'Üretim için biraz cesaret gerekiyor'
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, katıldığı bir canlı yayında başta yerli otomobil olmak üzere birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Oluşturma Tarihi: 2015-10-28 11:07:59

Güncelleme Tarihi: 2015-10-28 11:07:59

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Habertürk Tv'de Gazete Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım'ın gündeme dair sorularını yanıtladı.

İşte Bakan Şimşek'in değerlendirmelerinde öne çıkanlar:

"YERLİ OTOMOBİLDE MÜDAHALECİ BİR POLİTİKA İZLEDİK"

* Devlet olarak yerli otomobilde müdahaleci bir politika izledik. Platform gibi bazı hakları satın aldık.

* 25 dönüşüm programından birisi de kamunun alım gücünü kullanarak yerli üretimi teşvik etmek. Biz yerli otomobilde bunu yaptık.

* Elektrikli otomobillerde oyuna erken girmemiz lazım.

* Vergilendirmede elektrikli otomobillere Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) getirmedik.

* Gaziantep yerli otomobile öncülük edebilir.

* Üretim için biraz cesaret ve teşvik gerekiyor.

* Kamuya alınacak bütün otomobilleri yerli otomobil olabilir. Teşvik için kamu olarak bunu yapabiliriz.

* Kamunun alım gücü sınırlı ama başlangıç olarak her türlü desteği veriririz.

* Elektrikli araçlarda vergileri sıfıra çekebiliriz.

* Elektrikli otomobil teknolojisini dünyaya satmak istiyoruz.

Satılan otomobillernn yüzde 78'i ithal olduğu için 

Yüzde 95, doğalgazda yüzde 98 civarında ithal ettiğimiz için vergilendiriyoruz

"GAYRİMENKUL VERGİLENDİRMESİNDE CİDDİ REFORMLAR YAPILACAK"

* Piyasa değeri ile tapu değeri arasındaki fark burada önem arz ediyor. Belediyelerin emlak vergi değeri dışında bir standart yok.

* Satışın piyasa değeri üzerinden olması ve onun üzerinden değerlendirilmesi lazım.

* Emlak Vergi Değeri tamamen belediyeler tarafından belirlenen bir vergi. Belediyeler arasında çok değişklik gösteriyor. Bu alanın bir an önce reforma ihtiyacı var.

* Piyasa değer bin lira olabilir ama Emlak Vergi Değeri 10 lira olduğu için onun üzerinden vergilendiriyorsunuz.

* Herhangi bir gayrimenkulu 5 yıl elinizde tutup sattığınızda vergisi yok. Bunun değişmesi gerekiyor. Gelir vergisi reform tasarısı ile bu düzelecek. 

* İnşaat sektörü iddia edildiği gibi Türkiye'de lokomotif sektörü değil. Türkiye ekonomisi içindeki payı Polonya'dakinden düşük örneğin.

* İnşaat sektörünün geleceği parlak, desteklenecek de, endişeye gerek yok ancak Türkiye'de tasarrufların sanayiye yönelmesi lazım. Kaynakların sanayiye aktarılması için gerekenler yapılacak.

* Değerlemeye ilişkin model çalışması henüz bitmedi rakam veremem ama sonuçta birçok gayrimenkul alım satımı piyasa değeri üzerinden yapılmıyor. Ancak rakamın büyük olduğunu söyleyebilirim. 

"TASARRUFUN ATIL BİR ARSADA DEĞİL SERMAYE PİYASASINDA DEĞERLENDİRİLMESİ GEREK"

* Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi gerekiyor. İstanbul'un finans merkezi haline gelmesi gerekiyor. Bu çok önemli bir konu.

* Fon yönetimine ciddi teşvikler getirdik. Kalıcı kurumsal fonların gelişmesinin önünü açtık. Sermaye piyasası için gereken düzenlemeleri yaptık.

* Çok tüketiyor az tasarruf yapıyoruz. Daha çok tasarruf ve daha çok yatırım ile kalıcı zenginliğe ulaşırsınız.

* Tasarrufları istihdamı artırarak artıracağız. Önümüzdeki dönemde daha çok kişi çalışacak.

* Var olan tasarrufların sermaye piyasasına yönlendirilmesi lazım. İnşaat sektörüne karşı bir tutum değil benim söylediğim. Bizim vatandaşımızın parasını atıl bir arsada tutması yanlış. O tasarrufların sermaye piyasasında olması, hem vatandaşa daha iyi bir getiri ile dönmesi hem de orada yatırım olarak değerlendirilmesi bizim derdimiz.

BÜYÜME NASIL ARTACAK?

* Son üç dört yıl büyüme eskisi kadar güçlü değil. Ancak son üç yıldır Türkiye bütün küresel şokların merkezinde. Ortadoğu'daki kaos bizi aşağı çekti. Avrupa şimdi toparlanıyor ancak en büyük ticaret ortağımız olarak oradaki sıkıntılar bizi aşağı çekti. Nitekim Rusya'daki ekonomik kriz de Türkiye'nin büyümesini aşağı çekti. Gelelim içeriye. Türkiye, Gezi ile başlayan bir provokasyon ile karşı karşıya kaldı. Gezi Türkiye'nin risk primini yükseltti. Gezi benzeri olay Mısır'da başladı ve başarılı oldu darbe oldu. Yüzde 3 büyüme; Çin ve Hindistan hariç; benzerleri ile karşılaştırıldığında Türkiye için iyi bir rakamdır. Büyüme uzun vadede vasat ancak dünyaya göre iyi. 

* İstihdamdaki artış sadece büyüme ile ilgili değil. Verimlilik düşük ama verimlilik artışını sağlayacak çok ciddi bir reform gündemimiz var. 

* 1. nesil reformları yaptık, Türkiye sınıf atladı. Şimdi ikinci nesil reformları yaparak verimliliği artırıp Türkiye'yi tekrar yüzde 5 büyüme patikasına oturtmayı başarabiliriz. 

* Sadece ekonomi değil şeffaflaşma, yargı reformu, yeni Anayasa gibi alanlar da yatırımın yönünü belirliyor. Bunların hepsi yapısal reform programına dahil. Avrupa Birliği ile çok daha derinlemesine çok daha geniş yeni bir gümrük birliği anlaşması yapacağız. Avrupa ile vizeler kalkacak. 

ÇÖZÜM SÜRECİ

* Avrupa Birliği bizim için hala ilham kaynağı. AB hala bu ülkenin sorunlarının ilacı. Tek bayrağı, tek para birimi var. Avrupa uzun vadede Avrupa Birleşik Devletleri'ne dönüşecek belki de. Orada bunlar olurken Ortadoğu'da neden yeni sınırlar konuşulsun. 

* Çözüm irademiz çok güçlü şekilde devam ediyor. Ancak terör örgütünün derdi Kürtlerin kalkınması, hakkı hukuku değil. Daha çok silah biriktirip daha çok şiddete, şantaja başvurdular. İşte o zaman şu noktaya geldik, 'çözüm süreci yanlış mı'ydı. Hayır, yanlış olan neydi; 'terör örgütünün çözüm sürecisi istismar etmesi'. Hak arayışı silahla değil parlamentodadır. Çözümün enstrümanı asla şiddet olmamalı. HDP sırtını terör örgütüne dayamasa sorun yok zaten. Sabah akşam barış barış demekle barış olmuyor. Şiddetle aralarına samimi şekilde mesafe koymaları gerekiyor çünkü biz çözüm sürecinde samimiyiz.

* Terörle mücadelede hak ve hukukun dışına çıkmayacağız. Ama şiddete asla tolerans olmaz. Devletin verdiği imkanlarla orada hendek kazıyor, vatandaşın seyahat hakkını engelliyor. Sandığa bile milli iradenin tam olarak yansıyıp yansımadığı konusunda soru işaretleri var.

* Pazar günü sandıkta yapılacak tercih 90'lara dönüş ile 2020'lere gidiş arasında bir tercih olacak.