'Bangsamoro': Bir adım sonrası zafer
Filipinler’in Mindanao adasında bulunan Bangsamoro bölgesinde yaşayan Müslümanlar asırlar süren bir mücadelenin meyvelerini almaya çok yakınlar. Filipinler Devleti ve Moro İslami Kurtuluş Cephesi arasında devam eden barış görüşmelerinde neredeyse sona gelindi. Özerk yönetim için resmiyetteki son adım ‘temel yasa’nın onaylanması…

Oluşturma Tarihi: 2017-08-12 11:15:45

Güncelleme Tarihi: 2017-08-12 11:15:45

TIMETURK | RÖPORTAJ
PINAR HİLAL BALTA

Bundan yaklaşık 5 asır önce başlayan, önce İspanyollar'a sonra İngilizler'e ardından Amerikalılar'a ve şimdi de Moro Müslümanlarının tabiri ile ‘emperyal Filipinler devletine' karşı verilen mücadele; 47 yıllık savaş ve 17 yıllık barış görüşmelerinin ardından kritik bir eşikte. Bir adım sonrası ‘geniş yetkilerle donatılmış' özerklik ve zafer…

Mindanao adasında sürdürülen mücadeleyi, barış görüşmelerini izleyen heyetin içerisinde yer alan İHH İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Oruç ile konuştuk.

“FİLİSTİN'E BENZİYOR”

Filipinler'de 2014'te imzaların atılması ile resmiyete kavuşan barış süreci 5 yılını doldurmak üzere ve halâ bazı sorunlar olsa da hatırı sayılır bir yol kat edildiğini biliyoruz. Süreç hakkında bizi bilgilendirir misiniz?

Konunun tarihi arka planında unutulmaması gereken şeyi öncelikle söylemeliyim. O da yaşananların bizim coğrafyamıza olan benzerliği. Yani Filistin. Biz Filistin'i çok yakından tanıyoruz. Filistin'de ne olduysa Filipin devleti ilan edildiğinde de aynı şey oldu. Ki bu devlet ilan edildiğinde bu topraklarda iki tane Müslüman devlet var idi. Onların hepsi unutuldu. Ve Amerikalıların bölgeye gelmesi ile 1800'lerin sonu 1900'lerin başında Filistin'de uygulanan ‘göç' politikansının aynısı uygulandı.

Amerikalıların işgal ettiği Mindanao adasına kuzeyde yaşayan o yoğun nüfus göç ettirildi. Aynı Yahudilerin dünyanın dört bir yanından getirilip Filistin'e yerleştirilmeleri gibi. Terör grupları oluşturuldu. Silahlandırıldı. Bunları Amerika destekledi. O zaman yüz binlerce Morolu Müslüman hayatını kaybetti. Sonrasında yapılan toprak reformlarıyla Müslümanların topraklarını aldılar. Yerlerine Hıristiyanları yerleştirdiler. Yeni Hıristiyan köyleri kurdular ve bunları stratejik noktalara yerleştirdiler. Yani harita aynı o malum Filistin haritası gibi…



SİLAHLI MÜCADELE NASIL BAŞLADI?

1948 yılında yeni Filipinler kurulunca Moro Müslümanları o dönemde yeni oluşan dünya sistemi içerisinde Filipinlerin bir parçası değil bağımsız bir devlet olmak istediler. Aslında alt yapı vardı. Referanduma gitmek istediler ama ne BM ne de Avrupa bu konuda ses vermedi. 1950'lerden - 70'lere kadar bunu barışçıl yollarla haletmek için çabaladılar. BM'ye başvurdular. Konuyu Filipinlerin iç siyasetinde çözmeye çalıştılar ama baskı her gün arttı. 70'lerin başında silahlandırılmış terör grupları katliamlar yaptı. 150 bin Müslüman öldürüldü, 5 milyon Müslümanın yaşadığı Mindonao'da 2,5 milyon insan göç etti, nüfus yarı yarıya düştü ve Moro Müslümanlarının silahlı direnişi başladı.

Morolu iki lider Selamet Haşimi ve Nur Misvari Moro Milli Kurtuluş Cephesini kurdu. Misvari'nin daha milliyetçi olması, Haşimi'nin ise mücadeleyi İslami çizgiden ayırmak istememesi iki ismin yolarını ayırmış. Moro İslami Kurtuluş Cephesi böyle kurulmuş.

“BİZİM SAVAŞIMIZ BARIŞ İÇİNDİR”

Selamet Haşimi'nin bir ifadesi var: “Bizim savaşımız toplumumuza barış getirmek içindir.” Mesela bizim topraklarımızda terör var. Karşı taraf diyor ki şunu istiyorum. Bir bakıyorsunuz zaman içerisinde talepler sürekli olarak değişiyor. Terör bu işte! Ama Moro İslami Kurtuluş Cephesi'nin mücadelesinde talepler belli ve yerine getirildiğinde topluma barış getirmiş olacaklar. Böylelikle silahlı mücadele de sonuçlanacak.

2012: İLK ÇERÇEVE ANLAŞMASI

Moro İslami Kurtuluş Cephesi, kendi silahlarını kendisi üretebilen ve tamamen kendi toplumundan beslenen büyük bir ordu ortaya çıkard. Masada güçlü hale geldiler. Bölgenin en güçlü direniş örgütü ile devlet 47 yıl sonra bir masaya oturdu. 2012 yılında ilk çerçeve anlaşması imzalandı. İHH'ya da bu kapsamda sorumluluk verildi. Bu çerçeve anlaşması bölgede genişletilmiş bir özerklik vaat etti.

“BARIŞ MASASINDA BİRER ADIM GERİ ATILDI”

Barış masasında herkes bir adım geri çekildi. Devlet, Moro İslami Kurtuluş Cephesi'nin terör örgütü olmadığını kabul etti ve kendi inançlarına göre yaşama hakları olduğunu, bunu desteklediklerini belirtti. Müslümanlar da ‘Eğer bu şartlarda yaşamımızı sürdürmemiz sorun olmuyorsa biz de bağımsızlıktan geri adım atarız ve geniş özerk yetkilerle donatılmış bir hal alıp Filipinler ile devam ederiz' dedi.

2015: YOL KAZASI

2014'e imzalanan bir anlaşma ile daha detaylı bir hale getirildi. Tam uygulanacaktı ki 2015'te devletin içinde bir grubun yapığı yanlış operasyon neticesinde 44 Filipinler Özel Harekat askeri ve 18 mücahit hayatını kaybetti. Bu ülkede yoğun bir siyasi dalga oluşturdu. Başkan idare edemedi. 2014'te detaylandırılan anlaşma yasalaşmalıydı. 17 yıllık müzakereler o halde kaldı.

“DUTERTE İKTİDARI ve MÜSLÜMANLAR”

Ülkede 2016 Mayıs ayında bir yönetim değişikliği oldu. Rodrigo Duterte'nin iktidara gelmesinin Moro Barış sürecine etkisi nasıl oldu?

Filipinler başkanlık sistemi ile idare ediliyor. Her isim altı yıllığına bir kez seçiliyor ve üst yönetimin çoğu değişiyor. Devletin bir başkandan öbür başkana geçişi bir yıl alıyor. Siyaset çok rahat değil. İki aşamalı meclis ve senatoları var. Seçimler belli sınırlar yapılıyor her üç yılda bir meclisin yarısı yenileniyor. Yani sürekli bir seçim atmosferindesiniz. Siyaset çok istikrarlı değil ama Duterte, tüm bunların içerisinde kimsenin beklemediği bir isimdi.

Duterte bu kadar kısa ömürlü bir iktidarı devralmasına rağmen kritik bir konu olan Moro barış sürecine de yeşil ışık yakan nadir bir isim öyleyse.

Aslında önceki liderler de böyle sözler veriyordu ama Duterte, seçim kampanyasında net bir şekilde Moro problemini bildiğini ve çözüm için uğraşacağını söyleyen ilk liderdi.

Duterte Müslümanların yaşadığı ve özerk bölgenin yer alacağı Mindanao'lu bir Katolik Hıristiyan. İlk defa bir Mindanaolu başkan seçiliyor. Davao şehrinin belediye başkanıydı. Müslümanları yakından tanıyor. Mücadeleyi yürüten isimlerle yakın dostluğu var. Hatta büyük annelerinden bir tanesinin Müslüman olduğu söyleniyor. Ama komünist bir politika izliyor. Ülkeyi Amerika'dan kopartıp Çin ve Rusya'ya yaklaştırmak istiyor. Amerika'ya hakaret ettiğinde de Obama'ya şu şekilde yüklenmişti: “Siz önce Mindanao'da katlettiğiniz Müslümanların hesabını verin. Sonra insan haklarından söz edin.”



Öyleyse İslami Cephe de Duterte'yi destekledi. Bu yaklaşımı ve tavrı Müslümanlar üzerinde olumlu bir etki oluşturmuş olmalı.

Müslümanlar Duterte'yi severler ama 2016 seçimlerinde İslami Cephe ilk kez siyasi bir inisiyatif aldı ve Duterte'nin rakiplerini destekledi. Duterte kazandı, karşı taraf kaybetti ama Duterte farklı bir kişilik hemen Moro İslami Cephesi liderleriyle görüşmeler yaptı ve barış sürecini devam ettireceğini belirtti.

2015 teki yol kazası sonrasında özerkliğin içeriğini ve süreci belirleyecek olan ‘temel yasa'nın meclise getirilmesi gerekiyordu. Fakat eski başkan dönemindeki yasa revize kullanılacak durumda değildi. İtiraz edilen noktalar vardı. Bu yasayı oluşturacak komisyon kurulmalıydı. Eski komisyon da işlevini yitirmişti. Duterte yasayı meclisten hızlıca geçireceğini söyledi. Fakat olmadı.

Peki sorun neydi? Neden olmadı?

Benim gördüğüm devletin tamamını ele alması gerekiyordu. 2016 Temmuz'unda görüşüldü. Eylül'de komisyonun kurulması bekleniyordu ama 2017'nin Ocak ayında ancak toplanıldı. Eski komisyon 15 kişiden oluşuyordu 8'i Cephe'den, 7'si devletten. Duterte bu sayıyı 21'e çıkardı. 11 i cepheden 10'u devletendi. İçerisinde Milliyetçi Cephe'den 3 isim ve yerel insanlardan da 2 temsilci vardı. İslami Cephe'nin önemli isimlerinden Gazali Cafer komisyonun başkanı oldu. Komisyonun hazırladığı taslak, 17 Haziran'da Manila'da başkanlık sarayında Duterte'ye teslim edildi.

Şimdi ne olacak?

Duterte bu taslağı revize edebilir, bazı maddelerin tekrar görüşülmesini isteyebilir. Ama bu zayıf bir ihtimal. Duterte'nin taslağı onaylayıp Meclis'e göndermesi bekleniyor.



MARAWİ: BARIŞ İÇİN BİR SINAV

Peki tam bu noktada Marawi'de yaşananlar, devam eden protestolar ve uluslararası kamuoyu tarafından Duterte yönetimine yapılan baskı süreci nasıl etkiliyor?

Marawi'de yaşanan kalkışma sonrasında sıkıyönetim ilan edildi. Hem Duterte, hem milletvekilleri hem de halk Marawi'deki olay ile Moro barış sürecini ayırmış durumda. Herkes Marawi'de yaşananları IŞİD bağlantılı bir terör kalkışması, Moro ve barışı ise bir kurtuluş mücadelesi olarak görüyor.

Bildiğim kadarıyla İslami Cephe Marawi'de yaşananlarla ilgili devreye girdi.

Marawi yüzde 90'ı Müslüman olan, tüm Filipinlerde Müslümanların oranının bu deni yükske olduğu tek şehir. Olaylar sonrasında 400 bin insan evlerinden oldular. Şehrin neredeyse tamamı yerle bir edildi. Devlet de çok ağır güç kullanarak karşılık verdi. Şehri uçaklar ve helikopterlerle bombaladı. 500'ün üzerinde insan hayatını kaybetti. Devlet, ölenler için ‘terörist' diyor ama yerel insanlarla görüşüyoruz ve çoğu sivil olduğunu söylüyor. Bölge bu gibi mücadelelere hazırlıklı bir bölge çoğu evin altında sığınaklar var. Bu sebeple sonuca ulaşılamıyor.

İslami Cephe bu olaya askeri olarak dâhil olmadı. Ne çatışmaya girdi ne de devlet ile aralarında bir arabulucu oldu. Yalnızca içeride sıkışan insanların çıkarılması ve sivillere yardım ulaştırılması için teklif götürdü. Duterte yönetimi de bunu kabul etti ve oluşturulan barış koridorundan birçok sivil tahliye edildi. Çünkü Marawi'deki IŞİD, yerel insanlardan oluşuyor. Herkesin aile ve kabile bağları var. Bıçak gibi kesip atılamıyor.



Bu sırada barış süreci ne oldu?

Süreci etkilemedi. Komisyon görevini aksatmadı. Hazırlanan taslak Duterte2ye sunulurken Marawi'de olaylar devam ediyordu. Yasa taslağı şu an Meclis'te ve alt komisyonlarda görüşülüyor.

Söz konusu taslağa meclis nasıl bakıyor? Meclis'teki dağılım nasıl?

Meclis'te başkanlar çok güçlü. Başkan isterse bu işin Meclis'te hallolma olasılığı çok yüksek.

Şu andaki sorun ne peki? Neden hızlıca onaylanmıyor?

Bazı isimler mevcut maddelerin bazılarının anayasaya uygun olmadığını söylüyor. Avukatların önemli bir kısmı böyle bir durum olmadığını söylüyor. Duterte de bir avukat. Burada Duterte'nin pozisyonu önemli.
Duterte, iki şeyi bir arada götürmeye çalışıyor. O da şu: Duterte, iktidara gelmeden önce de Federal bir Filipinler taraftarıydı. Bunun için de anayasayı değiştirmesi gerekiyor. Bunun çalışmalarını da sürdürüyor ve diyor ki “Temel yasa'da anayasaya aykırı bulunan şeyler bir kenarda dursun. Biz bunları anayasayı yeniden yaparken halledelim.”

İslami Cephe bu fikre nasıl yaklaşıyor?

Bunu çok bilmiyoruz ama benim gözlemim çok olumsuz değiller.

Özerk bölge içerisinde kalacak olan Hıristiyanlar ne düşünüyor?

Ben bu görüşmeler sırasında bir Kardinal ile görüştüm. Dedim ki “Korkmuyor musunuz? Bölge özerk olduğunda nasıl güveneceksiniz?” Dedi ki “Savaş döneminde bile bize zarar vermeyen insanlar, neden barış döneminde bir şey yapsınlar.”



ÖZERKLİK SÜRECİ NASIL GELİŞECEK?

Peki Meclis'e gönderilecek temel yasanın onaylandığını düşünelim sonrasında yol haritası nasıl şekillenecek?

Duterte ‘temel yasa'nın bu senenin sonunda ya da 2018 Ocak ayında onaylanmasını planlıyor. Sonraki 4 ay içerisinde özerk bölgeyi ilgilendiren bölgelerde bir referandum yapılacak. Mayıs-Haziran gibi geçici yönetimi idare etmek için Bangsamoro Geçiş Otoritesi kurulacak. Yani o tarih itibari ile tüm yönetim bu otoriteye devredilecek. Otorite, 80 kişiden oluşacak bir Meclis. Bu Meclis, Başbakanını da kendi içerisinden seçecek. 80 kişinin çoğunluğu yine Moro İslami Kurtuluş Cephesi'nden olacak. 41'i Cepheden 39 tanesi başkanın belirlediği isimler olacak. İdareyi aldıkları gün itibari ile İslami Cephe, askerlerinin yüzde 30'unun silahlarını teslimedecek ve sivil hayata döndürecek.

2022 yılına kadar bölge idaresini yürütecek. Normalleşme süreci adım adım devam ederken silahlı güçler de silah bırakacak. Seçimler yapılacak. Parlamenter bir yönetim gelecek. Bu aşamada Cephe, askerlerinin tamamını tasfiye etmiş ve sivil hayata döndürmüş olacak. Moro İslami Kurtuluş Cephesi bir sivil örgüt olarak kalacak.

Görüşmeler Malezyalı bir arabulucu tarafından yürütüldü. Bu arabulucunun, iki tarafın görüşmelerini yürüten başkanların, meclis başkanının ve Moro Barış süreci izleme heyetinin olduğu bir toplantı gerçekleştirilecek. Bu toplantıda ‘süreç tamamlanmıştır' çıkış yazısı ile son adım atılmış olacak.