Dolar

34,5424

Euro

36,0063

Altın

3.006,41

Bist

9.549,89

'Türkiye, senaryolarda figüran olmayacak kadar güçlü bir ülke'

MHP TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Bahçeli, 'Türkiye, başkalarının yazdığı bölgesel senaryolarda figüran olmayacak kadar değerli, önemli ve güçlü bir ülke; diplomasi geleneği ise dublaja ve suflöre gerek duymayacak kadar köklü ve derindir' dedi.

4 Yıl Önce Güncellendi

2021-06-15 11:54:37

'Türkiye, senaryolarda figüran olmayacak kadar güçlü bir ülke'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Hadiselerin ve hayatın akışına Brüksel'den, Washington'dan, Berlinden, Londra'dan, Paris'ten değil, bizatihi ve sonuna kadar Ankara'dan baktığımızı ve bakacağımızı üstüne basa basa dile getirmek milli vakarımızın gereğidir." dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, iftiralarla bezenmiş kara veya gri propaganda ne denli hızlı olsa da günü ve saati geldiğinde hakikatin ağırlığı altında ezilmeye mahkum olduğunu söyledi.

Günümüz şartlarında, bilhassa uluslararası ilişkiler çerçevesinde, ters propagandaların, algı operasyonlarının, yalan haberlerin, uydurma iddiaların yoğunluğunun tehlikeli boyutta arttığını belirten Bahçeli, bunun sonucunda ülkelerarası ilişkilerin değer odaklı olmaktan uzaklaşarak önyargılara ve ölümcül hesaplaşmalara sürüklendiğini ifade etti.

Parti programlarındaki milli dış politikanın temel hedeflerini dile getiren Bahçeli, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin milli güvenliğini ve milli çıkarlarını korumak ve geliştirmek; çevremizde barış, istikrar ve güvenlik kuşağı oluşturmak; başta komşularımız olmak üzere, bütün ülkelerle karşılıklı saygı ve yarara dayalı ilişkiler kurmak; mevcut sorunları Türkiye'nin hak ve çıkarları korunarak uluslararası hukuk çerçevesinde adil ve kalıcı çözümlere kavuşturmaktır.

Türkiye'nin coğrafi, stratejik ve jeopolitik konumunu dikkate alan, bölgesel ve küresel istikrara katkı sağlayacak; şahsiyetli, istikrarlı ve etkili bir dış politika hem gayemiz hem de gayretimizdir. Türk milleti için vazgeçilemez nitelik taşıyan unsurlar olan; milli kültürümüzü, toprak bütünlüğümüzü ve üniter devlet yapımızı korumayı temel öncelik olarak özümseyen bir strateji çerçevesinde partimizin uluslararası ilişkilerdeki temel yaklaşım ve prensipleri belirlenmiştir. Meselelere başkent Ankara'dan bakan, dünyayı Türkçe okuyan, ne doğudan ne de Batı'dan vazgeçen, hiçbir ülkeyi, hiçbir düşünceyi, hiçbir medeniyet ve milleti hor görmeyen bir vizyon genişliği ve ahlak seviyesi Milliyetçi Hareket Partisi'nin dış politikasının ana çatısıdır." "Bin yıllık tarihi mirası devraldı"

Büyük Türk milletinin Anadolu coğrafyasında bin yıldır varlığını sürdürdüğünü ve bu coğrafyayı vatan yaptığını Anlatan Bahçeli, 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin bin yıllık stratejik var olma mücadelesinin tarihi mirasını devraldığını kaydetti.

Türkiye'nin 98 yıllık dış siyasetinde ihtiyat ve denge, kuşku ve kaygının sürekli belirleyici olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:

"Türkiye Cumhuriyeti'nin 98 yıllık milli siyaset ve stratejisi, kuruluş gerçeklerinden başlayarak, hükümetler üstü bir anlayışla tezahür etmiş ve devlet politikası haline gelerek bugünlere ulaşmıştır. Ancak ve ancak savaş mağlubu ülkelerin içine sürüklendiği zaaf ve zayıflıklar Türkiye için asla söz konusu olmamıştır.

Emel sahiplerini uyarıyorum, Türkiye önüne gelenin azarlayacağı, keyfi yetenin ayar vereceği, onun bunun tehditlerine boyun eğeceği savaş mağlubu bir ülke olarak görülemeyecektir. Cumhuriyetimizin kuruluşu teslimiyetin neden olduğu dayatmaların değil, savaşla ve direnerek kazanılmış bir zaferin getirdiği özgüven içinde Lozan ruhuyla dünyaya kabul ettirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, Milli Mücadele'nin onur tacıdır. Bu tacı kara propagandalarla, iftira kampanyalarıyla lekelemeye hiçbir iç ve dış muhasım odağın kuvvet ve kudreti yetmeyecektir. Uluslararası ilişkilerde başı eğik, aciz, atıl ve atalete düşmüş bir Türkiye artık yoktur. Ön alan, öncü olan, önden giden, istikamet çizen, sesini yükselten, iradesini gösteren, iddialarının arkasında duran bir Türkiye gerçeği vardır. Başkalarının ağzına bakmıyoruz, buna karşılık ağzımızdan ne çıkacağına baktırıyoruz."

Herkesin düşman olarak görülemeyeceğini, herkesi de dost zannederek yola devam edilemeyeceğini dile getiren Bahçeli, uluslararası ilişkilerde kalıcı düşmanlıklar bulunmadığı gibi sürekli dostlukların da hakim olmadığını bildirdi. "Türkiye, senaryolarda figüran olmayacak kadar güçlü bir ülke"

Bahçeli, dinamik ve devam edegelen süreçlerden oluşan uluslararası ilişkiler ağının, gücünü harekete geçiremeyen ülkelerin hezimete sürüklenmesini kaçınılmaz hale getirdiğini dile getirerek, "Tarih, yanlış hevesler ve dürtülerle, milli imkanlarını küresel kargaşada heba etmiş, itibar kaybetmiş ülkelerin nafile hamleleri ile doludur. Ancak bu durum; ortam, kuvvet, imkan, fırsat ve risk arasındaki dengeler gözetilerek uluslararası alanda yapılacak akıllı ve etkili stratejik hamlelerin önünde bir engel olarak da çıkmamalıdır." dedi. Bahçeli, şöyle konuştu:

"Türkiye, başkalarının yazdığı bölgesel senaryolarda figüran olmayacak kadar değerli, önemli ve güçlü bir ülke; diplomasi geleneği ise dublaja ve suflöre gerek duymayacak kadar köklü ve derindir. Bize göre her cumhuriyet hükümeti, Başkentimiz Ankara'yı merkezine alan projeleri cazibe merkezi haline dönüştürmeli, milletimizin yüzlerce yıllık kucaklayıcı kültürü Türkiye'nin etrafında bir çekim alanı oluşturmalıdır.

Çok şükür şu anda olan da budur. Türkiye'yi küresel projelerin, bölgesel taşeronluğunu yapacak kadar aciz ve ilkesiz bir ülke olarak görenler zillete düşmüş bir avuç kimliksizdir. Ülkemizin uluslararası camiada attığı her adım, ince hesaplar ve derin analizler sonucudur; milli beka ve milli itibar, ham hayaller ve basit meşruiyet arayışlarının üstündedir. Uluslararası ilişkilerin, üzerine hesapsızca atlanarak deneneceği, tutmayınca da “ne yapalım ölü doğdu” denilerek üstünün toprakla örtüleceği bir 'mevta' olmadığı bilinciyle ülkemizin hak ve çıkarları cesaretle savunulmaktadır.

Muhalefet bugüne kadar geldiği yolda taviz ve tam teslimiyetle “ölü doğmuş” veya "çökmeye mahkum" başka projelerin figüranı olmaya talipken, Cumhur İttifakı dünyanın her köşesinde Türkiye'yi aziz millet varlığının beklentileri doğrultusunda savunmaktadır. Türkiye içte ve dışta var olan sorunlarını aşacak çaptadır, cesarettedir, yeterliliktedir. Geçmişte çok daha müşkül durumları aşmayı da başarmıştır."

Bugün vatan savunmasının tehdit ve tehlikenin filizlendiği her zeminde yapıldığını dile getiren Bahçeli, vatanın merhum Dündar Taşer'in dediği gibi "milliyet ve mukaddesatın korunduğu yer" olduğunu kaydetti. Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:

"Hadiselerin ve hayatın akışına Brüksel'den, Washington'dan, Berlinden, Londra'dan, Paris'ten değil, bizatihi ve sonuna kadar Ankara'dan baktığımızı ve bakacağımızı üstüne basa basa dile getirmek milli vakarımızın gereğidir. Yine merhum Dündar Taşer'in vurguladığı üzere, bu vatanı birkaç nazariyecinin safsatasına, birkaç hainin hesabına, birkaç ahmağın gafletine kurban etmeyeceğiz.

Kılıçdaroğlu'nun ve zillet yedeklerinin ne yapacağını bilemeyiz, ama bizim gideceğimiz başka bir ülke, yaşayacağımız başka bir vatan, gurur duyacağımız başka bir bayrak yoktur. Başkalarının gelecekte ne olacağı ve nerede duracağı bizi hiç ilgilendirmiyor. Biz bin yıldır buradayız. Bir ve beraberiz. Önümüzdeki binli yıllarda da burada olacağız. Kimse en küçük bir şüphe duymasın. Ay yıldızlı al bayrağımızı dünya durdukça, son yurdumuz Anadolu'da dalgalandıracağız."

Siyasi etik yasasının süratle ve mutabakatla çıkarılmasını ümit ettiklerini dile getiren Bahçeli, siyasetin, kör bir cendereye sıkıştırılmadan centilmenlik içinde yapılması gerektiğini söyledi. Bahçeli, "Siyasette idara tamamdır, müdara da tamamdır ama dubaraya yer olmamalıdır. Ne var ki dubaracı yüzler siyasette çok faal ve çok fazladır. Geçmişine sırt dönüp çıkarlarının peşine düşenlerin görünürlüğü artmıştır. Devletin en üst makamlarında görev alanların mahremiyetlerine emanet olan konuları ulu orta konuşmaları, dün birlikte olduklarını bugün karalamaya çalışmaları münafıklık alametidir." diye konuştu.

Türkiye'de başbakanlık yapmış bir kişinin, kendisiyle birlikte mezara gitmesi gereken sırları döküp saçmasının, devletin kimlerin elinde kaldığına bariz bir delil olduğunu söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:

"Ketumiyet yoksa karakter yoktur. Gizlemesini bilmeyenin yönetmesi mümkün değildir. Serok Ahmet böyle biridir. Gelecek Partisi'nin yöneticilerine tavsiyem şudur; bu serokun yanında sakın konuşmayın, aman ha sır verme gafletine düşmeyin, dil ile düğümlenenin diş ile çözülemeyeceğini aklınızdan çıkarmayın. Keza aynı şey selamsız Babacan için de geçerlidir.

Kanuni Sultan Süleyman dönemi vezirlerinden olup Mısır'a vali olarak tayin edilen ancak bir süre sonra padişaha isyan ederek kendisini sultan ilan eden hain Ahmet Paşa gibileri zamanında teşhis edilerek devlet ve siyaset hayatı onlara tümden kapatılmalıdır. Serok için deniz bitmiş, filikası su almıştır.

Zillet ittifakının asıl ve yedek kadrosunu teşkil eden, özellikle davası ve devası olmadığı gibi gelecekleri de mefluç siyasi parti başkanlarının gündeme yansıyan iddia ve itirafları, esas itibariyle düşünce namusu açısından yüz kızartıcı utanç vesikasıdır. Demokrasinin hakim olduğu ülkelerde muhalefet partileri, birbiriyle çelişir gibi görünen iki ayrı tavır ve davranışı aynı anda göstermekle sorumludur. Bir yanda iktidarı eleştirirken diğer yandan da rejime ve ülkeye muhalefetten kaçınmak durumundadırlar. Demokrasinin bekası, iki ucu keskin bıçak gibi parlayan bu hassasiyete yakından bağlıdır. Biz bu hassasiyete 'milli, ahlaki, ilkeli ve sorumlu muhalefet anlayışı' diyoruz ve herkesi buna uymaya davet ediyoruz. Gerçi serok ve devasızların diğer zillet ortaklarıyla birlikte buna riayet etmeyeceklerini de peşinen tahmin ediyoruz." "Zillet ittifakı, siyasetini Türkiye'ye karşı konuşlandırmıştır"

Devlet Bahçeli, siyasetin bir savaş hali, dost ve düşman kamplarının hamulesi olmadığını belirterek, Türkiye'nin en önemli sorununun, siyasetin kendi içinde yaşadığı açmazlar ve sancılı travmalar olduğunu ifade etti.

Bunun asıl nedeninin siyaset yaptığını zanneden bir kısım zevatın gerçekte siyasetsizliğin içine gömülmesi olduğunu dile getiren Bahçeli, "CHP'nin hali tamı tamamına budur. Nitekim zillet ittifakı, siyasetini Türkiye'ye karşı konuşlandırmıştır. Teessüfle ifade etmek isterim ki organize suç şebekelerine, terör örgütlerine, yeminli Türk düşmanlarına sözcülük yapan, onların iftiralarına taşeronluk eden köksüz ve kişiliksiz bir muhalefet anlayışı karşımızdadır. Ülkemizdeki muhalefet iktidarı düşürmek için vatanı bile düşürmeye hazırdır. Ancak bu vatan düşmeyecek, Türkiye yenilmeyecek, Türk milleti zillete boyun eğmeyecektir." dedi.

CHP ve İYİ Parti'nin siyasi iradesinin güdümlü olduğunu, rotalarını temelsiz isnatların, Türkiye karşıtlarının tezlerinin, küresel senaryoların ve emperyalist oyunların belirlediğini söyleyen Bahçeli, şöyle konuştu:

"CHP ile İP'in gizli ve kaprisli ortağı HDP, 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimi konusunda ortak aday çıkarmanın ciddi bir seçenek olduğunu açıklamıştır. Cumhur İttifakı'na karşı güç birlikteliğinin başarılı olacağı iddiaları bölücü ağızların kesintisiz propagandası haline dönüşmüştür. HDP, CHP ile İP'i çoktan kafeslemiş, üzerlerine de kilidi vurmuştur. Bunların ayağa kalkmaya mecalleri kalmamıştır. HDP'nin bir eşbaşkanı seçimlerde iş birliğinin kaçınılmaz hale geldiğini söylemek suretiyle cesur adımlara ihtiyaç olduğunu ifade ederken aslında bir plan çerçevesinde konuştuğunu ihsas etmiştir. Şu anda kamuoyunu hazırlama süreci devrededir. PKK'dan aldığı talimatlarla siyasetini belirleyen HDP'nin, CHP ile İP'i bir karara zorlaması, gizli saklı ilişkilerden sıyrılma telaşı son zamanlarda iyice yoğunlaşmıştır. İP Başkanı'nın 2023 seçimlerinde HDP ile resmi ittifaka karşı çıkması aralarındaki rol paylaşımında kendisine verilen görevin telaffuz gayretinden başka bir şey değildir." HDP'nin eylemleri

Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Anayasa Mahkemesi tarafından iade edilen HDP'nin kapatılmasını esas alan iddianamenin eksikliklerini gidererek beklenen davayı dün tekrar açtığını anımsatan Bahçeli, "HDP'nin eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına aykırı bulunmuştur. Bu bölücü partinin hemen hemen tüm organları, üyeleri ve teşkilatları vasıtasıyla suç işlediği, işlenmesini tahrik ve teşvik ettiği somut delillerle belirtilmiştir. Bundan sonra bütün gözler Anayasa Mahkemesine çevrilecektir. Bu mahkemenin iddianameyi ikinci kez iade seçeneği de kalmamıştır. Türkiye, vatan topraklarında ve sınır ötesinde teröre karşı kazanmış olduğu muazzam üstünlüğü TBMM'de kaybedemez, hiç kimse de bu kayba hizmet edemez." değerlendirmesinde bulundu.

HDP'nin kapatılmasının artık hukukun konusu olduğunu, bu kanlı ve karanlık sayfanın açılmamak üzere kapatılması gerektiğini söyleyen Bahçeli, "Bölücü milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarının TBMM'de görüşülüp karara bağlanması neden gecikmektedir? Suçu tevsik edilmiş PKK'lı milletvekilleri adaletin önüne ne zaman çıkarılacaktır? Maşeri vicdanın huzur bulması için daha neyi bekliyoruz? İhanetin bedelini ödeteceksek ne duruyoruz? Şayet bölücülüğün hesabını soracaksak, şayet hukuk devletinin varlığını göstereceksek gün bugündür, melanetin yeri bağımsız Türk mahkemelerinde kurulan sanık sandalyesidir." diye konuştu.

"Bu aşağılık tiplere tahammül edemeyiz"

"TİP'li bir milletvekilinin 'bu devlet katil, bu devleti yıkmamız gerekiyor, evet Türkiye Cumhuriyeti devleti katil bir devlettir.' iftiraları karşısında ne yapacağız? Bu hainin dokunulmazlığını kaldırıp doğruca adalete teslim etmeyecek miyiz?" diye soran Bahçeli, şöyle devam etti:

"Düşünebiliyor musunuz, böyle bir alçak TBMM'de bizimle aynı havayı teneffüs ediyor. Devlete 'katil' diyen bu soysuz, devletin her imkanından istifade ediyor, hazinesinden maaşını alıyor. HDP'lilerin fütursuzluğundan cesaret alan bu suçlu bilmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti katil olsaydı, bugün bulunduğu yer TBMM değil, mezarlık olurdu. Bunlara müsamaha gösteremeyiz. Bu aşağılık tiplere tahammül edemeyiz. İktidarı zayıflatacak her türlü politikayı, bu iktidarın azı dişlerini çekecek her şeyi meşru gören bu bölücünün layık olduğu yer Gazi Meclis'in çatısı değil, demir parmaklıkların arkasıdır. Bununla birlikte HDP'li bölücü milletvekillerine gereği hukuk sınırları içinde derhal yapılmalıdır. HDP, terörizmin siyaset ayağıdır. HDP, terör örgütünün Meclis'e sızmış nifak uşağıdır. HDP'nin kapatılması, siyasetten, demokrasiden kaydının silinmesi hepimizin, özellikle Anayasa Mahkemesinin namus borcudur. Hemen hemen her gün şehit veriyoruz. Cami avlularından kahramanlarımızı uğurluyoruz.

Terörle mücadeleyi her saha ve zeminde kararlılıkla icra ediyoruz. Terör örgütünün sonu gelmiş, topyekün imhası için sayılı günler kalmıştır. Üst düzey terör baronları başarıyla yok edilmektedir. Kırmızı listede kim varsa sırayla kafası koparılmaktadır. Geçen pazar günü, terör örgütü PKK'nın Mahmur genel sorumlusu 'Doktor Hüseyin' kod adlı terörist Selman Bozkır'ın muazzam bir operasyonla etkisiz hale getirilmesi bunlardan birisidir. Sincar, Kandil, Mahmur, Gara ve diğer tüm terör sığınak ve kaynak alanları Allah'ın izniyle hainlerden köşe bucak temizlenecektir. 24 Temmuz 2015 tarihinden bugüne kadar 18 bin 140 terörist, kahraman güvenlik güçlerimizin eşsiz ve emsalsiz müdahalesiyle etkisiz hale getirilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerimizle övünüyoruz. Kahraman polislerimizle, fedakar güvenlik korucularımızla iftihar ediyoruz. Terörün yaktığı ihanet ateşi ya sönecek ya da yakanları kavuracaktır. Numune de olsa, HDP'li sözde bir siyasetçinin kalkıp da şehitlerimize rahmet dilediğine şahit olanınız var mıdır? PKK'nın kanlı saldırılarını kınayan bir HDP'liyi göreniniz, duyanınız olmuş mudur?

Yüreği Türk milletiyle bir olmayan parti görünümlü bu bölücü örgütün TBMM'de bulunması hak mıdır, hukuk mudur, helal midir? Cevabını ben vereyim, ne haktır, ne hukuktur, ne de helaldir. Bilakis vebaldir, cinayettir, tarihi haklarımızın inkarıdır. Demokrasi, bebeklere kurşun sıkmanın gerekçesi olamaz. Sandıktan çıkan oylar hıyanetin zırhı görülemez. Gören varsa, Türk milletiyle gönül bağı kalmamış demektir. Eşkıyanın fermanını dağda yırttık, aynısını TBMM'de de yapmalıyız. Hiçbir siyasi mülahaza Türkiye'nin istikbalinden daha önemli değildir. Hiçbir siyasi düşünce istiklal haklarımızdan, milli birlik ve beka kararlılığımızdan üstün olmayacaktır. İnsanımızı yaşatacağız, bu sayede devlet yaşayacak."

"Mahmur'a çakalım kahramanlık beratını"

Mahmur Kampı'nın, mülteci kampından öte, "terörist ikmal merkezi" olduğunu belirten Bahçeli, Mahmur Kampı'nın mahvı ve mağlubiyetinin terör örgütünün kaynağını kurutacağını söyledi.

Bahçeli, "Kandil'e dikelim bayrağı, Sincar'a vuralım yumruğu, Mahmur'a çakalım kahramanlık beratını." dedi.

Güvenlik güçlerinin operasyonuyla layığını bulan terörist Selman Bozkır'ın malum akıbetinin ABD'nin Birleşmiş Milletler nezdindeki büyükelçisini rahatsız ettiğini dile getiren Devlet Bahçeli, "Sözünü ettiğim büyükelçi, Mahmur Kampı'ndaki sivilleri hedef alacak herhangi bir saldırının uluslararası hukukun ihlali olacağını sosyal medya hesabından dile getirmiştir. Hain Bozkır'ın bertaraf edilmesinden de derin bir endişe duymuştur. Peki Mehmetlerimiz şehit edilirken de aynı endişe halini yaşamış mıdır? Masumlara saldırılırken de insanlık değerleri aklına gelmiş midir?" sorularını yöneltti.

PKK'nın Irak'ın kuzeyindeki kampları geri cephe olarak kullandığı çok açıkken, bu sözlerin hem değersiz hem de densizlik olduğunu ifade eden Bahçeli, "Diğer tüm anlaşmazlık içeren konu başlıkları bir yana, ABD'nin PKK/YPG'yi 'kara gücü' olarak değerlendirmesi müttefiklik hukukuna sürülmüş baldıran zehridir. Terör örgütüyle iş birliği yapan bir ülkenin uluslararası hukuka vurgu yapması sadece aldatmadır. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı'nın, Suriye'nin işgal altındaki petrol tesislerini koruyan PKK/YPG'li teröristlere mayıs ayı içinde sıhhiye desteği verildiğini açıklaması korkunç bir çarpıklıktır. Bu tablo tam bir rezalet, tam bir çürümüşlüktür." diye konuştu.

PKK/YPG'ye sıhhiye desteği vermenin, silah yardımı yapmanın, parasal imkanlarla sırtını sıvazlamanın, Türkiye'ye kast etmenin başka bir tanım ve tasviri olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Sayın Cumhurbaşkanımız, Brüksel'de yapılacak NATO Zirvesi'nde ABD Başkanı Biden'e müttefiklikle bağdaşmayan skandal gelişmeleri, terör örgütüyle kurulan yakınlığı inanıyorum ki anlatacak, yanlıştan dönmesi konusunda milletimizin mesajlarını yüzüne söyleyecektir. Terör bir insanlık suçudur. Teröre destek insanlık suçuna ortaklıktır." dedi.

Geçen hafta Burkina Faso'nun kuzeyindeki bir köye düzenlenen terör saldırısında 200'e yakın insanın katledilmesinin, çok sayıda ağır yaralının bulunmasının esasen insanlığın müşterek sorunu olarak görülmesi gerektiğini dile getiren Bahçeli, "BM Genel Sekreteri'nin bu vahşete 'alçaklık' demesi terörizmle mücadelede cılız ve gelip geçici itirazlara yeni bir ilavedir. Artık uluslararası toplum terörizme karşı kuvveden fiile geçmeyi başarmalıdır. Burkina Faso'daki terör dehşetinin, PKK/YPG saldırılarından ne farkı vardır? Terörle mücadelede bütün ülkeleri bağlayacak ve sorumluluk altına sokacak küresel düzeyde siyasi ve hukuki bir eylem planı geliştirilmelidir. İhtiyaçları karşılamaktan hızla uzaklaşan NATO'nun, yeni işlevlerinden birisi de terörizme karşı tam saha pres olmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

"Türkiye Cumhuriyeti, 2023'e terör belasını yenmiş olarak kavuşacaktır. Amacımız budur, arzumuz budur, mücadelemiz buna yöneliktir." diyen Bahçeli, bu hunhar musibeti söküp atma hususunda muhteşem bir devlet kararlılığının ve millet inancının olduğunu söyledi. Bahçeli, "Başaracağız, ihanetin kalbine mızrağı saplayacağız." dedi. "Doğal gaz keşfinden memnuniyet duyuyoruz"

Hafta sonu Afyonkarahisar'ın Sinanpaşa ilçesine bağlı Güney Beldesi'nde yapılan yerel seçim sonuçlarının yöre insanına, seçilen belediye başkanına ve belediye meclis üyelerine hayırlı olmasını dileyen Bahçeli, "Tekraren ifade ediyorum, Türkiye'nin erken seçim diye bir gündemi yoktur. CHP ve yedekleri boş arayışlardan vazgeçmelidir. Cumhur, geleceğine sahip çıkacaktır. Cumhur, tarihi haklarına sahip çıkacaktır." dedi.

Cumhur İttifakı'nın milletin hizmetkarı, büyük Türkiye'nin de mimarı; Cumhur İttifakı'nın pazarlık değil milletin nazarlık ittifakı olduğunu belirten Bahçeli, "Yüzümüz de yüreğimiz de sonuna kadar Türk milletine dönüktür." diye konuştu.

Fatih Sondaj Gemisi'nin Sakarya Gaz Sahası'ndaki Amasra-1 kuyusundan 135 milyar metreküplük doğal gaz keşfi yapmasından memnuniyet duyduklarını dile getiren Bahçeli, "Böylelikle Karadeniz'deki toplam gaz keşfimiz 540 milyar metre küpe ulaşmıştır. Milletimize hayırlı olsun diyorum." ifadelerini kullandı.

Ayrıca Polonya'da düzenlenen Para Atletizm Avrupa Şampiyonası'nda Türkiye'ye haklı gurur yaşatarak başarılar kazanan sporcuları da kutlayan Bahçeli, "Çok yaşayın çocuklar, nice zaferlere imza atmanızı temenni ediyor, sizlerden bunu bekliyorum." dedi.

SON VİDEO HABER

Zenginlerin açık denizlerde 'korsan avı'

Haber Ara