TIMETURK | 5 SORU
Amerika Birleşik Devletleri, 2014'te başlattığı IŞİD ile mücadelede müttefik olarak kendisine PKK'nın Suriye uzantısı PYD'yi seçti. Türkiye ise Washington'u "bir terör örgütü ile mücadele için başka bir terör örgütü ile ortaklık" konusunda eleştiriyor. Beyaz Saray yönetimi, şimdiye kadar Türkiye'nin eleştirilerine ciddi bir karşılık vermiş değil. Bunun yanında PYD'ye yapılan "askeri yardım" ise 1000 tırı aşmış durumda.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Uzmanı Can Acun, ABD ve PYD ortaklığının Rakka operasyonu sonrasında sonlanmayacağını söylüyor. Acun'a göre bunun en net göstergesi söz konusu askeri yardımlar…
TIMETURK'te bugün 5 SORU'nun konuğu Can Acun. İşte Acun'un açıklamaları:
Suriye'de 6 yıldan bu yana devam eden iç savaşta bugün gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Rejim, Ulusal Konsey ve örgütler arasında kalan sahadaki tabloyu nasıl anlatırsınız?
- Suriye'de on yıllardır devam eden otokratik azınlık rejimine karşı Arap Baharı'nın da etkisiyle 2011 yılında bir isyanın başladığına şahitlik ettik. Geniş halk kitlelerinin barışçıl yöntemlerle yaptıkları gösteriler rejimin askeri müdahalesi ile adım adım bir iç savaşa dönüştü. Nihayetinde Suriye devrimi önce bölgesel ardından ise küresel bir vekâletler savaşının merkezi haline geldi. DAİŞ ve PYD-YPG gibi terör örgütleri kaostan yararlanarak ülkede hüküm sürmeye başladı. İran'ın kontrolündeki Şii milisler, Rusya ABD gibi ülkeler etkinlik kurma çabasına girdi.
Nihayetinde yüzbinlerce insan hayatını kaybetti milyonlarcası evlerinden oldu. Hali hazırda duruma baktığımızda Suriye'de iyice çetrefilleşmiş birçok aktörü içerisinde barındıran bir çatışma dinamiği olduğunu görüyoruz.
Amerika Birleşik Devletleri'nin PYD'nin öncülük ettiği Suriye Demokratik Güçleri'ne yönelik 909 TIR'lık desteğini nasıl okuyorsunuz? Bu silahların Türkiye'yi işgal için verildiği şeklindeki yorumlara katılıyor musunuz?
- ABD'nin PYD/YPG ile olan ilişkisi 2014 Eylül ayında Ayn el Arab (Kobani)'da DAİŞ'e karşı düzenlediği hava operasyonları ile başlamıştı, ardından adım adım önce istihbarat ve mühimmat yardımı ardından eğit-donata dönüşen yakın bir askeri-siyasi angajmana dönüştü. ABD Suriye'deki tüm yatırımını bu örgüte yapar hale geldi. PYD'nin kontrol ettiği bölgelerde çok sayıda askeri üs inşa etmeye başlarken, yaptıkları yatırım göz önünde bulundurulduğu takdirde PYD/YPG ile olan angajmanın sadece Rakka'nın ele geçirilmesi ve DAİŞ ile mücadele şeklinde sınırlı olduğunu düşünmemek gerekiyor. ABD mevcut denklemde PYD/YPG'ye en azından orta vadeli bir yatırım yapıyor görüntüsü veriyor. PYD/YPG'nin Türkiye'ye saldırması gibi bir durumun söz konusu olabileceğini düşünmüyorum ancak nihayetinde PKK'nın Suriye örgütlenmesi olan bu yap Türkiye'nin ulusal güvenliği için önemli bir tehdit unsuru ve her geçen gün daha fazla alan kazanarak kendi tahkim etme çabası Türkiye için kabul edilemez bir durum.
Halen devam eden Rakka operasyonunun başarı şansını nasıl yorumluyorsunuz?
- ABD'nin desteği ile SDG'nin Fırat'ın Gazabı adı ile başlattığı Rakka operasyonunda yaklaşık 7-8 aylık bir süreç geride kaldı. Operasyonda öncelikle Rakkan'nın etrafının kuşatılması ardından ise kentin adım adım alınması hedefleniyordu. Şuana kadar kent merkezinin neredeyse yarısı ele geçirilmiş durumda. ABD'nin gerçekleştirdiği ağır hava ve kara bombardımanıyla binlerce sivil hayatını kaybederken, kent de çok ağır hasar almış durumda. DAİŞ ise asimetrik yöntemlerle meskun mahal savaşı vererek kenti savunmaya devam ediyor.
Ahraru'ş-Şam ve Heyet-i Tahrir-i Şam (HTŞ) arasında yaşanan çatışmalar sonrası İdlib, el-Kaide'nin yeni üssü olarak değerlendiriliyor. Bu durumun Türkiye'ye yansımaları nasıl olacak?
- İdlib'i el-Kaide'nin üssü olarak değerlendirmek çok iddialı ve aynı zamanda maksatlı bir yaklaşım. İdlib'de var olan bazı eski Kaide unsurları üzerinden bir propaganda yapılarak algı mühendisliği yapılıyor. Rakka operasyonunun sona yaklaşıldığı bir dönemde Türkiye'nin PYD-YPG'ye müdahale etmesinin önüne geçilmek ve gündemi İdlib üzerinden oluşturma çabası var.
Geride kalan süreç boyunca ABD ile Rusya arasında sahadaki dengelere göre değişen Suriye siyasetlerinin geleceğini nasıl okuyorsunuz? Türkiye'nin buradaki konumu nasıl olacak?
- Suriye'nin geleceğine yönelik iddialı laflar söylemek çok zor, dinamik bir süreç içerisindeyiz, ABD-Rusya-İran ve Türkiye ana aktörler olarak kendi oyunlarını kurmaya çalışırken, karşı tarafın hamlelerini de boşa çıkartma gayreti içerisindeler. DAİŞ'in artık adım adım elinde bulundurduğu tüm bölgeleri kaybedeceğini ve çöl bölgelerine doğru çekileceği ön görülebilir, rejim eskiye nazaran daha güçlü, muhalifler ise tek bir çatı altında birleşmekte hala zorlanırlarken, askeri anlamda aleyhlerine seyreden durumu nasıl değiştirebilceklerine yönelik bir hamle yapmaktan da uzak bir görüntü içerisindeler.
Türkiye ise bir yandan PYD-YPG tehdidini bertaraf edebilme diğer taraftan muhaliflerin mevcut kazanımlarını koruma derdinde.