Yemin krizinden bugüne
Seçim sonrası Meclis yemin töreni ile açılıyor. Bu dönemde ilk defa parti olarak Meclis'e giren Kürt siyasi hareketi MHP ile eşit sayıda, 80 vekille temsil ediliyor. Kürt hareketinin 1991 yılında olaylı yemin töreni ile başlayan Meclis macerası açısından gelinen nokta anlamlı.

Oluşturma Tarihi: 2015-06-23 11:49:59

Güncelleme Tarihi: 2015-06-23 11:49:59

AL Jazeera'den Gonca Şenay'ın haberine göre; Genel seçimin ardından dört partili bir tablonun oluştuğu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 25. dönemi milletvekillerinin yemin töreniyle başlıyor. Oluşan tabloda hiçbir partinin tek başına iktidar olacak sandalye sayısını elde edememesi bir yana, Türkiye'nin siyasi ortamı açısından dikkat çeken bir unsur daha var.

Kürt siyasi hareketi bağımsızlarla ya da herhangi bir partinin çatısı altında değil ilk defa kendi siyasi partisi konumundaki Halkların Demokrasi Partisi olarak Meclis'e girmeye hak kazandı. Üstelik 80 vekille. Gelinen bu noktayı anlamlı kılan Kürt hareketinin Meclis'e ilk girişinin Türkiye'de yarattığı etki kadar, sonrasında yaşanan tansiyonu yüksek bir dizi gelişme.

Kürt hareketinin ilk siyasi partisi 1990 yılında kuruldu. Bir dönem Sosyal Demokrat Halkçı Parti çatısı altında siyaset yapan milletvekilleri bu partiden ihraç edildikten sonra Halkın Emek Partisi'ni (HEP) kurdular. Türkiye'de PKK saldırılarının ve askeri operasyonların en yoğun olduğu 90'lı yılların başında kurulan parti, 1991 Genel Seçimi'ne SHP çatısı altında girdi. 20 vekil soktukları Meclis'e ilk adımları da, Meclis'ten çıkışları da bir gerilim unsuru oldu.

Yemin krizi

Süleyman Demirel'in genel başkanlığındaki Doğruyol Partisi'nin birinci parti olarak çıktığı seçimlerden, Mesut Yılmaz'ın liderliğini yaptığı Anavatan Partisi ikinci, Erdal İnönü'nün genel başkanlığını yaptığı ve içinde HEP'lilerin de olduğu SHP üçüncü parti olarak çıkmıştı. HEP'lilerin içinde olduğu ve sonrasında Türkiye'nin tarihine geçen ilk kriz, milletvekili yemin töreninde yaşandı.

Takvimler 6 Kasım 1991'i gösterirken TBMM Genel Kurulu milletvekili yemini için toplandı. İlk gerginlik Diyarbakır Milletvekili Hatip Dicle'nin kürsüye çıkmasıyla yaşandı. Dicle yeminini okumadan önce “Ben ve arkadaşlarım bu metni Anayasa'nın baskısı altında okuyoruz” dedi. Genel Kurul salonu karıştı. DYP ve ANAP milletvekilleri sıralara vurarak protesto ettiler Dicle'yi ve “Burası Türkiye” sesleri duyuldu. SHP sıralarında ise sessizlik vardı. 



1991 yılındaki yemin töreninde ilk tartışma Hatip Dicle'nin yeminiyle başladı.

Dicle ikinci kez çağrıldığı kürsüde sözlerine yine “Anayasa'nın 81'inci maddesine göre okuyorum” diye başladı. Gerginlik bitmedi, Meclis Başkanvekili “Sözümü geri alıyorum” demesini istedi, Dicle direndi. Kürsüye iki partiden vekiller çıktı, tartışma büyüdü, Dicle vekiller arasında temas yaşanmasının ardından “Sözümü geri alıyorum” demek zorunda kaldı.

Fakat o güne damgasını vuran Dicle'den çok başka bir isim oldu: Leyla Zana. Zana kürsüye yakasında sarı kırmızı yeşil renkleri taşıyan bir mendil ve başında aynı renklerde bir saç bandı ile çıktı. Türkiye'nin tarihine “yemin krizi” olarak geçen de sonrasındaki 45 saniye oldu.

45 saniyenin hikâyesi

-          Zana kürsüye yürürken milletvekili sıralarından sesler: O bayrak, bayrağı indir (Başında sarı kırmızı yeşil renklerden oluşan saç bandı var. Yakasında ise sarı kırmızı ve yeşil bir kumaş. Milletvekili sıralarından sesler, sıralara vurmalar)

-          Leyla Zana: Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, (milletvekili sıralarından protestolar artıyor) milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden (Meclis Başkanvekili Septioğlu devreye giriyor, ‘Bakar mısın kızım?' diyor ancak Zana protestolar arasında devam ediyor) ve Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağıma büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefime and içerim. Ez vê sondê li ser navê gelê kurd û tirk dixwîm. (Kürtçe: Bu yemini Türk ve Kürt halkı adına ediyorum)

Zana Genel Kurul salonundaki tepkiler üzerine “Sözlerimi geri alıyorum” diyerek yeminini tekrarlamak zorunda kaldı.



 Zana, 1991 yemin töreninde kürsüye saçında sarı kırmızı yeşil bantla çıktı.

SHP ile yollar ayrıldı

HEP'lileri Meclis'e taşıyan SHP yönetiminin bu görüntüleri kaldırması ve partinin diğer milletvekillerine anlatması zordu. Yemin krizinin ardından düzenlenen parti kongresi de olay yarattı. Kongrede PKK bayrakları açıldı, Abdullah Öcalan'ın annesi sloganlarla karşılandı. Kongre sonrasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı HEP hakkında soruşturma açtı. Bu görüntüler Zana ile Dicle'nin SHP'den istifasını da beraberinde getirdi.

110 kişinin hayatını kaybettiği olaylı 1992 Nevruzu ise tüm HEP'lilerin, DYP ile koalisyon yaparak iktidara gelen SHP'den ayrılması ile sonuçlandı.

Bölgenin en gergin yılları olan bu yıllar Kürt siyasi hareketinin de en sancılı yıllarıydı. Milletvekilleri HEP'in kapatılma ihtimaline karşı yeni kurulan DEP'e geçtiler. Aralarında Mehmet Sincar, Musa Anter'in de bulunduğu Kürt hareketinin sembol isimleri öldürüldü. Bu sancılı sürecin sonunda beklenen oldu, DEP kapatıldı. Milletvekillerinin dokunulmazlıkları düştü. 



Milletvekilleri, Meclis'ten polis araçlarıyla çıkarıldı.

Meclis'e SHP çatısı altında giren ve yemin töreni ile Türkiye'nin hafızasına kazınan vekillerin Meclis'ten çıkarılış görüntüleri de aynı nitelikte oldu. Aralarında Leyla Zana, Orhan Doğan ve Ahmet Türk'ün de olduğu vekiller Meclis Genel Kurul salonunun çıkışına getirilen polis arabalarına zorla bindirilerek Meclis'ten çıkarıldılar.  

İkinci defa Meclis'e

Sonrasında da her biri kapatıldıktan sonra bir yenisi kurulan diğer partilerinin çatısı altında seçimlere girdiler ama yeniden Meclis'e dönmeleri 2007 yılında oldu. 2007 Genel Seçimi'ne yüzde 10 ülke barajını parti olarak aşamadıkları için bağımsız adaylarla giren Kürt siyasi hareketinin o dönem partisi Demokratik Toplum Partisi'ydi. 1991 yılında yaşanan yemin görüntüleri hafızalardaydı, bu yüzden de gözler yemin törenine çevrildi.

Tören öncesinde TBMM Genel Kurul salonunda DTP'li vekiller Ahmet Türk, Aysel Tuğluk ve Sırrı Sakık'ın MHP sıralarına giderek Genel Başkan Devlet Bahçeli ve yanındakilerle tokalaşması güne damgasını vurdu.



2007 yılı Meclis açılışında Devlet Bahçeli ve Ahmet Türk tokalaştı.

20 milletvekili bulunan DTP'lilerin yemininde bu defa hiçbir gerginlik yaşanmadı. Hatta milletvekili yemininden sonra Batman Milletvekili Ayla Akat'ı alkışlayanlar arasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de vardı.

2009 yılında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açtığı dava sonrasında Anayasa Mahkemesi, Demokratik Toplum Partisi'ni de kapattı. Ancak bu defa Kürt siyaseti ilk deneyiminde olduğu gibi Meclis dışında kalmadı. Milletvekilleri Barış ve Demokrasi Partisi'ne geçti. Parti Meclis'te yoluna devam etti.

36 vekille yeniden Meclis'e

Yine bağımsız adaylarla yarışa girdikleri 2011 Genel Seçimi'nden Kürt siyasi hareketi milletvekili sayısını artırarak çıktı. Seçim öncesi bazı adayların vetosu ve sonra yeniden bu isimlere seçime girme hakkının tanınması, seçim sonrasında ise seçildiği halde Hatip Dicle'nin vekilliğinin düşürülmesi, tutukluyken aday gösterilen bazı isimlerin milletvekili seçilmelerine rağmen serbest bırakılmamaları nedeniyle bu dönemki milletvekili yemini de farklı bir şekilde de olsa olaylı oldu.

2011 Genel Seçimi sonrasında hem MHP'nin hem de CHP'nin tutuklu vekilleri vardı. CHP tutuklu vekil sorunu çözülene kadar yemin etmeme kararı aldı, ancak daha sonra bu konuda AK Parti ile varılan anlaşma üzerine yemin edildi.

BDP'nin yemin boykotu ise 1 Ekim tarihine kadar sürdü. 1 Ekim'de TBMM'nin yeni yasama yılının başlangıç töreninde aralarında Leyla Zana'nın da olduğu isimler milletvekili yeminini okudu. Bu defa gözler özellikle 1991 yılında yaşananlardan sonra yeniden milletvekili olarak Meclis'e dönen Zana'nın üzerindeydi.



Leyla Zana, 2011 yılında milletvekili yemini etti.

Zana 20 yıl sonra çıktığı kürsüde dil sürçmesi gibi anlaşılan tek bir ifade dışında yemini harfi harfine okudu ve hiçbir sorun yaşanmadan kürsüden ayrıldı. Çıkışta gazetecilerin “Büyük Türk milleti mi dediniz, büyük Türkiye milleti mi?” sorusuna, “Bilinçli söylemedim. Ağzımdan öyle çıktı. Planladığım bir şey değildi. Demek ki bilinçaltı” yanıtını verdi.

2011 yasama dönemi Kürt siyasi hareketi için yine olaylı geçti. Çözüm süreci, partinin geçirdiği değişim, Selahattin Demirtaş'ın genel başkanlığa gelişi gibi bir dizi etken Kürt siyasetinin rotasını da Kürt siyasetine ve siyasetçisine bakışı da değiştirdi.

2014 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile seçmene yansıdığı ortaya çıkan değişim, 2015 Genel Seçimi ile tescillendi. Kürt siyasi hareketinin kendi klasik tabanından başka kesimlere de hitap ettiği, 2015 Genel Seçimi'nde alınan yüzde 13 oy sonucunda barajın geçilmesi ile anlaşıldı. Halkların Demokrasi Partisi ile girilen seçimden, parti bu defa son seçimlerdeki sayıyı iki katından fazla artırarak 80 milletvekili ile çıktı.

Ancak 1991 yılında yemin töreninde yaşananların Kürt siyasi hareketinde ve toplumda bıraktığı iz nedeniyle gözler yine yemin töreninde.