15 Mart 2011'de Suriye'nin güneyindeki Dera'da, komşu ülkelerdeki "Arap Baharı"ndan esinlenen demokrasi yanlısı göstericilerin katılımı ile başlayan Suriye devrimi tüm bir ülkede yıkıma yol açan, yüz binlerce kişinin öldüğü, milyonlarca kişinin evlerinden olduğu topyekûn bir iç savaşa dönüştü.

Astana üçlüsü Türkiye, İran ve Rusya'nın girişimleri ile son dönemde siyasi çözüm konusunda büyük bir yol alınırken, Dera başta olmak üzere Suriye rejiminin kalesi başkent Şam'da gece saatlerinde duvarlara ‘devrimi destekleyen' sloganların yazılması ve rejime karşı üst düzey suikastların gerçekleşmesi akıllara "devrim yeniden mi filizleniyor?" sorusunu getiriyor.

Esed rejimi ve Rusya'nın yoğun hava kara saldırılarından sonra rejim güçlerinin kontrolüne geçen Dera'da sivil devrimci hareket yeniden sokaklarda görülüyor. Dera'da gerçekleşen saldırı ve duvar yazılarının Dera'ya sızan Tahrir-el Şam komutanlarından Ebu Culeybib el Ürdüni'nin planladığı sanılıyor. Ebu Culeybib el Ürdüni'de uğradığı saldırı ile öldürüldüğü biliniyor.

Başkent Şam'da ise 2011 yılından bu yana ilk defa Suriyeli muhalifler gece saatlerinde rejime karşı cephe alıyor. Şam'da yollarda, kavşaklarda, sokakların girişinde kontrol noktaları olmasına rağmen gerçekleşen bu saldırı ve girişimler kentin içinde hala muhalif hücrelerin olduğunu gösteriyor.