Özgür Özel'den 'kapalı oturum' açıklaması
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 'Türkiye, Erdoğan'ın söylediği sözden endişe etmesin, altını dolduracak bir kelime yok. Bilmediğiniz bir şey yok. Bugünden yarına Türkiye'ye saldıracaklarına dair hiçbir şey yok. Söylenmeyeni söylüyorum, söylenenleri zaten bilmediğimiz bir şey de söylemediler' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2024-10-08 23:32:43

Güncelleme Tarihi: 2024-10-08 23:44:43

Tarayıcınız video oynatma özelliğini desteklemiyor.

Özgür Özel, TBMM Genel Kurulu, İsrail tehdidi gündemiyle kapalı oturumda bulunduğu esnada basın açıklaması yaptı. Özel, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"1 Ekim'de Meclis yasama yılına başlarken Sayın Cumhurbaşkanı geldi, bir konuşma yaptı. Konuşmasının bir cümlesi çok kritikti. Dedi ki, 'Bir sonraki hedef Türkiye'dir, İsrail'in hedefindeyiz' dedi. O gün hemen çıkışta zaten ilk olarak bunu söylemiştim, 'Meclis'in kürsüsü herhangi bir kürsü değildir. Bu sözü söyleyen de herhangi biri değildir. Yürütmenin başındaki kişi, bütün bakanlıkların bağlı olduğu kişi, dış politikayı, istihbaratı, Milli Savunma Bakanını atayan kişi, 'Türkiye'ye İsrail saldıracak' deyip dönüp gidemez. Bunun için de derhal Meclis'in bilgilendirilmesini, aslında bizzat kendisi tarafından bilgilendirilmesini talep ettik. Bugün kendisi gelmedi, Sayın Dışişleri Bakanını ve Milli Savunma Bakanını yolladı.

ERDOĞAN'I MİLLETİMİZE ŞİKAYET EDİYORUM

Biz tabii oturumu, bütün liderler takip ettik. Bu oturumdan önce de biz kendi değerlendirmelerimizi yaptığımızda İsrail'in Türkiye'ye saldırmasının akılla, mantıkla, gücüyle, Türkiye'nin gücüyle, uluslararası kuruluşların görevleriyle, NATO'nun görevleriyle bağdaşmayan, olamayacak bir iş olduğunu biliyorduk. Ama dedik ki, 'Cumhurbaşkanı biliyorsa gelsin, anlatsın.' Geçmişte böyle davetler ya geri çevrilirdi ya da açık oturumda geldiklerinde hiçbir şey demeden giderlerdi. Sonra biz itiraz ederdik, defalarca bu Meclis kayıtlarında var. Onlar da derdi ki, 'Ne yapalım, canlı yayında devlet sırrı mı verelim?' Bu kaçacak kapıyı bırakmamak adına dedik ki, 'Gelin bu üçüncü dünya savaşıyla ilgili de bir şeyleri birkaç aydır döndürüyorlar. 'Türkiye'ye İsrail saldıracak sözü' neyse, kapalı oturumda gelin ve anlatın' dedik. Orada da şunu söyledim, 'Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak İç Tüzüğe bağlıyız, Anayasaya bağlıyız. Kapalı oturumda söylenecek sözler 10 yıl boyunca gizli tutanakta kalır. Biz söylenen sözleri anlatmayız. Ama söylenmeyen sözler olursa ifşa ederiz.' Şimdi buradan açıkça söylüyorum. Grup başkanvekillerimle birlikte, Meclis İdari Amirimizle birlikte. Bütün grup pür dikkat, bütün Meclis pür dikkat dinledik. Ne söylendi, ne söylenmedi. Akşam haber kanallarında, dış politika konuşanların, askeri strateji konuşanların verdiği bilgilerden bir fazlası söylenmedi. Yani bugüne kadar hep gelip de bilgilendirme yaparken söylemeyip, 'Efendim oturum açık, gizli bilgiyi nasıl verelim? Bu konular açık açık konuşulamaz' dediler. '10 yıl gizli kalacak, tutanak altında konuşun' dedik. Bilmediğimiz hiçbir şeyi söylemediler. Sorun tam olarak buradadır ve şu anda milletimiz emin olsun ki, Türkiye'nin, yani aslında açık açık da söylediler bunları, yani ne anlattıklarını söylemeyim ama anlattıklarının bütünü şu, 'Türkiye Erdoğan'ın söylediği sözden endişe etmesin. Altını dolduracak bir kelime yok. Bilmediğiniz bir şey yok. Bugünden yarına Türkiye'ye saldıracaklarına dair hiçbir şey yok.' Söylenmeyeni söylüyorum, söylenenleri zaten bilmediğimiz bir şey de söylemediler.

'TÜRKİYE GERÇEK GÜNDEMİNE DÖNMELİDİR'

Ve buradan milletimize ifade etmek isterim ki ben bugün emin oldum. Şüphemiz vardı, derin şüphelerimiz vardı. Erdoğan o sözü Türkiye'nin en çok konuşulan konusu yoksulluk olduğu için, işsizlik olduğu için, insanların geçim sıkıntısı olduğu için, 31 Mart'ta milletin sesini duymadan, emekliyi duymadan, emekçiyi duymadan, çiftçiyi duymadan yaptığı politikalar hem sandıkta cezalandırıldığı için, CHP 47 yıl sonra birinci parti olduğu için, bunu hazmedemediği için ve CHP o günden bugüne gücünü koruduğu, Erdoğan'ın da bir türlü partisini toparlayamadığı için Türkiye yoksulluğu, işsizliği, enflasyonu, hayat pahalılığını konuşmasın diye ortaya 'İsrail Türkiye'ye saldıracak' lafını attı ve televizyonlara bunu konuşturuyor, gazetelere bunu konuşturuyor. Türkiye'de gündem değiştiriyor ama bunu milli güvenliği ve hepimizin yüreğinin birlikte attığı konuları istismar ederek yapıyor. Milletimize şikayet ediyorum, net olarak, aksini düşünen varsa çıksın, anlatsın. Çıksın desin ki AKP'nin grup başkanvekilleri, grup başkanı, 'Biz bakanlarımızı dinledik ve Erdoğan'ın söylediği yakın tehdide ikna olduk' desinler. Yok öyle bir şey. Türkiye gerçek gündemine dönmelidir. Türkiye'deki bütün gerçek gazetecileri, televizyoncuları Cumhurbaşkanın yaptığı gündem manipülasyonundan arınmaya, yoksulluğu, işsizliği, güvencesizliği, hayat pahalılığını, çiftçinin, işçinin, emeklinin, memurun çektiği sıkıntıları konuşmaya, gençlerin umutsuzluğunu konuşmaya davet ediyorum. Biz İsrail'e karşı Filistin'in aslan gibi yanındayız. Bugün bilmediğimiz bir şey olsaydı, susacak ne destek varsa verecektik. Bu parlamentoda Bülent Ecevit bilgilendirme yaptı Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili Süleyman Demirel çıktı, dedi ki, 'Biz bu vakitten sonra iktidarı ve muhalefetiyle tek yüreğiz.' Eğer ki böyle bir tehdit olsun, aynı cümleyi söylemekten bir dakika ne ben, ne grup başkanvekillerim geri durmazlar. Grubumuzun tamamı eğer böyle bir tehdit olsa Türkiye'nin tek yürek olmasını savunur. Ama lafı ortaya at, arkasını doldurma, bütün Türkiye konuşsun, İsrail Türkiye'ye mi saldıracak. İnsan özellikle, Suriye sınırına yakın, Güney sınırlarımıza yakın, geceleyin acaba füze gelir mi diye korkanlardan, insan 5 yaşında, 3 yaşında, 7 yaşında, 10 yaşında çocukların babalarına, 'Baba savaşa mı giriyoruz?' korkularından, kaygılarından birazcık çekinir, birazcık utanır. Siyaset bu değil. Bundan önce böyle manipülasyonlar yapılıyordu. Hep söylüyorum, hep söylüyorum. Karagöz-Hacivat gibi kavga olsun, kayıkçı kavgası olsun. Ülkenin başka gündemlerinde kavga olsun, gerçek sorunlar konuşulmasın. 5 Kasım'dan beri bunu yapmaya çalışıyorum, 31 Mart'tan beri bunu yapmaya çalışıyorum. Yapmaya da devam edeceğiz. Ülkenin gerçek gündemi neyse oraya döneceğiz. Cumhurbaşkanı eliyle yapılmış manipülasyon ana muhalefet partisi eliyle samimiyet tartısına çıkarılmıştır. Ve vurulan mihenk taşında maalesef iktidarın bu konuda kötü niyeti ortaya çıkmıştır. İktidar partisi tarafından yapılan manipülasyonu milletimize şikayet ediyoruz. Sizin sorunlarınızı konuşmaya devam edeceğiz. Bütün gazetecileri, televizyoncuları da ülkenin gerçek gündemine dönmeye davet ediyorum. Aksini yapanlar olursa, 'Yok, İsrail tehdidi var' diyen olursa yoksul halkımıza karşı haksızlık yapar, o haksızlığa ortak olur. Bu iktidarın değişime ve bu toplumun ezilenlerinin hakkını alacakları bir iktidarın kurulma zamanı gelmiştir."

'MÜSAVAT BEY HAKLI AMA HERHALDE ŞİMDİ BİR ÖZELEŞTİRİ YAPAR'

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'nun eleştirilerine ilişkin soruya Özel, "Aslında biraz önceki açıklamamın içinde vardı. Müsavat Beyle birlikte grup başkanvekilliği yaptık, birbirimizle deneyimlerimizi paylaştık. Bu geçmiş dönemde olsaydı ve bana deseydi ki 'Başkan niye? Burada muradınız nedir?' Meclis tecrübemle kendisine yapacağım katkı şu olurdu, 'Sayın Başkanım, oturumu açık yaparsan bir şey demeden gidiyorlar, sonra da diyorlar ki, 'Gizli bilgiyi nasıl söyleyelim canlı yayında? O yüzden varsa bir bildikleri söylesinler diye kapalı yaptık. Gör bak, hiçbir şey söylemeyecekler, söylerlerse de öğrenmiş oluruz, katkı veririz.' Müsavat Beyin değerlendirmesi tabii eleştiri olabilir, haklı ama herhalde şimdi bir özeleştiri yapar" diye cevap verdi.

'GÜNDEM DEĞİŞTİRMEK İÇİN MANİPÜLASYON YAPIYORLAR'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'İsrail'in bir sonraki hedefi Anadolu'dur' açıklamasının sorulması üzerine Özel şunları söyledi:

"Bakın, 'Harita açtılar, bir şey gösterdiler' diyemem, o İç Tüzüğe aykırı. Bir şey göstermediler. Devlet Beyin de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da söyledikleri işin altını bırakın bir miktar, ne tamamen, bir tane bir tuğla koymadılar, bu yalanı inşa edecek bir tuğla koymadılar. Bu yalanı haklı gösterecek bir tuğla koymadılar. Sayın Bahçeli de Sayın Erdoğan da ülkede konuşulan konulardan rahatsızlar. Tarım mitinglerinden rahatsızlar, çiftçinin hakkını aramasından rahatsızlar, Türk-İş'in artık yıllar yıllar sonra hak arayacak olmasından rahatsızlar, asgari ücretin verildiği günden 6 bin lira daha değer kaybetmesinden rahatsızlar, emekli mitinglerimizden rahatsızlar, CHP'nin birinci parti olmasından rahatsızlar, gündem değiştirmek için manipülasyon yapıyorlar.

'TEHLİKENİN NE OLDUĞUNU KAPALI OTURUMDA DAHİ SÖYLEMİYORLAR'

Bu arkadaşların yaptığı yöntemi, benzetmek istemem ama, teşbihte hata olmaz. Hitler yapacak olsaydı şöyle yapardı. Rus ordusu Berlin'e dayandığında toplama kamplarına giderdi ve oradaki esirlere 'Arkadaşlar Ruslar Berlin'e giriyor, şimdi birlik olma zamanı. Aynı gemideyiz hepimiz' derdi. Bu kadar tuhaf bir şey yapıyorlar. Normal zamanda düşman hukuku uyguladıklarına, 'Tehlike büyük, arkama geç' diyorlar. Ama o tehlikenin ne olduğunu söyleyemiyorlar, kapalı oturumda dahi söyleyemiyorlar. Diyorlarsa, 'Kapalı oturumda da söylemedik. Biz geleceğiz tek tek liderlerin kulağına söyleyeceğiz.' Onu yapsınlar. Yapamazlar, zaten olmadığını biliyoruz. Bizim arkadaşlarımızın içinde tüm uluslararası kuruluşlarda görev yapanlar var. Arkadaşlarımızın ve partimize katkı sağlayanların içerisinde. Mesela Namık Tan İsrail Büyükelçiliği yaptı. Bugün kürsüyü kullanacak olan birçok arkadaşımız bu konularda, herkes şunu söylüyor, 'İsrail'in Türkiye'ye saldırması çılgınlık değil, olasılık bile değil, olabilecek bir şey değil. Buradan korku üretiyorlar.' Zaten ben onu ilk duyduğum anda, 'Madem öyleyse gelin kapalı oturuma' dememin sebebi de budur. Türkiye'yi bu gündemde tutmaya çalışanlar, Türkiye'nin gerçek gündemini sislemek, puslamak, gerçek gündeminden Türkiye'yi koparmak istiyorlar."

DHA