İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye gibi bir ülkeyi karşılarına almanın Almanya'nın menfaatine olmadığını, Alman siyasetinin seçim sonrası aklı selim davranmaması durumunda Türkiye gibi önemli bir ülkeyi kaybetmeyle karşı karşıya kalacağını söyledi.
"TÜRKİYE GİBİ BİR ÜLKEYİ KARŞISINA ALMAK NE ALMAN DEVLETİNİN NE DE ALMAN SİYASETİNİN MENFAATİNEDİR"
Yaklaşan Almanya seçimlerine ilişkin konuşan ve son 1 ay içinde Alman iç siyasetinin ve seçim ortamının nasıl Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a nasıl kilitlendiğini müşahede ettiklerini kaydeden Kalın, "Cumhurbaşkanımızın şahsında Türkiye'ye yönelik asılsız saldırıları, ithamları, iftiraları külliyen reddediyoruz. İç siyaset malzemesi yaparak Türkiye gibi bir ülkeyi karşısına almak ne Alman devletinin ne de Alman siyasetinin menfaatinedir. İnşallah bu seçim sürecinden sonra Alman siyaseti tekrar aklıselim ile hareket eder ve Türkiye gibi önemli bir ülkeyi kaybetmek gibi bir durum ile karşı karşıya kalmazlar. Türkiye'nin Almanya bağlamında haklı ve meşru ve güvenlik talepleri ve endişelerini tekrar etmek istiyorum. Son dönemde Türkiye'de ne kadar Türkiye karşıtı illegal örgüt varsa, PKK'sından DHKP-C'sine, şu anda FETÖ'süne kadar bunların Almanya'da kendilerine bir yer bulması, rahatlıkla sistemi suiistimal ederek Türkiye aleyhine faaliyetler yapması, para toplaması, militan devşirmesi kabul edilemez. Biz Alman makamlarına bunu defaatle ifade ettik. Eğer Almanya gibi bir ülke, hukukun üstünlüğü gibi, demokrasi gibi ilkelere gerçekten inanıyorsa, bu ilkeleri ortadan kaldırmak için çalışan terör örgütlerine kendi topraklarında faaliyet yapma izni vermez. Demokratik bir devletten, hukukun üstünlüğüne dayalı bir devletten beklentimiz budur" diye konuştu.
"TÜRKİYE ULUSAL GÜVENLİĞİNİN GEREKTİRDİĞİ BÜTÜN ADIMLARI HİÇBİR ÜLKEYE DANIŞMADAN ATAR"
S-400 anlaşmasına ilişkin belli çevrelerin spekülasyon, dedikodu yaptıklarını, temelsiz ve içeriği boş tartışmalara yol açtıklarını kaydeden Kalın, "Türkiye ulusal güvenliğinin gerektirdiği bütün adımları hiçbir ülkeye danışmadan egemenlik hakları çerçevesinde bu güne kadar attığı gibi bundan sonra da atmaya devam edecektir. NATO içerisinde Türkiye güçlü bir müttefiktir, NATO'nun içinde Türkiye'nin yeri son derece bellidir. NATO Genel Sekreteri'nin dün yaptığı açıklamayı memnuniyetle karşıladık. Açıklama bizce en doğru açıklamadır, bizce bu tartışmayı artık bitirmesi gerekir. NATO'nun en üst düzey yetkilisinin yaptığı açıklamadan sonra hala birilerinin çıkıp Türkiye'nin egemenlik hakkını kullanması konusunda asılsız iddialarda bulunması suni gündem oluşturmak anlamına gelir. S-400 Türkiye-Rusya ilişkileri bağlamında da önem arz eden bir konu. Bunu gündeme getirirken, 'Türkiye Batı'dan uzaklaşıyor, Türkiye Avrupa değerlerinden uzaklaşıyor' gibi taktim etmeye çalışanlar var. Türkiye çok yönlü bir dış politika izliyor. Dış politika hiçbir zaman sıfır toplamlı bir oyun değildir. Türkiye bulunduğu coğrafya gereği, milli çıkarları gereği ve dünyaya bakışı açısından dünyanın bütün bölgeleri ile iyi ilişkiler geliştirmeyi hedefleyen bir ülkedir. Türkiye'nin Rusya ile geliştirdiği iyi ilişkiler Batı ile NATO ile ya da ABD ile geliştirdiği ilişkilere bir alternatif değildir, onları tamamlayıcı niteliktedir. Fransa'nın yaptığı açıklamayı da olumlu karşılıyoruz" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE BUNDAN SONRA İHA'LARI, SİHA'LARI KENDİ GÜVENLİĞİ ÇERÇEVESİNDE KULLANMAYA DEVAM EDECEK"
Silahlı İHA tartışmalarına yönelik açıklamada bulunan Kalın, "SİHA tartışması, çok talihsiz bir şekilde başlatılan bu tartışmanın adeta terör örgütüne ve onun yandaşlarını cesaretlendirici bir mahiyette taktim edilmesi kabul edilebilir değil. SİHA'lar sadece teröristleri ortadan kaldırmak, ülkemizin güvenliğini sağlamak için kullanılmaktadır. İlginç olan şey şu, ne zaman Türkiye terörle mücadele belirli mesafe kat etse, belirli başarılara imza atsa bu tür konular gündeme getirilerek bu başarı gölgelenmeye çalışılıyor. Bütün güvenlik birimlerimiz bu ülkenin güvenliği için canla başla büyük bir özveri ile kahramanca mücadele ediyorlar. Onların bu azmini gölgeleyecek ya da kıracak türde açıklamalardan herkesin sarfınazar etmesi gerekir. Sivillere yönelik herhangi bir saldırının olmaması, ya da kaybın olmaması için bütün güvenlik birimlerimiz en azami hassasiyeti göstermektedir. Bunu yok sayan bu tür sorumsuzca açıklamaların terörün yandaşlarını cesaretlendirdiğini de göz ardı edemeyiz. Burada ister bir siyasi parti mensubu olsun ister bir kanaat önderi olsun, kişilerin nerede durması gerektiği konusunda bir zihni netliğe sahip olması gerekir. Türkiye bundan sonra İHA'ları, SİHA'ları kendi güvenliği çerçevesinde kullanmaya devam edecek. Çünkü bu bizim ulusal güvenlik meselemizdir" ifadelerini kullandı.
"CENAZE TÖRENİNDE BU TÜR HADİSELERİN YAŞANMASINI TELİN ETTİĞİMİZİ İFADE ETMEK İSTİYORUM"
Kalın; Aysel Tuğluk'un anne Hatun Tuğluk'un cenazesinde yaşanan olaylara ilişkin ise "Bu hadiseyi en net bir şekilde kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Bu gayri insani tutumu kabullenmek doğru değildir. Bu bizim inanç, kültür ve medeniyet değerlerimizle bağdaşmayan tutumdur, çirkin bir yaklaşımdır. Ölüye saygı bizim inancımızın, medeniyetimizin en temel unsurlarından birisidir. Bir cenaze töreninde bu tür hadiselerin yaşanmasını telin ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Bununla ilgili bir adli süreç başlatıldı. İlgili birimlerimiz tarafından bunun takipçisi olacağız" açıklamasında bulundu.
"5,1 GİBİ BÜYÜME ORANININ TÜRK EKONOMİSİNİN GELECEĞİ AÇISINDAN ÜMİT VAR BİR TABLO"
Ekonomi cephesinden önemli ve pozitif haberlerin geldiğini, büyüme rakamının yüzde 5,1 olarak açıklanmasını son derece umut verici ve sevindirici bir rakam olduğunu kaydeden Kalın, "Bazı çevrelerin, kredi derecelendirme kurumlarının beklentilerinin tersine Türkiye ekonomisinin bünyesel yapısının ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha teyit emektedir. Özellikle Avrupa bölgesindeki, Amerika'daki ve Asya ekonomisindeki büyüme oranlarına baktığınız zaman bunların yüzde 2,5-3 civarında olduğunu değerlendirdiğiniz zaman yüzde 5,1 gibi büyüme oranının Türk ekonomisinin geleceği açısından ümit var bir tablo arz ettiğini ifade etmek isterim. Yatırımlar, dış sermaye, turizm, ihracat, bütün bu alanlarda atılan adımlar bu olumlu neticenin doğmasına katkı sunmuştur. Yüzde 5,1 bile bizim için yeterli değildir. İnşallah üçüncü çeyrekte bu rakamın biraz daha yukarı çekilmesi yönünde Umarız gelecek rakamlar da yapılan çalışmalar neticesinde bu noktaya ulaşacaktır" dedi.