Dolar

34,5424

Euro

36,0063

Altın

3.006,41

Bist

9.549,89

Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu: Bilim çevrelerinde aşağılık kompleksi var

'Bilim çevrelerinde modern bilime taparlık yaşanıyor' diyen Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, Batı'nın hiç sorgulanmadığını, söz konusu çevrelerin “Batı güçlü, ileri, başarılı, üstün ama biz geriyiz” şeklinde bir kompleks içerisinde olduğunu söyledi.

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-09-29 16:35:07

Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu: Bilim çevrelerinde aşağılık kompleksi var

TIMETURK | RÖPORTAJ
CUMALİ DALKILIÇ

Lise son sınıf biyoloji dersinin müfredatında yer alan, "Hayatın Başlangıcı ve Evrim" ünitesinin çıkarılması ile gündeme gelen "Evrim Teorisi" geride bıraktığımız günlerde uzun süre tartışıldı. Konu ile ilgili birçok tartışma programı düzenlenerek, farklı görüşler dile getirildi. Bunlardan en çok tepki çekeni ise "Evrim, İslam ile çelişmez" görüşü oldu. Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu ile söz konusu tartışmaları konuştuk. Sofuoğlu, "Evrim"in adı üzerinde bir "teori" olduğunu vurgulayarak kesinlik taşımadığını belirtti. "Bilim çevrelerinde modern bilime taparlık yaşanıyor" diyen Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, “Bizim 'geri kalmamızın tek sebebi bilimi takip etmemek' diyorlar ama biz teknoloji alanında geride kaldık. Sosyal bilimlerde değil. Bu dünya şampiyonu bir güreşçiye basketbol konusunda tavsiyeler sormaya benziyor" dedi.

İşte Sofuoğlu'nun açıklamaları:

- "Evrim teorisi" ve bilimsel değeri hakkında neler söylersiniz?

KESİNLİK YOK, SADECE TEORİ

Evrim teorisi, aslında artık dünyada da ciddiye alınmayan, bizde yerlere göklere sığdırılamayan büyük bir hükme dönüştü. Aslında hala teori… Yani ismi üstünde,“evrim teorisi” Asla kesinlik içermiyor. O zaman neden inanmalıyız? Biz Müslümanlar neye inanırız? Kur'an-ı Kerim'deki “yaratılış kıssası”na inanırız. Bir takım bilim adamlarına bunu söylediğimizde karşımıza şunu çıkartıyor: “Bu kesinlik içermez.” Neden? Beş duyu organıyla tespit edilebilmiş değil ve deneyle ispatlanamamış. Şimdi onların birtakım teorilerini hüküm haline getirici en önemli enstrümanları bu. “Beş duyu tespit edemedik ve deneyle sabitleştirilemedi.” Peki, aynı formülü ‘Evrim Teorisi'ne uyguladığımızda ne oluyor? 250 milyon yıl önce, 25 milyon, 112 milyon önce…

“ÇELİŞKİ VAR”

Bu milyon yılları ben söylemiyorum, farklı farklı bilim adamları söylüyor. Bu kadar değişik ve uzun yıllar önce başladığı iddia edilen ‘Evrim Teorisi'nde bir defa çok büyük bir çelişki var. Başlangıcında bir defa hemfikirlik yoktu. Bu noktada bu kadar milyon veya bilmem kaç yüz bin yıl önce başlamış olan evrim süreciyle ilgili beş duyu organımıza hitap eden bir şey var mı? Yok! Bu açıdan doğruluk ve kesinlik içermez. Peki başka? Şu kadar milyon yıl önce yapılmış bir deney var mı? O da yok. Peki, neden inanmalıyız? Kuran-ı Kerim'deki “yaratılış kıssası”na deney yok, beş duyu organına hitap etmiyor diye inanılmıyor, inanmamız istenmiyor. Evrim de beş duyu organımıza hitap etmiyor ve ortada bir deney yok. Bu teoriye biz neden inanmalıyız?

Peki! (Haşa!) “Evrim teorisi”ne inandık diyelim. Hangi bilim adamına inanacağız? Burada da hem fikirlik yok. Ona mı, buna mı, şuna mı inanacağız ve neden? O halde ortada kesinlik yoksa ve ben hiçbir şey bilmiyorsam, Müslüman da değilsem gider Kur'an-ı Kerim'e inanırım. Zaten karşımda dabir kesinlik yok.

“1100 YIL ÖNCE GELMİŞ HEREDAOT'U KİMSE TARTIŞMIYOR”

Kur'an-ı Kerim aynı zamanda tarihi olayları anlatan, hadiselerden bahseden boyutuyla bir tarih kitabıdır. Modern bilim bize diyor ki: “Kıssalar ve hadiseler açısından bu kitap hurafeler içerir…” (Haşa!) Fakat bundan belki 1100 yıl önce gelmiş Heredot, modern bilim tarafından hiçbir şekilde tartışmaya açılmıyor… Bu formülasyonu Kur'an-ı Kerim'e uygularken, aynını neden Heredot'a, Tukyidides'e, Amasyalı Strabon, genç Philanus, antik dönem tarihçilerine uygulamıyoruz? Bu hususta adil bir yaklaşım yok. Bilimsel de değil. Burada kutsal, dini metinlere suçlayıcı bir yaklaşım var.

Bilim çevreleri, bize sundukları ölçülere asla uymamaktadır. Beş duyu organımıza hitap etmemektedir. Deneyi de yapılmış değildir. Milyonlarca yıl önce yapılmış bir deneyden söz edememektedirler. Bu noktada şunu söylemeye başlıyorlar; bilim 2x2=4 derecesinde bir kesinlik içermez, bunu beklememeli. Ha! Orada durun o zaman. Hani “Bilim kesinlik içerir” diyordunuz? ‘Evrim Teorisi'nde bu açmaza cevap veremeyince yeni bir teori geliştiriyorsunuz! Kesinlik içermeyen bir şeye inanacaksak, ben Kur'an'daki kıssalara inanırım. Müslüman olmasam bile buna inanırım. Çünkü siz kesin bir şey sunamıyorsunuz. Hangi bilim adamına inanacağım ben? Hangi antropologa, hangi biyologa inanacağım?

‘BİZ TEKNOLOJİDE GERİ KALDIK, SOSYAL BİLİMLERDE DEĞİL”

- Bu kadar çelişki ve açmaza rağmen bunca yıldır neden tartışılıyor?

Bilimperestler var. Bunu “modern bilim”e taparlığa bağlıyoruz. Bu da 1789 Fransız İhtilali sonucu ortaya çıktı. “Bizim geri kalmamızın tek sebebi bilimi takip etmemek” –aslında büyük ölçüde takip ettik- denile denile en saçma teorileri bile “bilime sadık kalalım, bunun için her türlü bilimsel yeniliği alalım ve sürdüreli.” şeklindeki yaklaşımların sonucu. Biz teknoloji alanında geride kaldık. Sosyal bilimlerde geri kalmadık. 

“BATI SORGULANMIYOR“

Bu şuna benziyor; dünya şampiyonu bir güreşçiye basketbol konusunda tavsiyeler sormaya benziyor. Bu kişi –yani Batı- güreş konusunda bir şeyler söyleyebilir bize denildi ve bir güreşçiden -Batı bağlamında- basket konusunda her türlü görüş ve tavsiye alınmaya devam edildi. Saçma sapan kanaatler bile tartışmasız kabul edilir şeklinde toplumumuza dayatıldı. Evrim teorisiyle meşgul çevrelerle konuştuğumda çoğunluğu kitap okumuş da değil. Okuyanlar da sorgusuz sualsiz kabul etmekte. Neden? “Batı güçlü, ileri, başarılı, üstün ama biz geriyiz” şeklinde bir kompleksle bütün direnç noktaları kırıldı da ondan! Batı sorgulanmıyor. Batı'nın sorgulanmadığını bugün bile görebiliriz.

“EVRİM TEORİSİ KUR'AN'LA ÖRTÜŞMEZ, ÇELİŞİR”

“Evrim bir vakadır; çelişmez, çünkü biyolojik bir konu dinle iç içe ele alınamaz” deniliyor? Darwin'in anlattığı anlamda bir teorideğil de, 11. 12. yy'da özellikle Endülüs medeniyetinde bazı Müslüman âlimlerin canlılar üzerinde evrime dair gözlemler yaptığı söyleniyor. Mesela Miskeveyh...

O kısma girmiyorum. Ben Darwin evrimi üzerinde duruyorum. Evrim teorisi Kur'an'la örtüşmez, kesinlikle çelişir. Evrim teorisiyle meşgul olan bilim adamları evrimin bir süreç kapsamında olduğunu söylüyor. “Şu veya bu kadar milyonlarca yıl' diyorlar ama “süreç ortada, böyle bir şey var” da diyorlar. Kur'an-ı Kerim'de “Biz ol dedik, oluverdi” deniyor. Bakın, “ol dedik oluverdi” bir süreç midir?

“EVRİM'DE ZORLAMA YORUMLAR VAR”

Biz ruhumuzdan üfledik” diyor Cenab-ı Hak. “Üflemek” milyonlarca yılı bulur mu? Bunlar “kısa fiil”lerdir. “Ol dedik oldu” buyuruyor? Buna karşı ileri sürdükleri şeyse “aslında süreç de buna dâhil” deniliyor. Bu fazlasıyla zorlama ve haksız bir yorumdur. Allah Kur'an'daki “yaratılış kıssası”nda insan için “alak, mudga, nutfe” den bahsediyor. İnsanın yaratılışı? Yine başka bir “süreç” olarak dünyayı altı günde yarattığını buyuruyor. Yani bu kıssada “milyonlarca yıllık süreç”ten bahsedemez miydi Kur'an? Başka? Yine Kur'an'da “biz insanı ahseni takvim üzere yarattık” buyuruluyor. “En güzel kıvamda” Evrimcilere göre “insan maymun olarak yaratıldı” En güzel şekilde yaratılma bu mu oluyor? “Sonra maymuna çevirdik” deniyor mu, hayır. “Ahseni takvim üzere”, “eşrefi mahlukat olarak” yaratıldığı buyruluyor. Burada Allah'ın muradının tersine, zorlama yorumlar vardır. Bunun da kaynağı aşağılık kompleksidir. Bu açıdan “evrim teorisi” Kur'an'la çelişir. Evrim “yoktan var etme, yaratma fiili” değildir. Bunlarsa “yarata yarata maymun yarattı, sonradan insana dönüştü” diyor. Burada Cenabı Hakk'ın hukukuna karşı büyük bir haksızlık var.

KUR'AN'DA “MAYMUN'A DÖNÜŞME” KISSASI VAR

Şimdi Darwin, bu teoriyi aslında kendilerinin maymundan olan kişiler olmadığını ispat için ortaya attı. Kur'an'da geçer bu kıssa…Bakara-65 –“İçinizden cumartesi günü yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. İşte bundan dolayı onlara "sefil maymunlar olun!" dedik.” Kur'an'da İsrailoğullarının “Cumartesi av yasağı”nı ihlal edenlere Cenab-ı Hak, “aşağılık maymunlar olun dedik” buyuruluyor. Şimdi Kur'an'a inanıyorsa, dünyada maymundan gelen insanların olduğuna da inanmamız gerekir. Darwin de, “maymuna çevrilenler bizler değiliz” teorisini ispat etmek için dini görüşünü ispat etmek için bu teoriyi ortaya atmıştır. Dini görüştür bu. Darwin ayrıca biyolog filan da değildir. Yani “bilim adamı” da değildir.

TALMUD'A GÖRE DARWİN SINIFTA KALMIŞTIR

Bu kıssa “Talmud”da, muharref Tevrat'ın yorumunda da yazılıdır. Darwin bilim adamıysa, Talmud'a göre Darwin sınıfta kalmıştır. Talmud bunu 2000 sene önce yazmış. Talmud'a göre Yahudilerin dışındaki insanlar, domuzlardan ve maymunlardan gelmiştir. Bu Talmud'da geçer, Darwin'in bulduğu bir şey değil. Kur'an'da maymunlara atıf, Talmud'da da insanlardan Yahudi olmayanların domuz ve maymunlardan geldiğine ilişkin birtakım veriler varken, Darwin'in de çabası ortadayken neden konuyu bu noktada değil de “bilimsel görüş” noktasında kilitliyorlar? Bu kesinlikle aşağılık kompleksinden kaynaklanmaktadır.

“DÜNYANIN YAZILI TARİHİ İKİ BİN YIL, BİZ BUNLARA NASIL İNANALIM?”

- Bu kompleks aşılamadığı sürece evrim teorisi tartışması sürecek mi?

Tabi ki. Ortada bilimsel bir şey de yok. “Bilimsel ölçü”yle Kur'an'a geliyorsunuz da, neden Kur'an'la bilimsel ölçüye yanaşmıyorsunuz? Teoriniz beş duyu organına hitap ediyor mu, etmiyor. Deney yok. Tamamen farazi. Ha bir de en büyük delilleri fosiller. Komik kaçsın diye söylemiyorum. İnanın böyle. Fosiller delil? Bir insan düşüncesinin, yeri geldiğinde köhneliğini vurgulamak için “fosil” diye aşağılıyoruz. O fosiller burada bilimsel bir “kriter” kabul ediliyor? Öyle bir sağlam delile dönüştürüyorlar ki, sanki tomografi cihazı kesinliğinde karşımıza çıkartıyorlar. Oysa bahsedilen yıllar “milyonlarca önceki” yıllar? Son maymun, 65 milyon yıl önce primat. İlk insan, yine 65 milyon yıl önce primat...

Primat, “aradaki varlık”, geçiş var deniyor yani. Yani nasıl bir milimetrik ölçü ki bir küsuratı yok? Nasıl deney? Bugünden o güne deney yapılabiliyor. Hayır, o gündeki deneyi gösterin. Böyle bir “kesinlik” olabilir mi? Dünyanın yazılı tarihi iki bin yıl? Bunlara nasıl inanmamız beklenir. Bu sefer komik bir şey söyleyeyim; bakın, “bilimsel teori” diye bunlara inanılıyor. Bir fosilden elde edilen veriye göre, maymunların da konuşabildiği verisi elde edilmiş. Maymun ve insanın birbirinden ayıran kanaatlerden biri de maymunun konuşamaması, insanın konuşabilmesiydi. Bunu da çürütmüşler, bir fosil bulmuşlar, aynı fosildeki ses tellerinde yapılan inceleme ve deneylerde maymunun o dönemde konuşabildiğine hükmetmişler. Milyonlarca yıl öncesine ait olduğu söylenen bir fosildeki ses tellerinden muhtemelen titreşimlerinden dolayı konuştuğu sonucunu çıkartmışlardır. Hangi ses telinin titreşimi hangi sesi verir nereden kestiriyolar? Ses teli ölmüş, bitmiş, hareket yok? Bu sonucu nasıl çıkarıyorsunuz? Bu “bilimsel” bir sonuç biliyor musunuz? İşte bu teoriler nasıl çıkıyor okunmadığı için bilinmiyor, bilinmediği için de Batı'dan geldiğinden dolayı korku merkezli bir inanış besliyor, bizim bazı “aydınlarımız”.

SON VİDEO HABER

Boğaz'da büyük tehlike! Santim farkıyla atlatıldı

Haber Ara