Iraklı yazar Nadhir Kandory: Irak’ta değişim, Amerika değil Uluslararası gözetimin altında olmalı
Iraklı yazar Nadhir Kandory, Timetürk özel yazısında geçmişten günümüze Ortadoğu’daki ABD-Irak-İran üçgenindeki gelişmeleri ele aldı.

Oluşturma Tarihi: 2019-02-16 14:04:03

Güncelleme Tarihi: 2019-02-16 14:04:03

TİMETÜRK|HABER MERKEZİ

Timetürk'e özel bir yazı kaleme alan Iraklı yazar Nadhir Kandory, “İran fakir Şii'lere para ödeyip kendi milis saflarına çektiği gibi fakir Sünnilerin zayıflığından faydalanarak Amerika güçlerine karşı savaşmaları için aynı politikayı uygulamaya çalışıyor. İran, siyasette zayıf olan Sünni Arap kitlelerini kazanmaya çalışarak Amerika güçlerinin çıkarılması kararının parlamentoda destek bulması için çalışıyor” dedi.

İşte Iraklı yazar Nadhir Kandory'nin yazısı:

Irak'ta değişim, Amerika değil Uluslararası gözetimin altında olmalı

Amerika 2003 yılında Irak'ı işgal etmek için Bağdat'a girdiğinde Irak direnişi başladı. Direnişçiler Irak hükümetini korumaktan ziyade kendi vatanlarının işgal altında olmasını istemedikleri için Amerika'nın karşısında durdu. Irak direnişi tamamen tüm Iraklılardan oluşacakken Amerika, oyununu oynayıp Iraklı Şii din adamlarına işgalci güçlere karşı savaşılmaması gerektiğini telkin edip bu konuda fetva yayınlatarak Şii kolunu etkisiz hale getirdi. Kürt koluna da milliyetçilik damarından giren ve hayallerinin gerçekleşmesi vaadinde bulunan Amerikalılar, Kürt liderlerle anlaşarak bu kolu da etkisiz hale getirmeyi başardı. Amerika'nın yoğun uğraşları ve çalışmaları sonucu Sünni halk yardımsız bir şekilde yapayalnız kaldı.

Bugün ise Amerika ve İran arasında Irak'ta kimin mutlak nüfuz sahibi olacağı arasında çekişmeler başladı. İran geçmişte yaptığı gibi nüfuzunu güçlendirmek ve hakim kılmak için yerleşim bölgeleri yerle bir olan ve fedakarlık gösteren Sünni halkı Amerika'ya karşı “işgalci ile mücadele” adı altında kullanma çalışmalarına başladı.

İran Amerika'ya karşı Irak'ın tüm cephelerinden bir ‘direniş cephesi' teşkil etmeye çalışıyor. Bu çalışma kapsamında daha önce Amerika'ya karşı duran bazı kişilerle iletişime geçti. Bilindiği üzere de şuan Amerikan güçlerinin çoğu Sünni Arap bölgelerinde bulunuyor. İran fakir Şii'lere para ödeyip kendi milis saflarına çektiği gibi fakir Sünnilerin zayıflığından faydalanarak Amerika güçlerine karşı savaşmaları için aynı politikayı uygulamaya çalışıyor. İran, siyasette zayıf olan Sünni Arap kitlelerini kazanmaya çalışarak Amerika güçlerinin çıkarılması kararının parlamentoda destek bulması için çalışıyor. İran, Irak'ın güneyinde Amerika güçleri ve destekçileri ile karşı karşıya gelmeyi geciktirmek adına Sünni bölgelerini savaş meydanı olarak kullanmayı ve çatışmayı tekrar orada gerçekleştirmeyi hedefliyor. Aynı zamanda Sünnilerin geriye kalan altyapısını ve gençlik enerjisini harcayarak tabiri caizse bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyor.

“Amerika tekrar Irak'ı işgal edecek ve onlara karşı savaşmamız gerekiyor” diyenler var. Bu mantıkla konuşanlara şunu söylüyoruz; 2003'te Amerika Irak'ı işgal etmek için geldiğinde böyle konuşmuyordunuz, tam aksine işgalci güçlere karşı savaşılmaması gerektiği ile ilgili fetva yayınladınız. Şimdi ise Irak'taki gücü ele alınca ve İran'ı nüfuz sahibi yapınca vatanseverliğiniz tuttu. Ancak gerçek şu ki tüm bunlar İran'ın çıkarınadır. Irak'ta İran'ın çıkarları için savaşmak Irak'ın çıkarlarıyla uyuşmuyor, ve bu husustaki İran propagandasına Irak halkı kanmamalı çünkü İran onun yerine Amerika güçleriyle savaşacak canını feda edecek birilerini arıyor.  Burada sözümüzü Şii Araplara yöneltiyoruz ve diyoruz ki; din ve mezhep adına sizi kandırmalarına izin vermeyin artık, bundan hiç bir fayda sağlamayacaksınız. İran'dan, yandaşlarından ve milislerinden vazgeçerek vatanseverliğinizi ispat etme vakti geldi. Bu savaş Amerika ve İran arasında kalsın, siz olmadan onlar zayıf, onların ateşine odun olmayın. İran'ın nüfuzunu bitirmek için Irak'ın diğer cephelerine destek olmalısınız.

İran ve milislerine karşı Amerika güçleriyle birlikte savaşmak Irak'ın çıkarlarıyla uyuşuyor, 16 sene devam eden çeşitli güçlerin hükmü altında olmaktan kurtulalım diyenler de var. Bu doğru ancak bir işgalciyi başka bir işgalciyle değiştirmiyorsak doğrudur.  Bundan daha önemli olan önümüzdeki ay Hollanda'da yapılacak olan ve Amerika Birleşik Devletleri'nin davetli olduğu Varşova konferansının sonuçlarına bakarak Amerika'nın İran'a karşı olan gerçek niyetini anlamak. Eğer Irak'taki İran nüfuzunu sonlandırmakta gerçekten ciddi ise bu Irak halkı çıkarları ile uyuşuyor. Bundan mütevellit uluslararası toplum ile Irak halkı ve ulusal siyasi güçlerin temsilcileri arasındaki ‘'çıkarlar sözleşmesi'' uluslararası bir gözetim altında tamamlanmalı. Bu sözleşme neticesinde uluslararası toplumun İran'ı ve yandaşlarını Irak'tan çıkarmak için Irak halkına yardım etmeli, ve herkesi temsil eden demokratik ulusal bir hükümet kurmalarına destek olmalı. Karşılığında ise Iraklılar Amerika Birleşik Devletlerine bir daha İran'ı Irak topraklarında nüfuz sahibi yapmamalarını ve çıkarlarını tehdit edici bir kaynak olmamalarını garanti edecekler. Ancak Amerika güçleri Irak bölgesini kendisi için nüfuz sahibi yapmayı şart koşarsa bu Iraklıların istekleri ile uyuşmuyor.

Ve bugünlerde Irak'taki başarısız siyasi sisteme alternatifler bulmak isteyen Iraklı muhalefetin birkaç konferansı düzenlendi. Parçalanmışlıktan kurtulup güçlerini birleştirmeleri bu yolda atılan doğru bir adım. Daha da önemlisi Irak halkının tekrar özgürlüğüne kavuşması ve İran'a olan bağlılığından kurtulması için Amerika gözetimi altında değil, meşruiyeti temsil eden uluslararası bir gözetimin altında olması gerekiyor.