Gazeteci-Yazar Sibel Eraslan Vahdet gazetesinden Şule Altınel'e konuştu. Eraslan, nefsi sınırlamaktan, sahur ve iftar sofralarına, çağımızdaki modernizm ve dünyevileşmeden eski Ramazanlara kadar birçok konuyla ilgili görüşlerini belirtti. Eraslan, bu sene hiçbir kurumun iftarına katılmadığının altını çizdi. “Neden?” sorusuna ise ‘‘Yoruldu gönlüm dünya uğultusundan. Gerçek, küçük ve samimi durakları arıyor ruhum'' şeklinde cevapladı.
'VİCDANI GÖZDEN GEÇİRMENİN VAKTİ GELDİ'
Ramazanın manevi atmosferinden ve sizi nasıl etkilediğinden bahseder misiniz?
Kuran'ı Kerim'in inzal olduğu bir zaman dilimindeyiz. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesini ihtiva ediyor. Mağfiret zamanlarındayız inşallah. İç yönelişin, nefsi muhasebenin, sükûnetin, vicdanı gözden geçirmenin, Allah'a ve Resulüne yakın olmanın vaktidir Ramazan…
“Bir yanda kuş sütünün bile eksik olmadığı, etrafında dizilmiş insanlar mutsuz, şatafat rekabeti… Bir de sokağınızdaki dul bir hanımla onun babasız olarak büyüttüğü oğlunu davet ettiğiniz mütevazı sofranız mesela…”
‘NİYET ETMEK HER ŞEYİN BAŞIDIR'
Ramazan'ı, günahları yakıp yok eden, eriten ay olarak biliyoruz. Biz de bundan istifade edebilmek için neler yapmalıyız?
Sanırım niyet etmek her şeyin başıdır. Kararlılık, irade, sabır. Bunlar sadece korunma yolları değil, istifade imkânlarıdır aynı zamanda. Oruç, Cenabı Hak tarafından içine riyanın karışmadığı bir ibadet olma özelliği ile takdim ediliyor. Dolayısıyla mağfiret konusunda da ümit var olmalıyız. Allah için olan bir ibadet, Allah için sabır, Allah için sınır, Allah için nefsimize kayıt koymak… Hem bedeni hem ruhani bir ibadet olması da ramazan oruçlarının değerini parlatıyor sanırım. Sahur ve iftar sofralarında nelere dikkat edersiniz?
İhtiyaca cevap vermesi ve ne kadar sade olursa olsun bu sofraların neşeli sofralar olmasına dikkat etmeye çalışırım. Yani hastanede kıt kanaat koşullarda da oruç açtık veya Somali'de afet bölgelerinde de iftar ettik söz gelimi… Ama koşullar ne olursa olsun iftar vaktini şükranla ve sevinçle karşılamak çok önemli… Su, yemekten de elzem… Sofralarımızda suyu başköşede tutarım. Sonra, Hasta ve küçükler varsa, özellikle onların isteklerini ve ihtiyaçlarını öncelemeye çalışırım. Misafirleri sofrada rahat edebilecekleri bir köşede oturtmaya çalışırım. İçtenlik her şeyden önemlidir.
'HİÇBİR KURUMUN İFTARINA KATILMIYORUM'
Bakarsınız kuş sütü bile eksik değil mutantan bir sofra ama etrafında dizilmiş insanlar mutsuz, meyus, hangi masada hangi kişilerle oturtulmuş onun derdinde, elinde cep telefonu sürekli uğraşıyor, gelen geçenlerle dünya kelamı, giyim kuşam, şatafat rekabeti, dedikodu, siyaset, gezmek tozmak konuşmaları… Bir de sokağınızdaki dul bir hanımla onun babasız olarak büyüttüğü oğlunu davet ettiğiniz mütevazı sofranız mesela… Size bahçeden erik toplayıp getirmiştir veya bir pideyle çalar kapınızı, hem mahcuptur hem de neşeli bir yandan… Sarılırsınız tülbentli yelekli komşunuzun tertemiz omuzlarına, masumiyetin kokusunu içinize çekerek, nereye oturtacağınızı şaşırırsınız… Bu sene hiçbir kurumun iftarına katılmıyorum, kurucusu olduğum vakıf ve dernekler de dâhil. Yoruldu gönlüm dünya uğultusundan. Gerçek, küçük ve samimi durakları arıyor ruhum…
Bu sene hiçbir kurumun iftarına katılmıyorum, kurucusu olduğum vakıf ve dernekler de dâhil. Yoruldu gönlüm dünya uğultusundan. Gerçek, küçük ve samimi durakları arıyor ruhum…”
'HUZURUN SİRAYET EDİCİ HALİ VAR'
Ramazan gelince sahur iftar ve ardından bayramlarda evlerimizi, soframızı, gönüllerimizi ve hatta şehrimizi bir huzur ve mutluluk kaplıyor. Nereden geliyor bu atmosfer?
Allah Teâlâ'nın bahşetmesiyledir… Peygamberlerin duasıyladır… Meleklerin şahitliğiyledir… Kalbi güzel olan kimselerin teşvikiyledir… Yalnız değiliz. İlişkisiz hiç değil… Huzurun sirayet edici bir hali vardır. Fertten başlayıp, aileyi, komşuları, mahalleyi, akrabaları, toplumu, milleti kuşatır sarmallar halinde. İnşallah bu ramazanda da hem irademizi hem dualarımızı geniş tutalım, Allah Teâlâ bizlere rahmetiyle, keremiyle muamele etsin de hayırlısıyla bayramlara ulaşalım… “Ramazan veya oruç ise, gündemi Allah'a odaklayarak diğer gündemciklerin hızını kesmek hatta mümkünse ertelemekle ilgili bir idman…”
'DÜNYA SINAVI KIYAMETE KADAR OLACAK'
Oruç ayı, dünyevilikten arınıp uhreviliğe doğru bir yolculuk olduğuna göre, çağımızdaki modernizm ve dünyevileşmenin Müslümanlar üzerindeki etkilerini anlatır mısınız?
Dünya sınavları hep vardı ve kıyamete kadar da olacak. Dünyevileşmeyi genelde modernizmin bir alt sonucu olarak zikrediyorlar. Lakin dünyevileşme sadece modernizm dayatması ile karşı karşıya olan toplumların sorunu değil… İsterseniz muhafazakâr veya daha spesifik söyleyelim dindar bir toplum olun veya tam aksi balta girmedik ormanlardan birinde yaşayan ilkel bir kabilenin ferdi olun fark etmez. Dünyevileşme diye bir sorun her halükarda bulacaktır sizi. Bu anlatımla kaderci bir teslim oluşu işaret etmiyorum. Yani meselenin bir kısmında imtihan dünyasında olduğumuz gerçeği var. Ama dünya ile zorunluluk üzerinden tanımlanan bir ilişkiye girip girmemek asıl mesele bence… Haz ve hız tutkusu mesela. Özellikle İslami kesim, konu haz'dan açıldığında hazza esir olmadığını ısrarla söyler, söylemek isteriz…
RUHUN HIZINA İVME KATIYORSUNUZ
Ama ya hız… Hepimiz özellikle bilgiye ve iletişime dönük yüzümüzle hız tutkusuna mağlup kişileriz. Ramazan veya oruç ise, gündemi Allah'a odaklayarak diğer gündemciklerin hızını kesmek hatta mümkünse ertelemekle ilgili bir idman… Ruhani bir idman. Sekineti, sükûneti arayış. O yüksek hız alışkanlığını terk ederek mesela itikâfa çekilmek. Hatta dışarıdan baktığınızda itikâf durağan bir şey gibi gözükebilir. Ama ya ruhani perspektifi nasıl bir şeydir? Yani siz bedenin hızını kestiğinizde ruhun hızına ivme katıyorsunuz bu pratikte.
'ZAMAN İNSANLARI YOKSUL BIRAKIYOR'
Genelde büyüklerimizden “nerede o eski ramazanlar” sözünü çok duyarız. Sizin eski ramazanlardan özlediğiniz neler var?
Ah… Elbette anneciğim. Anneciğimi iki ayı yeni geçiyor yolcu ettik asli yurduna. Her sabah onu özleyerek ve hayret ederek uyanıyorum. Büyükannelerim, büyükbabalarım da eski ramazanlarda kaldılar, amcalarım, halalarım da. Ben ne kadar zengin bir çocuktum oysa eski ramazanlarda… Zaman insanı yoksul ve tenha bırakıyor sevdiklerinden yana…
'İTİKÂF YAPMALIYIZ'
Sizin ramazan ayınız nasıl geçiyor? Kadınlara ramazan ayında tavsiyeleriniz var mı?
Kur'an'ı Kerim okuyorum. Rutinden daha yoğun olmasına özen göstererek. İnfak işlerine özen göstermeye çalışıyorum. Ramazanın daha ev ve sükûnet merkezli bir zaman olmasına özen gösteriyorum. İtikâf… Keşke yapabilsek, yapmalıyız. Hayatın sağlam ceplerinde sabırla örülmüş birer koza gibi itikâflar…