Kılıçdaroğlu: Kimin sorunu varsa o sorunla ilgileniyoruz
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Hiç kimse şunu söyleyemez; 'Cumhuriyet Halk Partisi sadece eleştirir, hiçbir soruna çözüm üretmez.' Hayır, şiddetle reddediyorum, hep beraber reddediyoruz. Kimin sorunu varsa o sorunla ilgileniyoruz' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2021-01-12 15:51:58

Güncelleme Tarihi: 2021-01-12 15:51:58

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, genel merkezde gerçekleştirilen Parti Meclisi (PM) toplantısı açılışında konuştu. Kılıçdaroğlu, "Siyaset kurumunun temel görevi var olan sorunları, vatandaşın yaşadığı sorunları, ülkenin yaşadığı sorunları çözmeye kilitlenmesidir, odaklanmasıdır. Kısır tartışmaların Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmayacağını da artık herkesin çok bilmesi lazım. Biz; yani CHP olarak biz, ne söylüyorsak yüzde yüzü doğrudur, yüzde 99 demiyorum, yüzde yüzü doğrudur. Çünkü biz her alanda, her ortamda halkın nabzını birebir tutan partiyiz. İster Hakkari'de ister Rize'de ister Manisa'da herhangi bir yerde veya Almanya'da, Fransa'da bir yurttaşımız varsa sorununu mutlaka bir şekliyle bize aktarır. Bizim görevimiz o soruna kilitlenmek ve siyasi iktidara çözüm önermek. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak gerek pandemi sürecinde gerek ekonomide gerek dış politikada her alanda hangi sorun varsa çözümü siyasi otoritenin önüne koyduk. Hiç kimse şunu söyleyemez; 'Cumhuriyet Halk Partisi sadece eleştirir, hiçbir soruna çözüm üretmez.' Hayır. Şiddetle reddediyorum. Hep beraber reddediyoruz. Kimin sorunu varsa o sorunla ilgileniyoruz. Üniversiteyi bitirmiş; ama işsiz milyonlar var onların sorunlarını dile getiren kim? Biziz. Esnafın sorununu, kahvecinin sorununu, simitçinin sorununu dile getiren kim? Biziz" dedi.

'TUTTURMUŞ CHP İSTANBUL İL BAŞKANI'

Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında süren tartışmalara değinerek, "Devleti yöneten iktidar yapay gündemler ile halkın gündemini unutturmaya çalışıyor. Tutturmuş 'CHP İstanbul İl Başkanı'. Sen, CHP İstanbul İl Başkanı ile uğraşacağına işsizlik sorunu ile uğraşsana. 'Ey Kılıçdaroğlu' diyor. 'Buyur, ne diyorsun?' Benimle uğraşacağına çöpten yemek toplayanlarla uğraş, senin görevin o değil mi? Bu memlekette açlık, yoksulluk var 'bunu çözeceğim' diye kafa yorsana, çalışsana" ifadelerini kullandı.

'ACABA YAPAY GÜNDEM OLUŞTURABİLİR MİYİZ'

Kılıçdaroğlu, milletin sorununu Millet İttifakı olarak çözeceklerini ifade ederek şöyle konuştu:

"Haram yemeyeceğiz, haram yedirmeyeceğiz. Kul hakkı yemeyeceğiz, kul hakkı yedirmeyeceğiz. Her kuruşun hesabını bu millete vereceğiz. Tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var. O sorumluluğa hepimizin hazır olması lazım. Ben bu gerçekleri her yerde her ortamda her zaman ifade ediyorum. Sizler de anlatın. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat kendisine 'sözde cumhurbaşkanı' dedim diye çok alınmış. Bremen Mızıkacıları gibi çıktılar hep beraber dün akşam televizyonlarda meclis başkanından tutun da herkes saldırıyor. 'Acaba bir yapay gündem oluşturabilir miyiz, acaba vatandaşın gündemindeki açlığı, yoksulluğu karartabilir miyiz; yaratan sensin, oluşturan sensin, milleti açlığa, fakirliğe, fukaralığa mahkum eden sensin. O nedenle ben sana 'sözde Cumhurbaşkanı' diyorum ve söylemeye de devam ediyorum. Bir de tazminat davası açmış; 1 milyon lira. Teşekkür ederim. En azından bir paralık açmadı. Ben onun hakkında bir paralık açıyorum. Türk lirası ile açmış. Dolarla da açabilirdi."

Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde düzenlenen Parti Meclisi (PM) toplantısının açılışındaki konuşmasında, tarihin kendilerine yüklediği bir sorumluluk bulunduğunu, o sorumluluğa herkesin hazır olması gerektiğini dile getirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat, kendisine 'sözde Cumhurbaşkanı' dedim diye çok alınmış. Bremen Mızıkacıları gibi çıktılar hep beraber dün akşam televizyonlar, Meclis Başkanından tutun herkes saldırıyor. Acaba bir yapay gündem oluşturabilir miyiz? Acaba vatandaşın gündemindeki açlığı, yoksulluğu karartabilir miyiz? Yaratan sensin, oluşturan sensin kardeşim. Milleti açlığa, fakirliğe, fukaralığa mahkum eden sensin. O nedenle ben sana 'sözde Cumhurbaşkanı' diyorum ve söylemeye de devam ediyorum.

Bir de tazminat davası açmış, 1 milyon lira. Teşekkür ederim, en azından 1 paralık açmadı. Ben onun hakkında 1 paralık açıyorum. Değeri o kadar çünkü. Başka ne olabilir?  Türk lirası açmış dolarla da açabilirdi. Şu söyleniyor, 'Efendim milletin oyuyla seçilmiş olan bir Cumhurbaşkanına nasıl böyle denir?' Seçim, kişiyi cumhurbaşkanı yapmaz. Bu gerçeğin bilinmesi lazım. Seçime girersiniz seçimi kazanırsınız henüz cumhurbaşkanı değilsiniz. Cumhurbaşkanı olmanız için TBMM'de Anayasa'nın 103. maddesinde yer alan yemini okumanız lazım. Yemini okuyacaktınız önce."

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Yemini edeceksin o yemine sadık kaldığın sürece elbette ki 83 milyonun cumhurbaşkanısın. Hiç kimse buna itiraz edemez. Siyasi görüşün farklı olabilir, kimliğin, inancın her şey farklı olabilir." dedi.

Milletin iradesine her zaman, her ortamda saygı duyduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, milletin iradesine karşı bir şey söylemenin ne kendisine ne de partililerine asla yakışmayacağını kaydetti.

"Demokrasiyi bu ülkeye getiren bir parti olarak milletin iradesine saygı gösterdik." diyen Kılıçdaroğlu, milletin seçtiği kişinin de millete saygı duyması gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bakın kişi seçime girdi, seçimi kazandı geldi, yemin metnini okudu ve Cumhurbaşkanı oldu. İtiraz eden oldu mu? Hayır. Yemin uzun ama vatandaşlarım iyi bilsinler diye bir kısmını okuyayım. Türkiye Cumhurbaşkanı Mecliste yemin ederken, 'Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine ant içerim.' Bu yemini edip bu yemine sadık kaldığı sürece elbette cumhurbaşkanıdır. Hiç kimse aksini söyleyemez.

Büyük Türk milletinin şanını ve şerefini koruyacak, 83 milyonu kucaklayacak, tarafsızlıkla görev yapacak, hiç kimseyi ötekileştirmeyecek, o benim cumhurbaşkanımdır. Hangi partiden olursa olsun. Neden? Yemin ettikten sonra cumhurbaşkanı oluyor. Bu yemine sadık kalması lazım. Bu yemine sadık kaldı mı? Beni özellikle MHP'ye, AK Parti'ye oy veren değerli kardeşlerimin dinlemesini isterim. Neden 'sözde' diyorum? Senin oyun için değil. Türkiye'yi yüceltmek için çalışmadığı için diyorum. Türkiye'yi büyütmek için çalışmadığı için söylüyorum." "9 madde sayacağım, yüzde yüzü doğru"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, AK Parti ve MHP'ye oy veren kişilere seslenerek, "Bakınız 9 madde sayacağım. AK Parti'ye de Milliyetçi Hareket Partisine de oy veren kardeşlerim 9 maddeyi dinlesinler. 'Şu madde yanlış, şu cümle, şu kelime yanlış' desinler. Yüzde yüzü doğru." ifadesini kullandı.

İlk maddenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Ne kadar güzel değil mi? Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve bireylerinin, şanını ve şerefini koruyacaksın. Peki kardeşim Süleyman Şah Türbesi'ni kim kaçırdı? Kendi toprağından bayrağını kim indirdi? Kim kendi toprağından kaçtı ve terör örgütüne teslim etti? Bunu teslim eden adamın Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini koruduğunu düşünüyor musunuz? Elinizi vicdanınıza koyun. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kendi toprağından kendi bayrağını indirip, kendi Süleyman Şah Türbesi'ni kaçıran ikinci kişi yoktur, bu talimatı veren ikinci kişi yoktur.

Bu talimatı veren Türkiye Cumhuriyeti devletinin şan ve şerefini korumamıştır. Bir Allah'ın kulu çıksın desin 'Hayır efendim iyi ki bayrağı indirdik, iyi ki türbeyi kaçırdık ve böylece Türkiye Cumhuriyeti devletinin şanını ve şerefini kurtardık.' Bir kişi çıksın söylesin, havuz medyası da söylesin. Onların kalemşörleri var, onlar da yazsınlar köşe yazılarını. Kim yaptı? Erdoğan yaptı. Hani sen yemin içmiştin, 'Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini koruyacağım, yücelteceğim, üzerime aldığım görevi yapacağım, namusum ve şerefim üzerine ant içtim.' Peki nedir bu?"

İkinci maddeyi "Cumhurbaşkanı temsil ettiği ülkenin, temsil ettiği bayrağın şanını ve şerefini korur, herkese eşit mesafededir. Kendi ülkesinin şanını ve şerefini korumak için hiçbir şeyden ödün vermez." şeklinde aktaran Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Bir egemen güç düşünün, Trump'ı düşünün. Kendisine mektup yazıyor ve 'aptal olma' diyor. Erdoğan çıkıp 'Sen bana aptal  olma diyemezsin' dedi mi? Demedi. Aptal olma diye kime diyor? Türkiye Cumhuriyeti'ne söylüyor aslında. Temsil ettiği makama söylüyor. Ben rahatsız oluyorum, ben itiraz ediyorum, beyefendiden çıt çıkmıyor. Şimdi ben AK Parti'ye, Milliyetçi Hareket Partisine oy veren veya sandığa gitmeyen bütün vatandaşlarıma sormak isterim. Bu mudur Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek? Ben buna 'sözde' demeyim de ne diyeyim? Aslında daha ağırını hak ediyor. Aldığı mektubu bilmem nereye götürecekmiş. Nereye götüreceksin, devletin arşivine girdi zaten. Dünyadaki bütün ülkelerin arşivine girdi."  

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı'nın attığı adımı, söylediği sözü Türkiye Cumhuriyeti devletini düşünerek ifade etmesi gerektiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bu can bu tende kaldığı sürece papazı alamazsın." sözünü anımsatan Kılıçdaroğlu, "Kim söyledi? Türkiye Cumhuriyeti devletinin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat söyledi. Peki sonra ne oldu? Bir telefon, tehdit. Papazı teslim etti. Allah aşkına bu mudur Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak? Bir Allah'ın kulu çıksın desin ki 'Bu tehdide karşı papazın teslim edilmesi Türkiye'nin şan ve şerefini kurtarmak için yapılmıştır'. Yapan kim? Erdoğan. Vermem diyen kim? Aynı adam. Nasıl verdin? Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşlarının şanını ve şerefini korumak için mi yaptın sen bunu?" diye konuştu.  "Benim ağrıma gidiyor" 

İdlib'de 36 askerin şehit edilmesini hatırlatan Kılıçdaroğlu, askerleri vuran Rusya'nın "Bize haber vermediniz, biz de düşman zannedip vurduk." dediğini söyledi.

Erdoğan'ın Putin ile görüştüğünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Biz herhalde 36 şehidimizin hesabını sormak için gitti dedik. Putin'in kapısında dakikalarca bekletildi. Bu mudur Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak? Benim ağrıma gidiyor. Beni temsil ettiğini söylüyorsun. Bir başka devlet başkanının kapısında dakikalarca bekliyorsun, sonra da kalkıp 'Ben cumhurbaşkanıyım bana sözde diyemezsin' diyor. Ne sözde kardeşim, daha ağırını söylemek istiyorum aslında. Sen Türkiye Cumhuriyeti devletinin şanını ve şerefini yok ettin. Sen her gelenin tokatladığı bir ülke haline döndürdün Türkiye Cumhuriyeti devletini." ifadesini kullandı.

"Her türlü konuşmayı yapıyor, aslan kesiliyor içerde." diyen Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Çıktılar, 'Erdoğan bak bizi kızdırma yoksa senin mal varlığını araştırırız' açıklamasını yaptılar. Ne demek bu? AK Parti'ye, Milliyetçi Hareket Partisine oy veren kardeşim beni iyi dinle, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişinin mal varlığı dolayısıyla tehdit edilmesi karşısında o kişi çıkıp, 'Ben Türkiye Cumhuriyeti devletinin şanını ve şerefini korumak ve yüceltmek zorundayım, bu benim görevimdir. Benim mal varlığımı araştırmazsanız namertsiniz' demesi lazımdı. Dedi mi? Demedi. Ağzına bant çekti ve yerine oturdu. Şimdi sormak istiyorum, bu mudur Türkiye Cumhuriyeti devletinin şan ve şerefini korumak? Sen mi Türkiye Cumhuriyeti devletinin şan ve şerefini koruyacaksın?"  "Bu ülke hiçbir zaman egemen güçlerin karşısında diz çökmedi"

Kılıçdaroğlu, Akdeniz'in ortasında, uluslararası sularda Türkiye'nin bir gemisine arama yapılacağının söylendiğini belirtti. 

 Erdoğan'a 4 saat ulaşılamadığını öne süren Kılıçdaroğlu, "Bir Allah'ın kulu çıkıp 'Bizim gemimizi arayamazsınız' diyemiyor. Roma Büyükelçisi 'Bir saat daha izin verin' diyor, aradan 5 saat geçiyor ve bizim gemimiz uluslararası sularda aranıyor. Sen mi koruyorsun Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini? Kimsin sen? Bütün bunları yapanlar kendi ülkelerine ihanet edenlerdir. Bu ülkenin bir şanı, şerefi, geçmişi var. Bu ülkenin verdiği bir Milli Kurtuluş Savaşı var. Bu ülke hiçbir zaman egemen güçlerin karşısında diz çökmedi, hiçbir zaman egemenlerin sözlerini yerine getirmedi." dedi.

"Taç giyen baş akıllanır, adaletli olur, liyakatli olur dedik. Devletin yönetiminde liyakat var mıdır yok mudur, devlette aksayan bir şey var mıdır yok mudur buna bakar dedik." şeklinde konuşan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Sen Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuşsun, o koltuğu işgal etmişsin yeminini tutmuyorsun, yemininin gereğini yapmıyorsun. Sahte diplomalı adamı kamu bankasına yönetim kurulu üyesi olarak atıyorsun. Akıl alacak şey değil. Sahtekarlığa prim veren bir adam cumhurbaşkanı olabilir mi? Dünyanın hangi ülkesinde sahtekardan cumhurbaşkanı olur? Olmaz, olmamalı. Sahtekarlık yapana ses çıkarmazsanız o suça ortaksınız demektir, destek veriyorsunuz demektir. Bunları söylüyorum, beyefendi gene ağaca çıkacak, çıksın. Söylemekten geri durmayacağım, söyleyeceğim her yerde. Mısır'daki sağır sultan duyuncaya kadar söyleyeceğim. Devleti yönetemiyorlar. Yönetme güçleri ve kapasiteleri de yok."  "Haksızlığa karşıyım, hepimiz karşıyız"

Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminde şehitler verildiğini, Beşiktaş'taki terör saldırısında çok sayıda polisin şehit olduğunu hatırlattı.

Bunun üzerine bağış kampanyası yapıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, herkesin şehit yakınlarına ve gazilere verilmek üzere o bağış kampanyasına katkıda bulunduğunu dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, "Bir ülkenin Cumhurbaşkanı şehitler için vatandaşın verdiği paraya çöker mi? Vermediler parayı, hala vermiyorlar. Yemin metninde milli dayanışmayı sağlamak var. Bu milli dayanışmaya aykırı bir şeydir. Sen ettiğin yemini tutmuyorsun. Milli dayanışma nasıl olur? Vatandaş vermiş, alırsın parayı adil şekilde dağıtırsın, kamuoyuna da duyurursun. O zaman vatandaş 'Evet benim verdiğim bağış yerini buldu' der. Yerini buldu mu? Bulmadı. Paraya çöktüler. Sonra da kalkıp bana milli dayanışmadan söz edecekler. Sen onu benim külahıma anlat." diye konuştu.

"Taç giyen baş akıllanır" sözünün sıradan bir söz olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, taç giyildiği andan itibaren devletin saygınlığının korunmak zorunda olunduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Bir ülkenin en tepe noktasında Cumhurbaşkanı olan bir kişi dünyanın hangi ülkesinde rüşvet alan birisini Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil etmek üzere büyükelçi olarak atasın? Hangi ülkede var? Bu mudur devletin şanını ve şerefini korumak. Şanını ve şerefini ayaklar altına aldığınız. Utanmadan bir de bunu yapıyorsunuz. Ben isyan etmeyim de kim etsin? Ben bu ülkenin tarihine bağlıyım, soyuna sopuna bağlıyım, bu ülkenin vatandaşlarını seviyorum. Haksızlığa karşıyım, hepimiz karşıyız. Kalkmış 'Bana neden sözde Cumhurbaşkanı dedin' diyor. Sana Cumhurbaşkanı demek hata. Sen AK Parti'nin Genel Başkanı değil misin? AK Parti'nin Genel Başkanısın.

Erdoğan'a son bir soru sormak isterim. Sayın Erdoğan, senin için namus ve şeref hangi anlama geliyor? Namus ve şeref için bütün dünya mücadele eder. Söylediklerimin yüzde yüzü doğru. Hangisi yanlış? Hepsi doğru. O nedenle vatandaşlarıma seslenmek isterim, hepimizin düşünmeye ihtiyacı var. Bu memleket hepimizin memleketidir, bu ülke hepimizin ülkesidir. Hepimiz vatanseveriz. Hiç kimseyi ötekileştirmiyoruz,  öyle bir hakkımız da yok. Kimse 'Ben daha fazla vatanseverim' diyemez de zaten. Herkes bu vatanını, bayrağını sever. Vatanı büyütmek, güçlendirmek için liyakate ihtiyaç var. Siyaset kurumunun hesap vermeye ihtiyacı var. Siyasetçi cebini doldurmak için politika yapmamalı, siyasetçi halkın sorununu çözmek için siyaset yapmalı. Halkı dinlemeli, vatandaşı dinlemeli."

"Biz hiç kimsenin kimliğiyle, yaşam tarzıyla, inancıyla uğraşmayız"

Herkesin hakkına ve hukukuna saygılı olmak gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Biz rüşvet yemeyiz, haksızlık yapmayız, kul hakkı yemeyiz, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemeyiz. Biz bir çocuk yatağında açsa o gece rahat uyumayanlardanız. Biz hiç kimsenin kimliğiyle, yaşam tarzıyla, inancıyla uğraşmayız. Allah ile kulun arasına girmek gibi bir düşüncemiz hiç olmadı olmayacaktır. Birilerinin yaptığı gibi yapmayacağız, vatandaşı bölmeyeceğiz. Her gittiğimiz ortamda vatandaşa doğruları söyleyeceğiz." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine bir milyonluk tazminat davası açtığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Önce kendisine yürekten teşekkür ederim. Neden biliyor musunuz? Bütün bu anlattıklarımı hakimin önüne de koyacağım. Dışişleri Bakanlığından Trump'ın yazdığı mektubun gelmesini de isteyeceğim. Yargıya gideceğiz, verdiği için teşekkür ederim. Hatta ikinci bir dava açarsa yeniden teşekkür ederim. Bütün bunları ve daha fazlasını hakimin önüne koyacağım. Kime üzülüyorum biliyor musunuz? Hakime üzülüyorum. Bütün bu gerçekleri görüp ne yapacak?" diye konuştu.