TIMETURK | RÖPORTAJ
FAHRETTİN DEDE
Sabahaddin Zaim Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Muhammed Harb ile yeni kitabı “Osmanlı Aydını ve Yönetim Sistemi”ni konuşmak için bir araya geldik. “Araplara Osmanlı'yı sevdiren adam” olarak bilinen Prof. Dr. Harb ile yakın çağımızın en sancılı süreci olan Tanzimat'ı ve bunun Cumhuriyet'e yansımalarını konuştuk. Yansıma noktamız ise Mısır oldu… İşte o röportaj:
- Yeni kitabınızda kuruluşundan yıkılışına bir Osmanlı devlet ve entelijansiyasının panoramasını sunuyorsunuz. Özetler misiniz?
Devletin güçlü olduğu dönemde Osmanlı aydınını seçkin kılan özelliklerinden birisi onun yedi bilgi kaynağından beslenmiş olmasıdır. Bunlar Kur'an-ı Kerim, Hadis-i Şerif, Kısas-ı Enbiya ve Evliya, Tasavvuf, Firdevsi'nin Şehnamesi, İslam'ın ilim nazariyesi, yerel unsurlar ve amillerdir. Osmanlı'nın güçlü dönemlerinde aydınların ürünü olan fikir ve edebiyat çalışmaları hatta şairlerin divanları, bir Kur'an ayetine, bir hadise yahut evliyadan birine işaret etmekten eksik olmazdı. Devletin güçlü olduğu dönemde aydınların bir özelliği de İslamiyet'i yaymaktı…
FATİH, HALİS OSMANLI KÜLTÜRÜYLE YETİŞTİ
- Dil faktörü de önemli değil mi bu noktada?..
O döneme baktığınızda her Osmanlı aydını, mutlaka üç İslamî dili bilir: Türkçe, Arapça ve Farsça… Mesela, Fatih, halis Osmanlı kültürünü tam olarak almıştır. Tarihe ‘Fatih' olarak geçen Sultan II. Mehmed, ana hatlarıyla İslam edebiyatını, Arap ve Fars edebiyatını düzenli bir şekilde biliyordu. Ayrıca İslam felsefesi eğitimi almıştı. Osmanlıca'nın gelişmesine fırsat vermiştir.
- Osmanlı Devleti'nin Batı kültürüyle tanışmasını nereden başlatıyorsunuz? Batı kültürüyle ne zaman tanıştık?
Osmanlı Devleti'nde Batı kültürünün yerleşmesinde ana sebep Sultan Abdülmecid'in Batılılaşmaya öncülük etmesidir. Sultan ülkede yönetimin başıdır. Onun bu yönelişi, zorunlu olarak Osmanlı aydınlarının geleneksel İslamî kültürden uzaklaşmalarını, Avrupa tarzı eğitime ve Batı kültürüne yönelmelerini teşvik edici olmuştur. Aydınların, sultanı ve Osmanlı sarayını örnek alması; Osmanlıların hayat tarzının değişmesini ve Avrupa hayat tarzına yönelmesini hızlandırmıştır. Mesela daha önce Osmanlı aydınının ikinci dili Arapça iken, sonraki süreçte Fransızca olmuştur. Edebiyatta Fars edebiyatı bir örnek iken artık Fransız edebiyatı örnek olmuştur.
TANZİMAT'IN KÜLTÜREL ÖNEMİ SİYASİ ÖNEMİ KADAR BÜYÜKTÜR!
- Peki Batılılaşmaya Batılıların etkisi oldu mu? Yani Osmanlılar kendi kendine mi Batılılaştı yoksa Batılılaşmaya tâbi mi tutuldu?
1831'de ilk Osmanlı resmî gazetesi çıktı. Bu Osmanlı düşünce tarihinde mihenk taşı olmuştur. 1840'da William Churchill'in Ceride-i Havadis'i çıkarması ile ihtilâlci Osmanlı aydınını yetiştirmenin temeli atılmış oldu. Gurbetteki Batı yanlılarının yayınları, İstanbul'a ve Anadolu'ya açılma imkânı buldu. Yine Sultan Abdülaziz'in Avrupa'ya gerçekleştirdiği diplomatik hareket, onun Fransa'yı ziyaret etmesi ve III. Napolyon'la görüşmeler yapması yeni bir vakıaydı. Ayrıca 6 yıl Fransa'da kalan Şinasi'yi de zikretmek gerek.
- Peki Tanzimat faktörü?..
Tanzimat'ın önemi çok büyük olmasına rağmen anlaşılamamıştır… Tanzimat hareketinin meydana getirdiği kültür aktarımı, önemi bakımından siyasi aktarıma denktir. Tanzimat eski Osmanlı medrese sistemine denk, fakat ona ters bir eğitim sistemini yerleştirmenin yolunu açmıştır. Tanzimat öyle bir genel eğitim sistemi getirdi ki, bu sistemde profesörler görevlilere dönüştüler.
ROBERT KOLEJİ OSMANLILARI HIRİSTİYANLAŞTIRMAK İÇİN AÇILDI
- Ayrıca eğitim bahsinde Robert Koleji'nin Türkiye'ye girmesinden de bahsediyorsunuz…
İlk lise sistemli eğitim 1868'de Galatasaray'da açıldı. Eğitim Fransızca yapılıyordu ve burası görevli aydınları yetiştiren bir kuluçka makinesi olmuştu. Amerika Birleşik Devletleri de Avrupa heyetleri gibi Batı kültürüne, Amerikan ve Batı siyaset kurumlarına hizmet etmek üzere yarışa katıldı. Hıristiyanlaştırma da Amerikalıların hedeflerindendi.
- Peki bu vasatta Mustafa Kemal nerede duruyor?
Görünen o ki, Mustafa Kemal'in düşüncesinin oluşumunda esaslı etki sahibi 3 kişi var: Tevfik Fikret, Abdullah Cevdet ve Ziya Gökalp… Ayrıca iyi derecede bildiği Fransızcası ile okuduğu eserler yoluyla laiklik düşüncesi ile tanışmış, Osmanlıca tercümeler yoluyla da inkârcı dinsizlik manasında hümanistlikle de bir bağlantı kurmuştur. Bu bağlamda okuduğu iki Fransız düşünür Dr. Rene Verneu ve Jean Meslier'dir.
- Bu süreç içerisinde Sultan II. Abdülhamid'in tavrını nasıl okuyorsunuz?
Sultan Abdülhamid, Avrupa kültürü ile yetişmiş düşünce, edebiyat ve siyaset alanında sözü geçen aydınların etkisini azaltmaya çalıştı. Bazı bölgelerde halklar, milliyetçilik akımıyla meşgulken bu konuda isabetli işler yaptı. Ama aynı Abdülhamid, yeniliklere de açıktır. Batıcı olmayan Osmanlı aydınını meydana getirmek ümidiyle eğitimi geliştirmeye Abdülhamid çaba gösterdi.
MISIRLI TALEBELERİ ASLI KİLİSE OLAN OKULLARDA OKUTTULAR
- Osmanlı'nın Batılılaştığı süreçte Mısır da Osmanlı'nın imtiyazlı bir eyaleti olarak Batılılaşıyordu. Batılılaşmanın Mısır'daki izdüşümü nasıl oldu?
Aynı süreçte Batılılar Mısır'a da aydın yetiştiriyorlardı. Osmanlı hakkındaki ‘İhtilalci'den tutun da ‘İşgalci', ‘Sömürgeci'ye kadar bütün bu sıfatları İngilizler koydu. Arab'ın ders kitabında İngiliz mantığının işi ne? Batılı mantığıyla, İngiliz mantığıyla eğittiler çocuklarımızı, gençlerimizi… Osmanlılar Avrupa'da cihad ediyordu. Burada bize Osmanlı'ya ‘işgalci' dedirten nedir? Bir şey daha, maalesef Kahire Üniversitesi'nin kurulmasının ardından 1913'te Mısır'dan Avrupa'ya öğrenci gönderimleri oldu. Tarih için, Coğrafya için öğrenciler Batı ülkelerinde; Cambridge'de, Sarbonne'de, Londra Üniversitesi'nde eğitim aldılar. Baktığınızda bu üniversitelerin aslı kilisedir zaten. Küçük bir kilisede çocuklara Hristiyanlık eğitimi vermek için kurulmuş, zamanla kurumsallaşıp üniversiteleşmişlerdir.
- Bizdeki Kur'an kursları gibi değerlendirebiliriz heralde?
Evet… Bizim çocuklarımız da bu üniversiteye gidip döndüğünde kiliseden dönmüş gibi Osmanlılara saldırıyordu. Kendi fikirleri değiştiği gibi, -bu adamlar üniversitede hoca olduğu için- yetiştirdikleri öğrencilere de bu fikirleri aşılıyorlar. “Osmanlılar, vahşidir, kötüdür, medeniyetleri yoktur” gibi fikirlerle var oldular.
- Peki Osmanlı karşıtlığına Vahhabilik hareketinin etkisi oldu mu?
Vahhabilik ve Suudiler henüz o dönemlerde aktif değildi. Elbette ki olmuştur etkisi ancak daha sonraki dönemlerde diyebiliriz. Mısır üzerinden devam edecek olursak, ülkelerine geri dönen Batı eğitimli talebeler, makaleler yazdılar, konferanslar verdiler. Yani Osmanlı aleyhtarı düşüncelerin kökü o dönemlere dayanıyor.
- Son olarak sizi Uluslar arası Tecdid Üniversitesi'nin kadrosunda gördük. Buradaki çalışmalarınızın yanında orada da ders verecek misiniz?
İlk kez sizden duyuyorum. Tecdid Üniversitesi ile hiçbir ilişkim yok. Çalışmalarıma burada devam ediyorum.
Prof. Dr. Muhammed Harb: Batılılaşmayı Abdülmecid başlattı Sultan Abdülhamid bitirdi!
“Tanzimat’ın kültürel önemi siyasi önemine denk! Osmanlı Devleti’nde Batı kültürünün yerleşmesinde ana sebep Sultan Abdülmecid’in Batılılaşmaya öncülük etmesidir” diyen Mısırlı tarihçi Prof. Dr. Muhammed Harb, “Batıcı olmayan Osmanlı aydınını meydana getirmek ümidiyle eğitimi geliştirmeye Abdülhamid çaba gösterdi” diye konuştu.
8 Yıl Önce Güncellendi
2017-12-12 12:49:25
SON VİDEO HABER
Haber Ara