Gül'ün 'karakutusu' konuştu
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün sözlerini cemaatin nasıl çarpıttığını anlatan Başdanışmanı Ahmet Sever, çok çarpıcı bilgiler paylaştı.

Oluşturma Tarihi: 2015-06-14 09:33:51

Güncelleme Tarihi: 2015-06-14 09:33:51

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Başdanışmanı Ahmet Sever, Gül'ün Gazeteci Ruşen Çakır'ı Cemaatçi polislerin elinden kurtardığını ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifade vermesine nasıl engel olmaya çalıştığını yazdı. Cemaatin gazetesinin Abdullah Gül'ün sözlerini nası çarpttırdığını da anlatan Sever, Gül'ün Fethullah Gülen ile ilgili ''Bu kadar meraklıysan gel bir parti kur, siyasete gir!'' dediğini de bir kaç kez duyduğunu söyledi.

İşte Sever'in Hürriyet'e verdiği röportajdan o bölümler...

Ruşen Çakır'ı Cemaatçi polislerin elinden kurtarmış...

- Ruşen, “Beni içeri alacaklar, kaynağımdan eminim” diye beni aradı. Cumhurbaşkanı'yla görüştüm, şaşırdı. “Bakayım, seni ararım” dedi. Ertesi gün çağırdı, “Haklıymış” dedi. “Alacaklarmış, ben müdahale ettim, rahat olsun” diye ekledi. Emniyetten birkaç isimle irtibatı kesmesini önerdi. Yoksa Ahmet Şık ve Nedim Şener'den önce Ruşen hapse girecekti.

Ama Ahmet Şık ve Nedim Şener içeri alındı.

- Biz içeri alındıklarında öğrendik. Tepkisini koydu. Hakim ve savcıları uyardı. Zekeriya Öz'den açıklama geldi: “Hiçbir makam ve mevki bize talimat veremez” diye... Buna çok sinirlendiğini hatırlıyorum. Adalet Bakanı Sadullah Ergin'i çağırdı. Görüşmeden kısa süre sonra Öz başka göreve kaydırıldı.

Bir sıkıntı da Zaman'la yaşanmış...

- Ahmet ve Nedim'le ilgili açıklamayı iki gazeteye verecektik. “Biri Zaman olsun” dedi. Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'yı Tarabya'ya çağırdı. Ertesi gün tam bir şok yaşadık. Milliyet'te mesaj doğru çıktı. “Kaygı duyuyorum” sözü sürmanşetti. Zaman'da da sürmanşetti ama hiç alakası olmayan şekilde: “Gazeteciler gazetecilik dışında faaliyette bulunmamalı” diye.

Söylememiş mi bunu? 

- Ekrem Dumanlı “Efendim, gazeteciler gazetecilik dışında faaliyette bulunabilirler mi?” diye sormuş. Cumhurbaşkanı “Elbette bulunamazlar” demiş. Hepsi bu. 

Bir gazeteci bir gün önce yüz yüze görüştüğü Cumhurbaşkanı'nın sözlerini böyle pervasızca çarpıtabilir mi?  

Cemaat'in o dönemki ruh hali bu. Hollanda gezisine Sedat Ergin'i davet ettim. Zaman'dan kimseyi almadık. Ekrem Dumanlı bana mesaj attı: “Ahmet Bey, beni yaraladın, haberin olsun! Sedat Ergin orada! Zaman nerede?” Biz her şeyin başındayız gibi bir ruh halindeydiler.

Oslo süreci sonrası MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifade vermesine Abdullah Gül mü engel oldu?

- Başbakan da istemedi. Ama bazı çevreler Abdullah Gül, “Git, bir şey olmaz” demiş gibi bilinçli dezenformasyon yaptı. Hakan Fidan'ı keşfeden Abdullah Gül'dür. “Sakın gitme” dedikten sonra “HSYK bir karar alsın, dosyayı başka bir savcıya versin, bu konu duyulmadan kapansın” dedi. Girişimler yapıldı ama HSYK'da bu karar çıkmadı. Cemaat ilk kez kendini HSYK içinde belli etti.

Kitaptan Gül'ün Cemaat'le ters çizgide olduğu sonucu çıkıyor. Oysa Abdullah Gül Cemaat'e yakın diye söylenir.

- 12 yıl yanı başında çalıştım. Yakınlığa tanık olmadım. Aksine Fethullah Gülen'in vaazlarını okuyup, “Hocaefendi bir din adamı gibi değil siyasetçi gibi konuşuyor, bu kadar meraklıysan gel bir parti kur, siyasete gir!” dediğini birkaç kez duydum. Yabancı basına da “Cemaat'e özel ilgim, yakınlığım yok; dünya görüşümde hiçbir etkisi yok” dedi.

“Beni tanıyanlar cemaatçi değil, Büyük Doğu'cu olduğumu bilirler” diye bir bölüm var.

- Necip Fazıl'cı, onun ekolü... Cemaat'le hiç alakası yok.