CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bugün izlenen dış politikanın tam 180 derece değişmesi lazım. Bu dış politika Türkiye'yi dünyada yalnızlaştırdı. Sadece Avrupa'da, Uzak Doğu'da değil Orta Doğu coğrafyasında Türkiye yalnız kaldı, yalnızlaştırıldı." dedi.
CHP'den yapılan açıklamaya göre Kılıçdaroğlu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğrencilerinin kurduğu "Kadesh Agenda" dergisinin yazarı gençlerle kahvaltıda buluştu. Kılıçdaroğlu, öğrencilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Gençlere siyasete girme çağrısında bulunan Kılıçdaroğlu, 6 milyon 300 bin gencin ilk kez sandığa gideceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Önümüzdeki seçimlerde 6 milyon 300 bin genç sandığa gidip nasıl bir Türkiye istediğini göstermeli. Kendi beklentilerine uygun bir partiye oyunu vermeli, güçlü bir değişime imza atmalı." diye konuştu.
Bir öğrencinin üniversite özerkliği ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) konusundaki sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Eğer biz bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirmek istiyorsak yapacağımız ilk şey Türk hukuk sistemini darbe hukukundan temizlemek. YÖK ne zaman geldi, 12 Eylül'de üniversiteleri terbiye etmek için geldi. Eğer biz gerçek anlamda demokrasi istiyorsak üniversiteler üzerindeki baskıyı kaldırmamız gerekiyor. Üniversiteler bilim yuvalarıdır. Üniversitelerde düşünceye sınır getirilmez, en aykırı düşünceler bile rahatlıkla dile getirilmeli. YÖK'ün kaldırılması lazım. YÖK kaldırıldıktan sonra üniversitelerin yeniden kendi kültürünü oluşturabileceği atmosferin yaratılması gerekiyor. Üniversite ayrı bir dünya. Üniversite kendi rektörünü kendisi seçebilmeli, üniversite öğrencilerinin yönetimde söz sahibi olabilmesi lazım. Üniversiteler üzerinde ciddi baskı var, en tipik örneği Boğaziçi Üniversitesi."
FETÖ davalarında yargılanan askeri öğrencilere ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, adalet kavramının çok soylu bir kavram olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Adaletin olduğu yerde en azından insanlar özgürlüklerini rahatlıkla yaşayabilirler, o nedenle adaleti hepimiz yaşatmak zorundayız. Askeri öğrencilerin durumu son derece dramatik. Bunlar uzun süredir hapisteler. Asla doğru bulmuyorum, yanlış bu. Askerlik yapan birisi şunu çok iyi bilir, sizin yaşınızın, aldığınız eğitimin hiçbir önemi yok orada. Komutan emir verir, siz o emre uymak zorundasınız. Askerliğin kendine özgü kuralları var, bu her yerde aynıdır. Bunların komutanlarını, talimatı verenleri hapse atacaksın sen, öğrenciden ne istiyorsun? Bu arkadaşları hapisten çıkarmak lazım. Siyaseti kin ve intikam üzerine kuramazsınız." İstanbul Sözleşmesi
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine dair soruyu da yanıt verdi. Bu sözleşmenin parlamentodan oy birliği ile çıktığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları dile getirdi:
"Erdoğan ne olduğuysa bir gece yarısı, bir kararnameyle İstanbul Sözleşmesi'ni iptal ettiğini ilan etti. 600 milletvekilinin onay verdiği kanunu bir kişinin iradesiyle siz yürürlükten kaldıramazsınız. O zaman Meclisi kapatın. Buna yönelik dava açıldı ama ne yazık ki reddedildi. Türkiye genelinde 306 kadın örgütü var, olayı bir AK Parti-CHP çatışmasından uzak görüp kadın hareketinin öne çıkmasını istedik. Olayı bir iki parti arasındaki kavganın ötesine taşımamız lazım, kadınların kendi hakkını savunması lazım. Ama ben inanıyorum, eğer gerçekten 6 milyon 300 bin gencin oyuyla iktidar yolu açılırsa, ilk bir hafta içinde bir kararname ile İstanbul Sözleşmesi'ni yürürlüğe koyacağız. Ben Danıştayın verdiği kararın da hukuksuz olduğuna inanıyorum. Adalet yoktur burada. Ama kadınlar bu mücadelelerini sürdürecektir."
İktidar olmaları durumunda zorunlu askerlikle ilgili bir çalışma yapmayı düşünüp düşünmedikleri yönündeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, dünyada ordusu olmayan hiçbir ülke bulunmadığına dikkati çekti. Orduların kendi kuralları olduğuna ve bunların da ülkeden ülkeye değişmediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Emir komuta zinciri vardır. Askeri dünyada gri renk yoktur. Vicdani ret olayı son yıllarda ağırlıklı olarak gündeme gelen bir olay. Kamuoyunda tartışılabilir. Belli bir olgunluğa ulaşabilir. Siyaset kurumu bunu dikkate alabilir. Ama bunun belli bir olgunluğa ulaşması lazım. Ama vicdani rette bulundu veya onu savundu diye insanları tutuklamak, gözaltına almak asla doğru değil. Her düşüncenin kendi içinde saygınlığı vardır. Siyaset kurumu da her düşünceye kulak kabartmak lazım. Bu çerçevede olayın değerlendirilmesinden yanayım." diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Eurovision şarkı yarışmasından çekilmesine yönelik bir soruyu yanıtlarken de "Eurovision şarkı yarışması olur, niye olmasın. Türkiye'nin çekilmesi aslında Türkiye'nin ayıbıdır." değerlendirmesinde bulundu. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Sanatçılarımız gidecek, orada şarkılarını, türkülerini söyleyecek, ülkeler oy verecek, birisi kazanacak. Bu bir yarışmadır zaten. Burada Türkiye'deki sanatçıların uluslararası yarışmalara katılmaları, ödül almaları, Türkiye'nin adının bütün dünyada duyulmasına yol açar. Buna dış politikada yumuşak güç deniyor. Tankla, topla, silahla saygınlık kazanılmıyor. Ama bir yazarınızın Nobel ödülü alması ve bunun kitabının bütün dünyada tercüme edilip yayımlanması Türkiye'nin yumuşak gücünü gösterir. Bir sinema filminizin dünyanın bütün sinemalarında gösterilmesi olağanüstü bir olaydır. Türkiye'yi aslında dünyaya tanıtacak olan da budur. Siz, Eurovision şarkı yarışmasından çekiliyorsunuz. Aklın alacağı şey değil. Niye çekiliyorsunuz? Bu tamamen sanattan ve kültürden korkmaktan kaynaklanıyor. Oysa sanat ve kültür insanın doğasında olan bir şeydir."
Kılıçdaroğlu, bir gencin sorusu üzerine özel yaşamın gizliliğinin esas olduğunu söyledi. Darbe anayasasının bile bunu değiştirmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Size ne kişinin özel yaşamından. Sosyal devlet olarak bizim görevimiz o kişinin işi var mı yok mu, hayatından mutlu mu değil mi... Kişinin özel yaşamı devletin alanına girmez. Devletin alınanına girdiği andan itibaren baskıcı bir devlet görüntüsü vermiş olursunuz." dedi.
Gençlerle bir anısını da paylaşan Kılıçdaroğlu, hesap uzmanlığı sınavını kazandıktan sonra sözlü sınava girmeden önce berbere gidip favorilerini kısalttırdığını anlattı. Kılıçdaroğlu, "Toplumun içine sokulduğu atmosferi düşünebiliyor musunuz? Bu atmosferden Türkiye'nin çıkması lazım. Saçının rengi, yok tıraş oldun, dışarıda kahkaha attın, bunlardan siz ne kardeşim. Siyasetin konusu değil ki bunlar. Toplumu ayrıştırmak siyasetçinin işi değildir, siyasetçinin işi toplumu kaynaştırmak olmalı. Eurovision şarkı yarışmasına da Türkiye girmeli. Sadece ona değil aslında, ne kadar yarışma varsa girmeli." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, dış politikaya dönük bir soru üzerine iktidarın dış politikasının yanlış olduğunu savunarak şunları kaydetti.
"Bugün izlenen dış politikanın tam 180 derece değişmesi lazım. Bu dış politika Türkiye'yi dünyada yalnızlaştırdı. Sadece Avrupa'da, Uzak Doğu'da değil Orta Doğu coğrafyasında Türkiye yalnız kaldı, yalnızlaştırıldı. İzlenen dış politikanın bize faturası çok ağır oldu. Doğu Akdeniz'deki karbon yataklarının çıkarılması, Türkiye'nin Doğu Akdeniz Gaz Forumu'na dahil edilmemesi, KKTC'nin burada dikkate alınmaması, bizim haklarımızın teslim edilmemesi, Mısır'ın, Yunanistan'ın, Filistin'in, Ürdün'ün, İsrail'in Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nda bir araya gelmeleri ve bizim burada söz sahibi olmamamız çok büyük kayıplar doğruyor. Bu nedenle bu politikanın değişmesi lazım."
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki gelir dağılımına ilişkin bir soru üzerine, gelir dağılımındaki bozulmanın toplumdaki huzursuzluğun ana kaynağı olduğunu söyledi.
Gelir dağılımın olabildiğince dengeli olması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de son 10 yılda gelir dağılımında çok büyük dengesizlikler çıktı. Mevduat hesaplarına bakarsanız o dengesizliği daha net görürsünüz. Bunu önlemek bütün devletlerin görevi. Bunun yolu istihdam yaratmaktır. Herkes mutlaka gelir elde edebileceği bir alanda çalışmalıdır." diye konuştu.
Üç yıl önce kişi başına milli gelirin 12 bin dolar olduğunu, bugün ise 7 bin dolara kadar gerilediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şu açıklamaları yaptı:
"En büyük acı, kişinin yaşam standardındaki gerilemedir. Gelir dağılımını bozan temel etmen işsizliktir. 1 milyonun üzerinde üniversite mezunu genç işsiz var. Ayrıca 10 milyonun üzerinde işsizimiz var. Bunun çözülmesi lazım. Bir ülkeyi hızla büyütmek ve kalkındırmak istiyorsanız demokrasiyi gerçek anlamda getireceksiniz. Bunu yaparsanız herkesin can ve mal güvenliği olur. Bu, yatırımcının yatırım yapması demektir. Şimdi hiç kimse önünü göremediği için yatırım da yapılmıyor dikkat ederseniz çünkü Türkiye'de can ve mal güvenliği yok. Yarın birisi gelip benim malıma çökerse ne olacak? Var ya, marinaya çöktüler mesela. Diyor ki dönemin İçişleri Bakanı 'Biz burayı almasaydık mafya gelip çökecekti.' Akıl alacak şey değil. Mafyanın gelip çökeceğini eski İçişleri Bakanının itiraf etmesi, devlette siyasetle mafya arasında ciddi bir iş birliğinin olduğunu da gösteriyor. Demokrasiyi güçlendirdiğiniz zaman kayıt dışı ekonomiyi de sınırlandırmış oluyorsunuz."
Şu anda Türkiye'de olağanüstü bir kayıt dışı ekonomi olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, bunun koç başlığını da uyuşturucu baronlarının yaptığı görüşünü dile getirdi. Kılıçdaroğlu, "Düşünün Brezilya'dan bir gemiye 5 ton kokain bindiriliyor, yakalanıyor, Türkiye'ye gelecek, kime geleceği belli değil. Sormuyorlar, milyar dolarlar bu rakamlar. İzmit Dilovası'nda, Mersin'de yakalanan kokainlerle ilgili hiç soruşturma bile açılmadı." dedi.
Türkiye'nin katma değeri yüksek ürünler üretmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, teknoloji devriminin kaçırılmaması gerektiğini söyledi.
Bingöl'ün Genç ilçesinde, çocukluk döneminde yaşadığı bir bayram anısını anlatan Kılıçdaroğlu, tüm vatandaşların Kurban Bayramı'nı kutladı.