Dolar

34,5275

Euro

36,1727

Altın

2.967,84

Bist

9.367,77

'Rusya, Batı ile jeopolitik mücadelesini kendi sınırlarından uzaklaştırmayı başardı'

İHH İnsani ve Sosyal Yardımlaşma Merkezi İNSAMER Araştırmacılarından Burak Çalışkan Yeni Şafak için kaleme aldı:

5 Yıl Önce Güncellendi

2020-01-21 15:47:49

'Rusya, Batı ile jeopolitik mücadelesini kendi sınırlarından uzaklaştırmayı başardı'

Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Rusya'nın Karadeniz Filosu'nun Ukrayna'nın egemenlik alanında bulunan Kırım'ın Sivastopol Limanı'nda kalması ve Karadeniz'de daralan kıta sahanlığı uzun yıllar Rus dış politikasının en ciddi problemleri arasında yer aldı. Bununla birlikte Gürcistan ve Ukrayna'nın NATO ve Avrupa Birliği'ne üyelik süreçlerinin gündeme gelmesi de Moskova'yı rahatsız etti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu bağımsız iki devletin atacağı politik adımlara, “Rusya'nın Batı tarafından jeopolitik olarak çevreleneceğini” iddia ederek itiraz etti. Nitekim Ağustos 2008'de Gürcistan'a askeri müdahalede bulunan ve Mart 2014'te Kırım'ı işgal eden Moskova, uluslararası hukuku çiğneyerek kendi açısından var olan sorunlarını çözdüğünü düşünmektedir.

Son dönemde Suriye, Doğu Akdeniz'deki enerji rekabeti ve Libya krizinde önemli bir aktör olarak yer alan Rusya, bu uluslararası çatışma alanlarındaki harekât kabiliyetini de Karadeniz'deki kazanımlarına borçludur. Bir anlamda “yakın çevre” olarak tanımladığı eski Sovyet coğrafyasını kontrol altına aldığını düşünen Moskova, uluslararası krizlerde oynadığı rollerle çatışma alanını kendi sınırlarından oldukça uzak bölgelere taşımaya çalışmaktadır. Yine de Kırım'daki işgalin altıncı yılına yaklaşılırken, yarımadanın yoğun şekilde silahlanması ve askeri yatırımlar devam etmektedir.

KUZEY FİLOSU KARADENİZ'DE

Bu noktada 7 Ocak'ta Suriye'de Beşar Esad ile görüşen Putin, hemen ardından da Türk Akım projesinin açılışı ve Libya müzakereleri için Türkiye'yi ziyaret etti. Türkiye'den sonraki durağı ise 2014 yılında işgal ettiği Kırım oldu. Vladimir Putin, Rusya'nın Kuzey ve Karadeniz filolarının Kırım açıklarında gerçekleştirdiği geniş kapsamlı ortak tatbikatı, bu iki filonun komutanlarıyla birlikte “Mareşal Ustinov” füze kruvazör gemisinde takip etti.

Tatbikatta 30'un üzerinde savaş gemisi ve Rus Hava Kuvvetleri'nden 40'ı aşkın hava aracı yer aldı. Donanma gemileri Kalibr tipi kruz füzelerini test ederken, MİG-31K savaş uçağı da yeni geliştirilen Kinjal hipersonik füzesini denedi. Putin 2018 yılında Kinjal füzelerinin sesten en az 10 kat daha hızlı gidebildiğini belirtmiş ve uçuş sırasındaki manevra kabiliyetleri sayesinde mevcut savunma ve füze sistemlerini aşabildiği açıklamıştı. Geçtiğimiz Temmuz ayında da Karadeniz'de bir tatbikat düzenlense de test edilen sistemler ve katılım açısından son tatbikat çok daha kapsamlıdır. Ayrıca Kuzey Filosu'nun da Karadeniz'deki tatbikata katılması oldukça dikkat çekicidir.

İŞGAL ALTINDAKİ KIRIM ASKERİLEŞTİRİLDİ

Karadeniz'deki yoğun silahlanma devam ederken, Kırım yarımadasında 30 bin Rus askerinin bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunun yanında işgalle birlikte Kırım'a 105 bin Rus vatandaşının yerleştirildiği bildirilirken, bu insanların önemli bir kısmını emekli Rus askerlerinin oluşturduğu iddiası da Moskova'nın niyetini göstermesi açısından önemlidir.

Bunların yanında 2018 yılının sonunda Kırım'ın Belbek bölgesinde Rus askeri hava üssü de faaliyetlerine başlamış ve 2025 yılına kadar Rusya'nın bölgedeki asker sayısını iki katına çıkarması beklenmektedir. Bu bağlamda Kırım'a yerleştirilen S-400'ler de Rusya'nın işgal ettiği bölgede kalıcı olmak istediğinin önemli göstergeleridir.

İşgale bağlı önemli gelişme ve tartışmalardan biri de Karadeniz'deki kıta sahanlığı meselesidir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte Karadeniz'deki kıta sahanlığı daralan Moskova, bölgedeki lider pozisyonunu da yitirmiştir. Bu bağlamda Türkiye'nin başını çektiği Karadeniz'deki işbirliği denemelerine imzacı olan Moskova, Kırım'daki Karadeniz Filosu için de Ukrayna ile anlaşma zemini aramıştır. Ancak 2014 yılında gerçekleştirdiği Kırım işgali ile birlikte Rusya, Ukrayna'ya karşı Karadeniz'de yeni bir kıta sahanlığı iddiasını da gündeme taşımıştır.

KERÇ KÖPRÜSÜNÜN ROLÜ

Kırım'ın, Rusya Federasyonu'nun bir parçası olduğunu iddia eden Moskova, bu nedenle toprakları üzerinde de sadece Rusya'nın egemenliği bulunduğunu savunmaktadır. Süreç içerisinde Kırım ve Kerç bölgesinde faaliyet gösteren Ukrayna gemileri, Rusya tarafından pek çok kez tacize uğramış ve el konulmuştur. Hâlbuki uluslararası hukuku çiğneyerek egemen bir devletin topraklarını işgal eden Rusya, kıta sahanlığı iddiası ile de BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ni ihlal etmektedir.

Bu bağlamda Mayıs 2018'de Kırım ile Kırım karşısındaki Rusya toprakları arasında kalan Kerç Boğazı'na 19 km uzunluğundaki Kerç Köprüsü'nü inşa eden Rusya, bölgeye tam anlamıyla egemen olmaya çalışmaktadır. Moskova köprünün yapılış amacı olarak turizm ve kargo nakliyatını ön plana çıkarsa da askeri anlamda lojistik ikmali daha ağır basmaktadır.

Kırım'ı Karadeniz'e açılan bir kapı olarak gören Rusya, bölgedeki hâkimiyetini kaybetmesi halinde bütün güney sınırlarının tehlikeye girebileceğini düşünmektedir. Aynı şekilde Arap isyanları öncesi de ABD başta olmak üzere Batı tarafından jeopolitik olarak çevrelendiğini iddia etmiştir. Hâlbuki Rusya bu tarz bir mit ve söylem oluşturarak, gerçekleştirdiği yahut gerçekleştireceği hukuksuzlukları meşru bir hale getirmeye çalışmaktadır.

Nitekim Rusya'nın Gürcistan ve Ukrayna'ya yönelik askeri müdahalelerinin ardından Karadeniz'deki liderliğe yönelik faaliyetleri, Akdeniz'deki yeni çatışma alanlarında çok daha rahat hareket etmesini sağlamaktadır. Bir anlamda Moskova, Batı ile jeopolitik mücadelesini kendi sınırlarından uzaklaştırmayı başarmıştır. Ancak Rusya'nın mevcut ekonomik verileri ve sorunlu sosyal yapısı göz önüne alındığında, sahip olduğu gücün oldukça ötesinde kazanımlar elde ettiği de ifade edilebilir.

SON VİDEO HABER

Otobüs durağına dalan otomobil, 3 öğrenciyi yaraladı

Haber Ara