98. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Anıtkabir ziyaretinin ardından genel merkezdeki Parti Meclisi (PM) toplantısına başkanlık etti.

PM'nin açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, CHP'nin bundan 98 yıl önce verilen bir dilekçe ile resmen kurulduğunu hatırlatarak bu 98 yılda büyük acılar yaşayan CHP ailesinin var olan bütün büyük acıları dert edinmeden tam tersine onları tarihin tozlu raflarına bırakarak geleceğe umutla bakan dünyadaki ender partilerden olduğunu vurguladı. CHP'nin mal varlıklarına birden fazla kez el konulduğunu, genel sekreterlerinin gözaltına alındığını, genel başkanlarının tutuklandığını, linç girişimlerine uğradığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Ama bütün bunlar bizi asla yıldırmadı. 98 yılın verdiği güçle, idealle, umutla geleceği inşa etmeye çalışıyoruz. Geleceği inşa ederken de 'Her şeyi biz yaparız.' da demiyoruz. Dostlarımızla beraber geleceği inşa edeceğiz çünkü bizim dostlarımız demokrasiyi, insan haklarını, yargı bağımsızlığını, bu ülkede herkesin mutlu, huzurlu yaşamasını istiyorlar. Dolayısıyla yapacağımız her çaba ülkemizin, evlatlarımızın geleceği için çok önemli. 9 Eylül'ü bu bağlamda kutluyoruz. Aramızda olmayanlara rahmet diliyoruz, parti büyüklerimize şükranlarımızı sunuyoruz ve bütün CHP ailesine selamlarımızı, saygılarımızı gönderiyoruz. Onlar bizim, büyük Türkiye hayalimizi büyütecek olanlar, birlikte mücadele edeceğiz, beraber mücadele edeceğiz. Çünkü bizim kişisel hiçbir beklentimiz yok. Herhangi kişisel bir çıkar peşinde asla koşmuyoruz. 98 yılı kutladığımız geride bıraktığımız bu yılda, bütün vatandaşlarıma da seslenmek isterim, elbette ki herkes Cumhuriyet Halk Partili değil, elbette ki herkes gelip Cumhuriyet Halk Partisine oy verecek diye bir beklentimiz de yok. Şunu herkesin çok iyi bilmesini isterim, Cumhuriyet Halk Partisi demek halkın çıkarlarını, Türkiye'nin çıkarlarını, koşulsuz savunan parti demektir. Bize oy versin, vermesin, savunmak zorundayız. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisinin Türkiye için de bölge halkları için de Avrupa Birliği için de dünya siyaset tarihi için de ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bunu herkesin bilmesini isterim." "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir"

CHP'nin temellerinin Sivas Kongresi'nde atıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Sivas Kongresi'nden söz eder, CHP'nin kuruluşu diye. Bu bağımsızlığı savunmak, mandacılığı reddetmek anlamına geliyor. Sivas Kongresi'nin böyle bir özelliği var ve milli iradenin önemi orada bir kez daha çıkmıştır." dedi.

"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." derken de yetkinin tek kişiye değil millete ait olması gerektiğinin altının çizildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, bu ilkenin bugün de geçerli olduğunu söyledi. Bugün milletin egemenliğinde ve demokraside sorun olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerinin kısılması sorunu olduğunu ancak bu sorunların kendilerini yıldırmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu sorunlarla mücadele etmek, tarihin bize yüklediği en temel görevlerden birisidir çünkü tarih bize demokrasiyi güçlendirmemizi söylüyor. Demokrasiyi güçlendireceğiz. Yani 100'üncü yılda, güzel cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Elbette ki cumhuriyetin ilk yıllarında, Milli Kurtuluş Savaşı sonrası çok büyük atılımlar yapıldığını hepimiz biliyoruz. Eğitim alanında, ekonomi alanında her alanda, hukuk alanında büyük adımların atıldığını biliyoruz. Sanayi Devrimi'ni kaçıran Osmanlı İmparatorluğu nasıl çöktüyse hepimizin gözleri önünde ve tarih huzurunda, o imparatorluktan yeni bir ruh yaratıp, Sanayi Devrimi'ni başlatan ve bugünün güçlü Türkiye'sini ortaya çıkaran temel normları, ilkeleri ortaya koyan, partidir CHP. Bu kadar tarihin derinliklerinden gücünü alan ve geleceği çağdaş uygarlığa bağlamış olan bir partidir CHP. Elbette ki bütün toplumsal katmanlar düşünülmüştür. Çiftçi, tarım, ziraat her şey ama her şey düşünülmüştür. Çiftçinin ektiği ürünlerin alınması için TMO'lar, Fiskobirlik'ler, Çaykur'lar bütün bunların tamamı kurulmuştur. Bunlar belli bir zaman dilimi içinde tasfiye edilmek istendi ve bugünkü tablo ortaya çıktı."

"Görkemli bir tarihimiz var"

Sanayisi olmayan bir Türkiye'den 1940'larda uçak ihraç eden 5 ülkeden birisi haline gelindiğinin altını çizen Kemal Kılıçdaroğlu, "O Cumhuriyet ve o CHP yumurta satarak Şeker Fabrikası kurmuştur. 5 kuruşun hesabını sormuştur. Halktan toplanan her kuruşun hesabını da millete vermiştir. Böylesine övüneceğimiz görkemli bir tarihimiz var." dedi.

Ama bu tarihin kendilerine yetmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, geleceği inşa etmek zorunda olduklarını söyledi. Önlerinde yeni bir tarih olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, kendilerinden daha iyi yetişmiş, dünyayı kendilerinden daha iyi sorgulayan gençler olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, "O gençlerin önündeki bütün engelleri kaldırmak bizim namus borcumuzdur. O engellerin tamamını kaldıracağız, onların ufuklarını açacağız. Onlardan çalınan her şeyi onlara iade edeceğiz. Tamamını telafi edeceğiz. Onlar bu ülkenin gerçek anlamda güvencesi ve geleceği." diye konuştu.

CHP'nin son olağan kurultayında İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'nin oy birliği ile kabul edildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, burada Türkiye'nin 5 temel sorunundan söz ettiklerini söyledi. Demokrasi, ekonomi, eğitim, dış politika ve toplumsal barışın hala birer ciddi sorun olarak önlerinde durduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, bu sorunları çözmek için de temel konuları orada belirlediklerini anımsattı. "Atatürk ve arkadaşları Cumhuriyeti kurarken en çok mücadele ettikleri alan eğitim olmuştur"

Bir toplumun geleceğinin eğitime bağlı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının Cumhuriyet'i kurarken en çok mücadele ettikleri alanın eğitim olduğunu bildirdi. Cehaletle mücadelenin temel ilacının eğitim olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Toplumu eğittiğin zaman farklı bir Türkiye'yi ortaya koyarsınız. Bugün geldiğimiz nokta nedir? 5 temel sorundan söz ettim. Demokrasiyi, ekonomiyi, toplumsal barışı, eğitimi vesaire... Bunları değişik zamanlarda, değişik yerlerde anlattım ama demokrasiye vurulan en büyük darbe tek adam rejiminin hayata geçirilmesi, bütün yetkilerin bir kişide toplanmasıdır. Bütün yetkiler bir kişide toplandıktan sonra var olan iktidar, yani kişi, çoklu organ yetmezliği ile karşı karşıya bıraktı Türkiye'yi. Şu anda Türkiye'yi yönetenler çoklu organ yetmezliği ile karşı karşıyadırlar ve toplumu bu hale getirdiler." diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yargıya bakın tamamı dökülüyor. Eğitime bakın tamamı dökülüyor. Ekonomiye bakın, 83 milyon Londra'daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale geldi. Tarıma bakın tam bir felaket. İçerden buğday alıyoruz, bizim çiftçiden daha ucuz, dışardan buğdayı ithal ediyoruz daha pahalıya veriyoruz. Akıl alacak şey değil. Bizim çiftçiden makarnalık buğdayı 1800 liradan alıyorsunuz, dışardan ithal ettiğiniz aynı buğdaya 2 bin 450 lira ödüyorsunuz. Sormak gerekir, bu iktidar kime çalışıyor? Bizim çiftçimize mi, yabancı ülkelerin çiftçilerine mi? Dolayısıyla Türkiye'yi bu çoklu organ yetmezliğinden kurtarmamız lazım. O zaman az önce söylediğim 5 temel sorunun çözüm alanı aslında budur. Güçlü bir demokrasi, saygın bir eğitim, öğretmenlerin, ailelerin mutlu olduğu bir eğitim, bir toplumsal barış, hiç kimsenin düşüncelerinden ötürü yargılanmadığı, gençlerin sabahın 5'inde polis kapılarını çalıp gözaltına alınmadığı bir Türkiye istiyoruz. Bu nedenle bu çoklu organ yetmezliğini bitirmek bizim temel görevimizdir. Bunu kimlerle yapacağız, dostlarımızla beraber. Çünkü bütün dostlarımız güzel bir Türkiye, onurlu, güçlü, saygın bir Türkiye istiyorlar. 83 milyonu bir avuç tefeciye mahkum eden bir Türkiye istemiyorlar."

Çoklu organ yetmezliğinden bahsettiğini ancak rakamlar da vermek istediğini belirten Kılıçdaroğlu, iktidarın en son Orta Vadeli Plan açıkladığını anımsattı.

Kılıçdaroğlu, "Hiç böyle uzun uzun bir şeyler anlatmaya gerek yok. 2022-2024, 3 yılda ödeyeceğimiz faiz 87 milyar dolar. 3 yılda Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yani hepimiz 87 milyar dolar tefecilere ödeyeceğiz." dedi. İktidarın "Biz yüksek faize karşıyız." dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "İndir o zaman. Niye indirmiyorsun? İndir, gücün var. Tek kişi, bir kararname çıkar, indir. Ona göre diyor ki 'Faiz sıfır olursa enflasyon da sıfır olur.' Dünya bu kadar basitse, düşünce bu kadar basitse bir günde yaparsın ve görürsün. Yapamıyorlar neden? Çünkü çoklu organ yetmezliği ile karşı karşıyalar. Merkez Bankası özgürce karar alamıyor. Merkez Bankası'nın elini kolunu kırdılar." diye konuştu.

"Bütün vatandaşlarımızın çocuklarının en iyi eğitimi almasını istiyoruz"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bakın bir örnek vereyim. Neden çoklu organ yetmezliği? O kadar şaşırdılar ki Merkez Bankası'nın temel görevi fiyat istikrarını sağlamak. Kanun bunu gayet açık, net söyler. Ne yapıyorsunuz? Bu organı atıyorsunuz bir kenara, yerine yeni bir organ kuruyorsunuz, Fiyat İstikrar Komitesi. Nereden çıktı bu? TBMM'nin çıkardığı bir yasa ile Merkez Bankası'na verilen yetkiyi bir kararname ile başka bir kurula veriyorsunuz işte çoklu organ yetmezliği budur. Ne o görev yapıyor ne o görev yapıyor. Yargı, anayasaya göre bağımsız, hiç kimse emir ve talimat veremez. Ama saraydan yargıya talimat verip istediği kişiye istediği cezayı kestirebiliyorlar. İşte çoklu organ yetmezliği budur. Bir tarafta bağımsız yargı, öbür tarafta tutsak edilmiş bir yargı. Sanıyorlar ki güzel binalar yaptığımız zaman burada adalet gerçekleşir. Bu da bir başka akıl tutulması. Adalet, binalarla falan gerçekleşmez, adaleti gerçekleştirecek olan hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaattir. Bundan bile haberleri yok. Bir organ diyor ki, 'hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre yargıç karar verir.' Öbür organ diyor ki 'Size çok güzel lüks binalar yaptım. Merdiven altında karar vermeyeceksiniz. Ben söyleyeceğim öyle karar vereceksiniz.' İşte bu olmaz. O zaman devlet dediğiniz kurum temelden büyük yaralar alıyor."

Orta Vadeli Plan'a göre her gün 79 milyon 354 bin dolar faiz ödeneceğini tekrarlayan Kılıçdaroğlu, "Özellikle AK Parti'ye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim, bu şahsım hükümetinin, yani bunların yaptıkları 3 yıllık plana göre, her gün 709 milyon 354 bin dolar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak faiz ödeyeceğiz. Kime? Bir avuç tefeciye. Türkiye'yi yönetemiyorlar, zaten çoklu organ yetmezliği ile karşı karşıya kalan bir siyasi iktidarın Türkiye'yi yönetme şansı yoktur." dedi.

Tefecilere ödenen paranın yatırıma ödenenden fazla olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bunu parti ayrımı yapmaksızın herkesin düşünmesi gerektiğini söyledi. İktidarın faizden şikayet etmesinin inandırıcı olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Tefeci tarafından teslim alınan bir yönetici, tepe yönetici Türkiye'ye hizmet edemez. Teslim alınmışlardır." dedi.

Eğitimin kişiye, topluma ve aileye sınıf atlatan temel etmen olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, iyi bir eğitim alan kişinin dünyayı daha iyi sorgulayacağının altını çizdi. Cumhuriyetin kuruluşunda sorunun temelinde eğitimin yattığının bilindiğini ve bu noktada adımlar atıldığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Geliyoruz çoklu organ yetmezliği ile karşı karşıya olan şahsım hükümetine, Milli Eğitim politikası nedir, kimse bilmiyor. Milli Eğitim'le ilgili kararları kim veriyor, kimse bilmiyor. 4+4+4 sistemi gelirken bir tek milli eğitimci o kanun teklifinin altına attı mı? Hiç kimse atmadı. Kararı verenlerin hiçbirisi eğitimci değildi. O teklif Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görüşülürken evlatlarımızı düşünen bir parti olarak en büyük itirazı biz yaptık." dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Biz sadece kendi çocuklarımızın değil bu ülkede yaşayan bütün vatandaşlarımızın çocuklarının en iyi eğitimi almasını istiyoruz. Eğitim, merak duygusunu güçlendirir. Çocuğun merak duygusunu güçlendiren eğitim, eğitimdir. Hayatı, yaşamı sorgulayan ve daha ciddi daha nitelikli, daha mantıklı sorular soruyorsa bir çocuk, o eğitim sistemi başarılıdır. Eğitimi eğer siz geleceğinize ve iktidarınıza endekslerseniz öyle bir eğitim verin ki buradan mezun olanlar sürekli bana oy versinler. O zaman eğitimi bugünkü hale getirirsiniz ama hayatın bir başka gerçeği var. Bütün gençler cep telefonlarından zaten dünyayı okuyorlar."

(Sürecek)