Anadolu Ajansı'nın aktardığı bilgiye göre; Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Siyasetimiz farklı olabilir ama Allah rızası için şu teröre karşı herkes ortak ve samimi duyarlılık göstersin. Bu CHP'nin de MHP'nin de HDP'nin de diğer partilerin de meselesidir" dedi.
Kurtulmuş, Kanal 7 televizyonunda yayınlanan "İskele Sancak" programında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları cevapladı.
Diyarbakır Çınar'daki ve Sultanahmet'teki terör saldırılarının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin sistematik bir saldırılar altında olduğunu, 20 Temmuz'dan bu yana eş zamanlı olarak bütün örgütlerin, Türkiye'nin içerisinden ve dışarısından saldırılara başladıklarını söyledi. Burada IŞİD, PKK, DHKP-C'nin kullanıldığına dikkati çeken Kurtulmuş, Türkiye'nin, bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlanmış terör saldırılarıyla karşı karşıya kaldığını ifade etti.
Ortadoğu'nun genel gelişmerleri kapsamında, Türkiye'nin bu hava içerisine sokulmak istendiğini dile getiren Kurtulmuş, ayrıca Suriye'de bundan sonra bir barış ortamı oluşacaksa bu barış ortamında Türkiye'nin elinin güçlü olmamasının istendiğini, Türkiye'nin kendi içerisinde problemli hale gelmesiyle Suriye konusunda ileride oluşturulacak bir barış masasında Türkiye'nin etkisi azalsın diye düşünüldüğünü aktardı.
"Türkiye'de köprünün altından çok sular geçti"
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, muhalefetin, "terör" konusundaki eleştirilerinin hatırlatılarak, Kılıçdaroğlu'nun, İstanbul'daki terör saldırısının gerçekleştiği gün grup toplantısında, "Bu hükümet bu ülkeyi yönetemez, gücü yok, bilgisi yok, kapasitesi yok. Üçüncü sınıf adamlarla Türkiye yönetilemez" sözlerinin aktarılması üzerine şöyle konuştu:
"Hani derler ya, 'Bu lafın neresini düzelteyim.' Bu lafların hiçbirisi dikkate almaya, cevap vermeye değmez. Eğer demokrasiden bahsediyorsak demokrasinin sahibi de hakemi de hakimi de milletin kendisidir. Kusura bakmasınlar. Daha 1 Kasım yeni geçmiş ve 1 Kasım'da iki vatandaşımızdan birisi bu memlekette AK Parti'yi tekrar iktidara taşımış. Dolayısıyla, yönetemez yargısını verecek olan ne Sayın Kılıçdaroğlu ne de başka bir şahıstır. Millet, 'Buyurun siz yönetin, yönetirsiniz' diye AK Parti'ye oy vermiş. AK Parti 13 yıldır Türkiye'yi yönetiyor. Yani bunlar da herhalde vasıfların doğuştan geçtiğine, babadan oğula geçtiğine ya da birtakım seçkin sınıfların kendi arasında oluşan vasıflar olduğunu zannediyorlar ki o devirler geride kaldı. Türkiye'de köprünün altından çok sular geçti, bundan sonra bu memlekette sistemin de devletin de ülkenin de sahibi bizatihi milletin kendisidir, herkesin de buna alışması lazım."
"Herkesin teröre karşı ortak ses çıkarması lazım"
Saldırıların ardından istihbarat zafiyeti konusunun tartışıldığının ifade edilmesi üzerine Kurtulmuş, bir süre önce Ankara'da hücre evinde hazırlıklarıyla birlikte yakalanan canlı bombaları hatırlattı.
Her gün, birçok istihbaratın geldiğini anlatan Kurtulmuş, bunlardan da olumlu sonuçlar elde edildiğini belirtti.
"Maalesef böyle bir ortamda da zaman zaman takip edemediğimiz, hatta önleyemediğimiz olaylar da ortaya çıkıyor" diyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu sadece Türkiye'ye has bir durum değildir. Dünyanın en iyi korunan yerlerine terör son yıllarda saldırılarda bulunmuştur. Bütün bu terör saldırılarının hepsinin arkasında, tabii ki birtakım bir ülkenin istihbaratı bunun önleyemiyorsa onun karşısında başka istihbaratlar var demektir, başka ülkelerin destekleri var demektir, başka güçlerin destekleri var demektir. Dağlarda daha doğru dürüst yürümesini beceremeyen insanlar gelecekler, dünyanın önemli merkezlerinde bu saldırıları yapacaklar, bunların bir kısmı canlı bomba olarak bu saldırıyı yapacak, bir kısmı silahlı çatışmaya girecek ölecek, öldürecek. Bunlar, herhalde üzerinde düşünmemiz gereken bir şey. Siyasetimiz farklı olabilir ama Allah rızası için şu teröre karşı herkes ortak ve samimi duyarlılık göstersin. Bu CHP'nin de MHP'nin de HDP'nin de diğer partilerin de meselesidir. Evet, hükümet olarak biz inanın ki uykusuz geceler geçiriyoruz, bütün güvenlik birimleri her türlü imkanları ortaya koymaya çalışıyor. Ama sonuçta bir terör mücadelesinde ilk yapılması gereken şey amasız, fakatsız, bir iç politika malzemesi haline terör saldırısını getirmemektir. Ayrıca uluslararası alanda da bütün ülkelerin, terör örgütlerinin her cinsine karşı, her bir terör örgütüne karşı, her bir terör saldırısına karşı herkesin ittifak halinde olması, ortak bir ses çıkarması lazım."
"Terör örgütüne bir cümle söylemeyen bildiri geniş kitleler tarafından eleştiri aldı"
Bin 128 akademisyenin imzaladığı bildiride "devletin katliam yaptığı" yönündeki ifadelerin ciddi tepki çektiği belirtilerek, "Üniversitelerden atılıyor bazıları, gözaltılar var. Tepkiyi veriş biçimini biraz abartılı buluyor musunuz?" sorusu üzerine Kurtulmuş, fikir olarak herkesin fikrini özgürce söylemesinden yana olduklarını, insanların fikrini söylüyor olmasından endişe ya da rahatsızlık duymadıklarını söyledi.
Geçmişte de çok bildiriler gördüklerini, kendilerinin de bildiriler imzaladıklarını ifade eden Kurtulmuş, bunun ayrı bir şey olduğunu söyledi. Kurtulmuş, ancak bu bildirinin bir fikir söylemenin ötesinde haksız ve tarafgir olduğunu kaydederek, "Ama sonuçta halkı yanıltıcı ve Türkiye'de şu anda bölmek için, bu kadar çok halka karşı mücadele eden bir terör örgütüne ilişkin bir cümle, bir kelime söylemeyen bir bildiri, herhalde çok geniş kitleler tarafından eleştiri alırdı ve nitekim o eleştiriyle karşı karşıya kaldı" diye konuştu.
"Sivil vatandaşlar için gereken hassasiyet gösteriliyor"
Numan Kurtulmuş, PKK ile dağda yapılan mücadele ile şehirde yapılan mücadelenin aynı olmadığını anlatarak, güvenlik güçlerinin şehirlerdeki mücadelede sivil halka zarar vermemek için adım adım ilerlediğini belirtti. Aynı sokakta sivil ile militanı ayırmanın çok zor olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Dolayısıyla burada bu mücadeleyi verirken güvenlik kuvvetlerimiz olağanüstü hassasiyetle sivil vatandaşlarımızın hayatını kaybetmemesi için üzerine düşeni yapıyor. Onunu için uzun süre devam eden sokağa çıkma yasakları oluyor. Tabi bütün bunları konuşurken bile rahatsızlık duyuyorum, ben bunlardan rahatsızlık duyduğumu açıkça söylüyorum ama sonuçta terör mutlaka bitmek mecburiyetinde. Bu bir parantezdir, bu parantezi kapatmak zorundayız. Türkiye 37-38 senedir gerçekten terörle yaşadı, artık bu bölgede, bu dönemde böylesine ortalık karışmışken Türkiye kendi içerisinde birliği, dirliği sağlayacaktır. Bu kararlılık içinde yolumuza devam ediyoruz."