AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki gösterdi. Çelik, "Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz hain darbe girişimini tek bir tweet ile geçiştirirken Cumhurbaşkanımızı hedef alan bir dizi paylaşımda bulundu" dedi.
Ömer Çelik, Twitter'dan yaptığı paylaşımlarla CHP lideri Kılıçdaroğlu'na tepki gösterdi. Çelik tweetlerinde şu ifadeleri kullandı:
"CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, yine 15 Temmuz Direnişini gölgelemek adına milletimizi şaşırtmayan bir hamle yaptı! Sayın Kılıçdaroğlu, bir dizi iftira atarak 15 Temmuz'da darbecilerin bizatihi hedefinde olan Sayın Cumhurbaşkanımıza saldırdı.
Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz hain darbe girişimini tek bir tweet ile geçiştirirken Cumhurbaşkanımızı hedef alan bir dizi paylaşımda bulundu. Üstelik, FETÖ terör örgütünü gücendirmeyecek şekilde yazdı; “milletimize kast eden hain terör örgütü”nün ismini zikredemedi!
Öyle anlaşılıyor ki tankların yol vermesiyle darbe girişimini televizyon başında seyreden Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz direnişini itibarsızlaştırmak için yeni yollar arıyor... “Kontrollü darbe” yalanının inandırıcılığının kalmadığını görenler, yeni yalan ve iftiralarıyla gündemi çarpıtmaya, 15 Temmuz direnişini itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.
15 Temmuz direnişinin yıl dönümünde FETÖ'yü tek satırla geçiştirip, devletin başı olan Cumhurbaşkanımızı hedef almaları açık bir şekilde siyasi olarak konumlandıkları yeri gösteriyor. Avrupa'nın aşırı sağcılarındaki Erdoğan düşmanlığının temsilciliğini yapıyorlar.
Cumhurbaşkanımız Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini dirayetle korumaktadır. Uluslararası ilişkilerimiz, sözleşmelere ve müzakerelere göre yürüyor.
Türkiye, müzakere masasında İsveç ve Finlandiya'ya taleplerini kabul ettirmiş; hassasiyetlerini kayıt altına aldırmıştır. Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz'da dahi ismini zikretmekten çekindiği terör örgütü FETÖ, Cumhurbaşkanımız sayesinde uluslararası bir metinde kayıtlara geçmiştir!
Cumhurbaşkanımızın Türkiye'nin hak ve menfaatleri konusunda ne kadar tavizsiz olduğu tüm tarafların bildiği bir gerçektir.
Şimdiki CHP yönetiminin Türkiye'nin ulusal güvenliğini ilgilendiren konularda karnesi kırıktır ve notu ortadadır.
CHP yönetimi, Doğu Akdeniz'den Libya'ya, Suriye'den Karabağ'a kadar bir dizi meselede Türkiye'nin hasımlarının yanında konumlanmıştır. Bu haliyle CHP'nin “ulusal güvenlik dersi” verme konusunda herhangi bir yeteneği ve kapasitesi yoktur…
15 Temmuz direnişinin yıldönümünde Cumhurbaşkanımızı hedef alarak son derece sorumsuz ve siyasi açıdan ahlak dışı bir tutum sergilemişlerdir.
Ayrıca, Kılıçdaroğlu'nun görevi başındaki genç bir devlet görevlisini tehdit ediyor olması da utanç vericidir.
Kılıçdaroğlu'nun küçümsemeye çalıştığı arkadaşımız yetenekli, ehliyetli ve görevinin bilincindedir. Görevini yapan birinin tehdit edilmesine asla izin vermeyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına yürütülen tüm görüşmeler devlet geleneklerimize ve diplomatik kurallara göre yapılmaktadır. Görev yapan arkadaşlarımız bu yüksek görev bilincine sahiptir.
Belli odakların sürekli olarak belirli devlet görevlilerini hedef alması, “helalleşme” çağrısının en ağır vesayet günlerinin “hesaplaşma” amacını güttüğünü göstermektedir.
Meselenin İsveç ve Finlandiya olmadığını pekala biliyoruz! Dertlerinin F-35 veya S-400 olmadığının pekala farkındayız…
Ne tür kurnazlığa başvururlarsa başvursunlar; Aziz milletimizin 15 Temmuz Direnişini ve Cumhurbaşkanımızın o direnişe liderliğini İtibarsızlaştıramayacaklar!
Cumhurbaşkanımız her zeminde Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumaya devam ediyor.
Dışardan ve içerden çok şey söylendi. Ama kazanan hep Türkiye oldu. 15 Temmuz direnişi bir kere daha gösterdi: Türkiye yenilmez."
KILIÇDAROĞLU NE DEMİŞTİ?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'un 6'ncı yıldönümünde Twitter'dan "15 Temmuz 2016'da demokrasiye ve millete kasteden hain terör örgütünü lanetliyor; 251 şehidimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum. Sadece sonuçları konuşarak değil, ülkeyi bu noktaya getiren herkes hesap verdiğinde, hak yerini bulmuş, adalet sağlanmış olacak" ifadelerini kullanmıştı.
CHP lideri ABD Kongresi'nde Türkiye'ye F-16 satışının şarta bağlanmasını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
"Sevgili Halkım, daha NATO'daki imzanın mürekkebi kurumadan Finlandiya ve İsveç'ten gelen skandal açıklamalar, Erdoğan'ın yine hiçbir şey alamadan imza attığını gösterdi. Şimdi de skandalın F-16 meselesinde devam ettiğini görüyoruz.
Yatırımcılarından (sahiplerinden) biri olduğumuz F-35 savaş uçağı projesinden çıkartılmamız ve paramızı geri alamamamız yetmiyormuş gibi, yalvar yakar duruma düşürüldüğümüz F-16 uçaklarını nerede kullanıp nerede kullanamayacağımıza dair şartlar koymaya kalktığını görüyoruz.
Erdoğan ne zaman diplomatik görüşmelerde çevirmen olarak yanına o hanım kızımızı aldıysa, ya milyonlarca kaçak sığınmacı ülkemize girdi ya da bedeli milletimize çok yüksek olan sözleşmelere imza attırdılar. Hep söyledim yine söyleyeceğim, Batı Erdoğan hakkında çok şey biliyor.
Erdoğan ucuz propagandalar dışında elle tutulur hiçbir şeyi bu ülkeye kazandıracak durumda değildir. Öyle "dış güçler" demeyi falan bıraksınlar. Batı, Erdoğan rejimine düşman değildir. İddia ediyorum, Batı çok şey bildiği ve elinde tuttuğu bu tarz liderlere bayılır ve destekler.
Şimdi Erdoğan, sana ne yapman gerektiğini söyleyeyim. Çık ve de ki "Ben imza attım ama muhalefet bunun onaylanmasını parlamentoda engelleyecek, kendi grubumda da bu konuda kontrolüm tam değil."
Yeter ki Türkiye masaya yeniden otursun. Tek bir şartımız var. Bu sefer sadece çevirmen hanım kızımızı yanına alarak iş görmeye çalışma sakın, bırak bu işin ehli diplomatlar işlerini yapsınlar. F-35 ve S-400 konularında anlaşmadan da o masadan kimse kalkmasın.
Buradan ABD'ye sesleniyorum. Bu konuda suçlu arayacaksanız, suçlusu biziz. Varsa bir sorununuz, bizimle halledin.
Ayrıca çevirmen hanım kızımızdan, yüzbinlerce Afgan sığınmacının ülkemize gelmesine yol açan o toplantıda Biden ile neler konuşulduğunu seçimlerden sonra devletimize açıklamasını talep edeceğiz. Verilen her yetki, sorumluluğu ile birlikte gelir. Kendisi de bunu bilecek yaştadır."