7 Haziran seçim sonuçlarıyla ilgili yazılı bir basın açıklaması yapan Topçu, milli irade üzerinde hiçbir güç olmaması gerektiğine vurgu yaparak partilerin milletin mesajını iyi okuması gerektiğini kaydetti. Topçu, açıklamasında şunları kaydetti: “7 Haziran'da milletimiz her partiye çok ince mesajlar vermiştir. AK Parti'yi birinci parti yaparak güvenini göstermiş ama başta çözüm sürecindeki belirsiz ortam, usul,üslupve yönteme dair eksiklikler olmak üzere yoksulluk ve yolsuzlukla mücadelede yapılan bir kısım yanlışlarla ilgili de uyarılarını yapmıştır. 12 Eylül seçim sistemine istikrar kaygısıyla destek veren AK Parti, ne yazık ki bu seçim sisteminin sonucunda istikrarsızlık üretmesi muhtemel bir siyasi sonuçla karşı karşıya kalmıştır. Seçim barajı hiç olmasaydı AK Parti belki de ezici bir sonuçla tek başına iktidarını sürdürebilirdi. Sonuçta millet sandıkta mesajını vermiş, temsili demokrasi ve adalet açısından sakıncalar taşıyan bu seçim sisteminin değiştirilmesini istemiştir. AK Parti bu seçimlerde sadece Türkiye'deki rakipleriyle değil küresel güçlerin medya saldırısı ve algı operasyonlarıyla da savaşmak zorunda kalmıştır. Dolayısıyla alınan seçim sonucu bir başarısızlık değil, büyük başarılara alışmış bir partinin beklentilerini bulamadığı bir şok halidir. Bir an önce bu şok atlatılıp, nerede hatalar yapıldığı kaydedilip, milletin verdiği yetkinin gereğini sorumlulukla yerine getirmesi gerekmektedir.”
“GÜN FARKLILIKLARI DEĞİL ORTAK NOKTALARI BÜYÜTME GÜNÜDÜR”
Türkiye'nin son 13 yılına tek başına iktidar damgasını vuran AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerine içeride ve dışarıda birçok hesap yapıldığını belirten Topçu, konuşmasına şöyle devam etti: “Özellikle son birkaç yıldır küresel güç sahiplerinin AK Parti'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik saldırıları kişilere değil bizzat bölgesinde liderlik yapma iddiası taşıyan ülkemize doğrultulmuş bir tehdittir. Mısır'da yaşananların Türkiye'de de yaşanması için azami gayret gösteren küresel güç odakları ve yerli işbirlikçilerin gayret ve taarruzlarını görmezden gelemeyiz. Gerek siyasi misyonumuz gerekse Yerli Düşünce Derneğinin ilkeleri bizleri bu odaklara karşı safları sıklaştırma noktasında tek yumruk olmaya mecbur kılmaktadır. Gün farklılıkları değil ortak noktaları büyütme günüdür. Gün birlik günü, gün ayrı sokaklarda büyümüş olsak da aynı mahallenin çocukları olduğumuzu hatırlama günüdür. Milliyetçi, muhafazakâr, demokrat ve medeniyet ufkuna sahip herkesin vatan ortak paydasında bütünleşme günüdür. Gün farklılıkları zenginlik olarak kabul edip çokluk içinde birlik olma günüdür. Gün Haçlı Seferleri gibi üzerimize gelenlere karşı Kılıçarslan'ın, Selahattin-i Eyyubi'nin ruhuna ve misyonuna göre davranma günüdür. Benlik davaları büyük davamızı unutturmamalıdır. Erdoğan şahsında hedef Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bu tuzağın herkes farkına varmalıdır. Kimse öfkesine yenilmesin. Kimse nefsine aldanmasın. Söz konusu olan vatan ise gerisi teferruattır. Tuzaklara kimse düşmesin. İşte bölücü terör örgütü ile bağını kesmeyen HDP'ye ne yazık ki dindar Kürt kardeşlerimiz de büyük destek verdiler. Yani tuzağa düştüler. Aldandıklarını anladıklarında umarım çok geç olmaz. Bu nedenlerden dolayı bize düşen haset veya nefsin vesveselerine göre değil geniş yüreklikle ve itidalle hareket etmektir.”
“ÖN YARGILARLA, KORKULARLA SİYASET OLMAZ”
Halkın sandıktan koalisyon istediğine vurgu yapan Topçu açıklamasını şöyle tamamladı: “Halk sandıkta konuştu ve AK Parti öncülüğünde bir koalisyon hükümeti istedi. Bazı medyanın Cumhurbaşkanını devre dışı etme gayretlerini ise tutarsız ve komik buluyorum. Sayın Erdoğan milletin %52 desteğini almış bir kişidir. Dolayısıyla meşru ve güçlü bir cumhurbaşkanıdır. Anayasamızın cumhurbaşkanına verdiği yetkiler bellidir. Hükümeti kurma görevlendirmesi ve yürütmedeki görevleri ortadayken cumhurbaşkanını nasıl masanın dışında tutabileceksiniz? Devletin en üst kademesindeki etkin ve yetkin bir şahsı devlet yönetiminden nasıl dışlayabilirsiniz? Muhalefetin bu noktadaki sözleri boştur ve havanda su dövmektir. Siyaseti bu kadar ilkesizleştirmeye kimsenin hakkı yoktur kimsenin haddine de değildir. Eşyanın ve matematiğin tabiatı AK Partisiz bir hükümet formülünü çok zayıf bir ihtimal olarak göstermektedir. Ülkemiz açısından da hayırlı değildir. Gerek siyasi tabanları gerekse söylemleri itibarıyla en uygun hükümet AK Parti ile MHP arasında kurulacak koalisyon hükümetidir. Böyle bir hükümet ülkemizin hızının kesilmemesi adına da en uygun formüldür. MHP'nin öne sürdüğü şartlar ve engeller kolaylıkla aşılır. Öte yandan bu formülün gerçekleşmemesi için içeride ve dışarıda çok büyük gayretler vardır. Bu hükümeti kurma noktasında yan çizenler, tarihe de millete de hesap veremezler. Denemeden, yol yürümeden erken seçim isteme söylemleri ise milletin iradesine saygısızlıktır. Ön yargılarla, korkularla siyaset olmaz. Siyasi partiler iktidar olup millete hizmet etmek için vardır. Milletin ekseriyeti de AK Parti ve MHP koalisyonunda karar kılmıştır. Şimdi önce ülkem ve milletim sonra partim ve kendim deme zamanıdır.
"Ülkenin ihtiyacı ve milletin mesajı da nettir. 13 yılda demokratikleşme, sivilleşme ve insan hak ve hürriyetleri noktasında Türkiye çok önemli mesafeler almıştır. Bu kazanımların kıymetinin bilinmesi gerekmektedir. Temiz siyaset ve ilkeli hareket etme noktasında da milletin mesajları açıktır. AK Parti ile MHP arasında koalisyon oluşturulmasının önünde engel çıkaranlar dış güçler ve işbirlikçileri olacaktır. HDP'ye ABD'nin ve İsrail'in PYD-PKK-HDP desteği açıktır. Böyle bir kirli ittifak karşısında yüreğinde memleket sevdası taşıyanlar bir an önce sorumluluklarının farkında olarak yürümeli ve ülkeyi daha fazla belirsizliğe sokmadan gereğini yapmalıdırlar. Şu şartlarda erken seçim yapmak son çare olmalıdır. Etrafımız ateş çemberiyken memleketi kaosa sürüklemek hıyanet-i vataniyye olur ki buna ne AK Parti nede MHP'nin müsaade edeceğine tabanlarının kabulleneceğine zerre ihtimal vermem.”