İşler, devrimin ardından Libya'da bölünmüşlük olduğuna dikkat ekerek, "Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımızın verdiği talimatla Libya'ya Ekim 2014'te ilk ziyaretimizi yaptık. Önce Tobruk'u ziyaret ettik ardından da Trablus'u ziyaret ettik. Kasım'da yaptığımız ziyarette de Bayda'da görüşmeler yaptık. Türkiye'nin herhangi bir gizli ajandasının olmadığını, bizim hedefimizin Libya'nın barışının, istikrarının sağlanması olduğunu dolayısıyla krizin de siyasi bir kriz olduğunu ve bu krizde bizim kolaylaştırıcı rol oynayabileceğimizi baştan itibaren kendilerine ifade ettik. O çerçevede hem Libya'ya ziyaretler yaptık ve Libya'daki her iki hükümetten de Türkiye'ye ziyaretler oldu. Hakikaten tam anlamıyla kolaylaştırıcı bir rol üstlendik. Libya'da barışın sağlanmasında Türkiye'nin büyük rolü oldu" ifadesini kullandı.
İşler, "Doğrusu biz Türkiye'nin bölgede ve dünyada izlemiş olduğu barışı hedefleyen dış politikalar çerçevesinde Libya'ya da özel bir özen gösterdik ve her iki tarafın da güvenini kazandık. Neticede Dışişleri Bakanımız ile birlikte, 17 ülkenin katıldığı Roma toplantısında bu anlaşmanın imzalanacağını duyurduk. Bir aksilik olmazsa 17 Aralık'taki imza törenine de katılacağız. Roma'da kamuoyuna deklere etmiş olduğumuz ortak açıklamada da kapıları kapatmadık ve bundan sonra bu anlaşmaya destek verecek herkese de bu kapıların açık olduğunu ifade ettik. Ümit ederiz ki aklı selim galip gelir. Türkiye olarak da biz bu aklıselimin galip gelebilmesi için her iki tarafla da görüşmelerimizi gerçekleştiriyoruz. Kolaylaştırıcı rolümüzü de üstlenmeye devam edeceğiz"diye konuştu.
'TERÖRE KARŞI ASKERİ İTTİFAK ÖNEMLİ'
Türkiye'nin de aralarında olduğu 34 İslam ülkesinin 'teröre' karşı bir askeri ittifak kurma kararıyla ilgili İşler, "Bunu önemli bir adım olarak değerlendiriyorum. 34 ülkenin adı sayıldı ama bir 10 ülke daha katılacak. Başta Endonezya olmak üzere.Dolayısıyla bu aslında İslam İşbirliği Teşkilatı'na üye devletlerin hemen hemen hepsinin katılacağı bir birliktelik olacak. Teröre karşı İslam Dünyası'nın böyle güçlü bir ses çıkarması ve bir birliktelik oluşturması başlı başına altı çizilmesi gereken bir husus. İslam İşbirliği Teşkilatı kuruluşundan bu yana maalesef yaptığı hiçbir şey yok. Hepsi göstermelik, var ama netice alınmıyor. Dolayısıyla İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği'nin çok aktif olması lazım. Ortada bir sorun varsa; ki var, dolayısıyla teşkilat kuruluş amacına uygun olarak aktif hale getirilmeli. İslam ülkelerinin kendi sorunlarını kendilerinin çözebileceği mekanizmalar oluşturulması lazım" şeklinde konuştu.