Perinçek’in yemeğinde neler yaşandı? Nagehan Alçı ve Ertuğrul Özkök, o yemeği yazdı!
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Rusya Federasyonu Moskova Hükümeti Dış Ekonomik ve Uluslararası İlişkiler Bakanı SergeyÇeryomin onuruna akşam yemeği verdi.Perinçek tarafından Beşiktaş’taki bir otelde verilen yemeğe, Moskova hükümetinden 20 kişilik heyet ile Türk ve Rus iş adamları katıldı. Yemeğe medyadan katılan iki gazeteci; Nagehan Alçı ve Ertuğrul Özkök, yemekte yaşananları yazdı…

Oluşturma Tarihi: 2022-09-28 15:12:00

Güncelleme Tarihi: 2022-09-28 15:12:00

TIMETURK ­­­| HABER MERKEZİ

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Rusya Federasyonu Moskova Hükümeti Dış Ekonomik ve Uluslararası İlişkiler Bakanı Sergey Çeryomin onuruna akşam yemeği verdi. Perinçek tarafından Beşiktaş'taki bir otelde verilen yemeğe, Moskova hükümetinden 20 kişilik heyet ile Türk ve Rus iş adamları katıldı.

"Türkiye-Rusya Altın Fırsatlar Buluşması" başlığı altında düzenlenen yemek öncesi konuşma yapan Perinçek, Rus ve Türk milletleri ile iş dünyalarının, küresel ölçekte sorumluluklar ve tarihsel görevlerle yüz yüze olduklarını söyledi.

SADECE İKİ GAZETECİ VARDI

Yemeğe Perinçek'in sahibi olduğu Aydınlık gazetesi ve Ulusal Kanal haricinde medyadan sadece Ertuğrul Özkök ve Nagehan Alçı katıldı. İki isim de yazılarında kendilerini “politbüroda hissettiklerini” yazdı.

Vatan Partisi'nce düzenlenen “Türkiye-Rusya Altın Fırsatlar Buluşması”na davet edilen Nagehan Alçı, izlenimlerini yazdı. Rusya Federasyonu Moskova Hükümeti Dış Ekonomik ve Uluslararası İlişkiler Bakanı Sergey Çeryomin'in de katıldığı yemeğe basından yalnızca kendisi ve Ertuğrul Özkök'ün katıldığını belirten Alçı, “İtiraf edeyim kendimi bir ara bir politbüro toplantısında hissetmedim değil” ifadelerini kullandı. Alçı Perinçek'le ilgili “Bana hep sanki bir ‘paralel evrende' yaşıyor gibi geliyor” dedi.

Sergey Çeryomin ile yaptığı sohbetten anekdotlar aktaran Alçı HaberTürk'teki köşesinde şu ifadeleri kullandı:

“Bu arada şunları da söyledi: “Bizi zayıflatmaya çalışıyorlar ama nafile. Biliyor musunuz Moskova Belediyesi'nin bir özelliği var. Hiç borcumuz yok. Gidin Londra, Paris, New York belediyelerine bakın, ne kadar borçları var diye… Bizim yok, biz bunu başardık.”

Propagandanın gücü mü, içinde bulunduğu pozisyonun getirdiği sorumluluk mu bilmem ama Rus Bakan büyük bir inançla şunu da söyledi: “Biden konuştukça bizim rublemiz değer kazanıyor, istiyoruz ki her gün Rusya aleyhine açıklama yapsın.”

Çeryomin'e Ukrayna'daki masum insanları, sivil kayıpları, darmadağın olan hayatları sordum. “Üzülmüyor musunuz? Siyasilere ya da devletlere de kızsanız orada çocuklar kadınlar ölüyor, görmüyor musunuz?” dedim.

Şunları söyledi:

“Bu Ukrayna'nın savaşı değil, bu Amerika'nın savaşı. Elbette çok üzülüyoruz. Rusya çok savaştı, çok kayıplar verdi, biz bunu artık istemiyoruz. Oradaki sivillerin ölmelerine de çok üzülüyoruz.”

O zaman neden sürüyor bu kabus? Diye diretince de “Biz değil ABD sürdürüyor” dedi.”

“Bu sohbetin ardından yavaş yavaş yemeğe geçildi. Baktım Ulusal Kanal ve Aydınlık hariç medyadan bir tek ben ve Ertuğrul Özkök varız.

Yemek için büyük bir salon ayarlanmış ve masa düzeni kocaman bir dikdörtgen şeklinde oluşturulmuştu. Bir köşede Doğu Perinçek, Rus Bakan, Başkonsolos, Ethem Sancak, Şule Perinçek, yukarıda büyük bir afiş… Üzerinde “Türkiye-Rusya Altın Fırsatlar Buluşması” yazıyor. Tam karşısında ise Atatürk'ün Büyük Taaruz'dan, daha önce görmediğim bir fotoğrafı. Gazi arkası dönük duruyor ve hemen arkasında Rus bir komutan olduğunu öğrendiğimiz kalpaklı bir asker. Türkiye-Rusya dayanışmasını göstermek için asmışlar…

İtiraf edeyim kendimi bir ara bir politbüro toplantısında hissetmedim değil.”

ÖZKÖK: İFLAH OLMAZ BATILIYIM

Ertuğrul Özkök ise “Doğru söyle Ethem parayı sen mi verdin?” başlıklı yazısında şunları kaleme aldı:

Dün akşam Boğaz'daki lüks Mandarin Otelin kapısından içeri girerken, eski bir Türk solcusu olarak kafamda şu düşünce vardı:

“Herhalde CIA'nın Ankara ve İstanbul istasyon şefleri son 4 gündür bütün mesailerini bu yemeğe ayırmıştır.

Tabii ki Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin istihbarat birimlerinin de aynı durumda olduğuna eminim.

Avrasya düğününe davetli iki şanslı gazeteci kim?

Biri benim.

Böyle bir toplantıya davetli iki şanslı gazeteciden biri olmanın verdiği merakla salona giriyordum

Kapıda Doğu Perinçek ve eşi Şule Perinçek, bir düğün sahibi gibi gelenleri karşılıyordu.

Yani bir Avrasya düğünü…

Özkök hoşgeldin bu yemeğin şeref misafiri sensin

Beni görünce kollarını açtı ve aynen şunu söyledi:

“Özkök hoş geldin. Bak sen bu gecenin şeref misafirisin.”

Böylece bir anda gazetecilikten, Avrasya düğününün şeref misafirliğine yatay geçiş yaptım.

Ama şunu da hemen ekleyeyim.

Hayatımda bir gazeteci olarak izlediğim en ilginç davetlerden biriydi.

Doğu benim iflah olmaz bir Batı yanlısı olduğumu bilir.

Herhalde pek hazzetmediğim Avrasya ile ilgili gelişmeyi bu salonda bana tebliğ etmek istedi.

O iflah olmaz Avrasyacı.

Ben iflah olmaz Batı yanlısı…

Ama nedense hep medeni ve sıcak bir ilişkimiz oldu.

Sanıyorum bu ikimizin de karakterinden kaynaklandı biraz.

Hayat 60 yıldır böyle “Barış içinde birlikte yaşama” şeklinde akıp gidiyor işte.

CIA istasyon şefinin aradığı 60 kişilik liste

Hatırlayın hafta başında yazmıştım.

Başlığı şöyleydi:

“Perinçek'in Lüks masasına oturacak 60 insanı kim…”

Doğu Perinçek'in başında bulunduğu Vatan Partisi sürpriz bir işi başarmış ve 20 kişilik üstü düzey bir Rus heyetini İstanbul'da 60 Türk işinsanı ile biraraya getirmişti.

Rus heyetinin başında Rusya Federasyonu Moskova Hükümeti Dış Ekonomik İlişkiler ve Uluslararası İlişkiler Bakanı SergeyÇeryomin vardı.

Hükümetin bu konudaki görüşü nedir bilemem ama bunun Doğu Perinçek için bir başarı olduğu kesin.

Benim dışımdaki tek gazeteci Nagehan Alçı

Özellikle sol kanattaki yeminli düşmanlarım yine çok kızacak ama ne yapayım gerçek bu…

Salonda benim dışımda tek gazeteci olarak Nagehan Alyçı'yı gördüm.

Hatta benden erken gelip, elinde not defteri ile Rus bakanla sohbet ediyordu.

Haber atlatmış olabilir.

Başka gazeteci var mıydı emin değilim.

Çünkü önceki hafta Şanghay ve New York'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arkasında aile fotoğrafı çektiren gazetecilere baktığımda sadece Ahmet Hakan ve Hakan Çelik'i tanıyabildim.

Kremlin Politbüro düzeninde bir salon

Salonun düzenleniş biçimi tam retroydu. Bende bir “Vintage” duygusu oluşturdu.

Kendimi Sovyetler Birliği döneminin Politbüro toplantılarında hissettim.

Tam sol partilere ait bir düzendi bu.

Protokol olmasın diye kare şeklinde devasa bir masa kurulmuştu.

Düşünebiliyor musunuz en az 100 kişi oturmuştu bu masanın etrafında.

Bu fotoğraf nasıl çekildi anlatayım

Tarihi bir toplantıydı ve gazeteci olarak masanın başında oturan üçlünün arkasında bir fotoğraf çektirtmek istedik.

Yani Doğu Perinçek, Rus Bakan ve Ethem Sancak…

Tam Oktobr Bayramında Lenin Mozolesinin üzerindeki Sovyet Nomenklotura'sı gibi bir tabloydu.

Ancak şöyle bir zorluk vardı. Masanın dört tarafı kapalıydı ve ortaya geçecek yer yoktu.

Neyse görevli arkadaşlardan birinden rica ettim, benim telefonum alıp masanın örtüsünün altında ortaya bölüme geldi ve Nagehan ile benim birlikte fotoğrafımızı çekti.

Kimine göre altın fırsat kimine göre altın fırsatçılık

Tarihi bir fotoğraftı bu.

Tam arkamızdaki dev ekranda Türk ve Rus Bayrakları vardı ve altında şu yazıyordu:

“Türkiye-Rusya: Altın Fırsatlar Buluşması…”

Tabii Doğu Perinçek için “Altın Fırsatlar” buluşması, Batı için, “Altın

Fırsatçılıklar Buluşması” anlamına gelebilirdi.

Bu lüks otelin parasını ödeyen gizli finansör kim

Bu yazıyı yazdığım günden beri çevremde şu sorunun cevabını arıyoruz.

Mandarin, İstanbul'un en lüks ve pahalı üç otelinden biri.

Böyle bir salonda 100 kişilik bir yemek baya para demekti.

Acaba Vatan Partisi gibi, Hazine yardımı almayan bir kuruluş bu parayı ödeyebilir miydi?

Acaba gezinin ve yemeklerin finansmanını, kendisi ön plana çıkmayıp arkadan destekleyen Hükümet sağlamış olabilir miydi?

Yoksa Rus tarafı mı finanse etmişti…

Amaaa…

Hepimizin aklına gelen ilk isim tabi ki yeni Vatan Partili Ethem Sancak oldu…

Nihayet gizli finansörün kim olduğunu öğreniyoruz

Nagehan Alçı ile bunu konuşurken, Ethem Sancak yanımızda belirdi ve herkesin merak ettiği soruyu patavatsızca sordum…

“Ethem, herkes, bu parayı Ethem Sancak ödemiştir diyor. Gerçekten sen mi ödedin?”

Gülümseyerek şu cevabı verdi:

“Bende onu ödeyecek para mı bıraktılar…”

Ethem Sancak'ı çok eskiden tanırım o nedenle birbirimize ismimizle seslenecek samimiyetimiz vardır.

“Ethem kim inanır buna, hiç sende para kalmamış olabilir mi…”

Parayı kimin ödediğini söylemedi.

Önümüzdeki günlerde bir yemekte buluşmak için sözleşirken, o geceki yemeğin finansal kaynağını, bizzat Doğu Pekrinçek'in ağzından, bir teşekkür ifadesiyle öğrendik.

Gizli finansör Mandarin Otel'in binasının sahibi, Astaş Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Aşçı'ymış.

Orak-çekiç kol düğmeli iş insanından çok önemli bir bilgi alıyoruz

Biz bunları konuşurken, Nagehan Alçı'nın yanında oturan bir işinsanı söze katılıyor.

Genç bir işinsanı…Meraklı gözlerim anında iki ilginç ayrıntıyı tarıyor.

Sol kulağında bir küpe var.

Ama en ilginci kol düğmeleri. Çünkü kocaman bir çift “Orak çekiç…”

Sovyet komünizminin sembolü yani.

Orak çekiçli işinsanı bize bugüne kadar hiç duymadığımız bir “Holding'den” söz ediyor.

Devrimci profesyonellerin yönettiği 'Görev' Holding

Orakçekiçkoldüğmeli ve küpeli işinsanının verdiği bilgiye göre Vatan Partisi'nin kurduğu “Görev” adlı bir holding varmış..

İlaç ve başka bir çok alanda yatırımları bulunuyormuş.

Bu holdingin de toplantıyla finansal katkısı olabilir diye düşündüm.

Holdingin internet sitesine girdim, orada “Başkanın Mesajı” diye bir bölüm var.

Yönetim Kurulu Başkanı Tugay Şen şunu söylüyor:

“Değerli iş ve çözüm ortağımız,

Sevgili çalışma arkadaşlarımız;

Küresel ekonominin ağırlık merkezinin Atlantik'ten Avrasya'ya kaydığı, Asya'nın dünyanın üretim merkezi haline geldiği bir değişime tanıklık ediyoruz…”

Başkanın mesajı her şeyi anlatıyor.

Avrasyacı bir Holding. Arkasında da Vatan Partisi var.

Orakçekiçkoldüğmeli komşumuza “Şirketi kimler yönetiyor” diye soruyorum.

“Devrimci profesyonel arkadaşlar” cevabını alıyorum.

İktidar mı Perinçek'ten yoksa Perinçek mi iktidardan rol çalıyor

Şimdi biraz salondan çıkıp o sabah meydana gelen bir olayı anlatayım.

Bu toplantıyı ve yemeği düzenleyen Vatan Partisi…

Yani resmi bir niteliği yok.

Ama o sabah ilginç bir şey olmuş.

DEİK, yani Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, o sabah Rusya'dan gelen heyetle apartopar bir toplantı düzenlemiş.

Aldığım bilgi doğruysa 300 işinsanı katılmış.

Anlayacağınız Hükümet bu alanda tekbaşına oynaması için sahayı Vatan Partisi'ne bırakmamış.

İşte tam o an kafamdaki soruyu sorma zamanı geldi.

Doğu ilan ediyor: Şam'a Özkök'le birlikte gideceğiz

Doğu Perinçek ve Ethem Sancak birlikte Şam'a gidip, Esad'la görüşecekti.

Kapıda Perinçek'e “Rol çalıyşorsun diye Hükümetin bu geziyi engellediği dedikodusu var” dedim.

“Yok öyle bir şey. Bir ara Esad'ın Şanghay toplantısına gitmesi sözkonusu oldu. O nedenle biraz gecikti” dedi.

Ancak biraz sonra yemeğin açılış konuşmasında bana bir sürpriz yaptı ve “Şam'a Özkök'le birlikte gideceğiz” diye herkese ilan etti.

Her gazeteci için elbette büyük fırsat…

Memnuniyetle kabul ettim..

Biz köylü ve mujikler yeni bir dünyanın kurucu heyet toplantısını yapıyoruz

Şimdi gelelim Doğu Perinçek'in konuşmasına…

Vatan Partisi artık Hükümetin üç koalisyon ortağından biri haline geldi.

O nedenle söyledikleri önemliydi.

Perinçek'in konuşmasından ilgimi çeken cümleler şunlardı:

(*) “Yeni bir dünya kuruluyor biz bu akşam burada kurucu heyet toplantısı yapıyoruz…”

(*) “Biz Anadolu köylüleri, Rus mujikleriyiz (Köylüleri) Geçmişte bu insanlar mucize yarattı.”

(*) “Bugün o mujik ve köylülerin kurduğu şirketler ‘Dolar ve Haraç sistemini çökertiyor.”

(*) “Bugüne kadar sadece Amerika'nın Silahlı Kuvvetleri vardı. Artık başka ülkelerin de silahlı kuvvetleri var.”

(*) Batı özgürlük diyor. Bizse ticaret özgürlüğünü savunuyoruz…”

En kritik konuya giriyor: Rus kredi kartları sistemi

Konuşmanın bu noktasında Ankara'yı düşündürecek engebeli bir alana giriyor.

(*) “Türkiye hiç vakit kaybetmeden Rusyanın geliştirdiği para transfer sistemini kabul etmeli.”

Arkasından da şu cümle geliyor:

(*) “Ukrayna Karadeniz'deki Yunanistan'ıdır…”

Kısaca Doğu yeni bir dünya kumuş ve Türkiye'yi de oraya yerleştirmiş.

Rus bakanın konuşmasında araya giren ilginç cümle

Rus bakanın konuşmasında farklı bir nokta vardı.

O da benzer şeyler söyledi ama şunu eklemeyi de ihmal etmedi:

(*) “Bizim kadar savaşların acısını çekmiş başka ülke yoktur. Biz bu kadar acılı bir olayı devam ettirmek istemiyoruz. Çünkü tarihte çok acı çektik.”

Bu cümle insana “Rusya'nın da artık savaştan rahatsız olmaya başladığı” hissini vermiyor mu?

Ama Putin de aynı şeyi mi düşünüyor emin olamadım.

Salonda Rus bakanı şaşırtan görüntü

Rus Bakan devam ediyor:

(*) “Bu sabahki toplantıya ve bu yemeğe bu kadar çok insanın katılmasına şaşırdım. “

(*) “Batı medyasına inanmayın. Gerçekten ABD, Kanada ve İngiliz şirketi terketti ama Avrupalı şirketlerinin çok azı ayrıldı..”

Nagehan bakana, seferberlik ilanından sonra niye bu kadar çok Rus ülkeyi terketti diye sormuş.

Cevabı şu olmuş:

“Onlar terketmiyor, turizm için gidiyor…”

Üç dilli Avrasya yemeğinde buratta ve levrek güzeldi

Bu arada yemekteki Buratta peynir harikaydı.

Küçük bir ara verip menüyü anlatayım…

Menüde bugüne kadar görmediğimiz bir yenilik vardı.

Genellikle Türkçe ve İngilizce olan menü, bu yemekte Rusça'nın da eklenmesiyle üç dilli olmuştu.

Demek ki ufukta üç, dört, beş dilli Avrasya menüsü var.

Levrek balığı da güzeldi.

Şarap olarak da Türk şarabı tercih edilmişti.

Kimdir bu yemeğe davet edilen 60 iş insanı

Tabii ki bir gazeteci olarak bu yemeğe hangi şirketler ve kimler katıldı merak ettim.

Etrafta tanımadığım bazı patronlar vardı.

Ancak hissiyatım şirketlerin daha çok alt düzey yöneticilerini veya danışmanlarını yolladığı şeklinde.

Yine de ihtiyatlı olayım.

Yanılıyor olabilirim.

Tam listeyi veriyorum, belki iyi bir ekonomi editörü analizini daha güzel yapabilir.

Bir Batı yanlısı olarak kendimi tuhaf hissettim

Bence Doğu Perinçek, Türkiye'nin içinde bulunduğu şu çok kritik ve bıçak sırtı konjonktürde kendisi açısından çok başarılı bir toplantı yaptı.

Eminim Avrasyacıların hoşuna gitmiştir.

Ama bu toplantı Türkiye açısından da başarılı bir girişim miydi emin değilim.

Bana gelince…

Herkesin bildiği bir gerçek var, zaten kendim de açık açık söylüyorum.

Ben Batı değerleri ve demokrasisi içinde yaşamak isteyen bir insanım.

Açıkça ifade edeyim toplantıda kendimi biraz yabancı hissettim.

Bu Şanghay girişimlerinden zaten başından beri pireleniyordum, şüphelerim daha da arttı.

İnşallah seçime kadar Türkiye'yi Batı'nın demokrasi coğrafyasından, Avrasya'nın tekadam otoriterliği coğrafyasına taşıyacak radikal bir adım atılmaz.