Her yıl 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü olarak kutlanıyor. Bu yılın teması ise "iş yerinde ruh sağlığı" olarak belirlendi.
Ruh Sağlığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ömer Akgüli ruh sağlığının önemine dikkat çekerek yazılı açıklamada bulundu.
Çalışma yerlerinde iş güvenliği uzmanları ve iş yeri hekimlerinin kattığı artı değerlere yeni bir kazanım eklemenin zamanının geldiğini belirtti. Akgül, iş güvenliği uzmanları, iş yerinin fiziki koşullarının güvenliğini sağlarken iş yeri hekimleri çalışanların bedensel sağlıklarını güçlü tutmaya çalışırken hala eksik kalan hususların olduğunu söyledi. Akgül bu yılın teması olan 'iş yerinde ruh sağlığı' olduğunu aktararak şunları söyledi:
"Ruhsal, sosyal ve bedensel açıdan verimli bir ortamın varlığını en iyi şekilde sürdürebilmek için '6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na göre iş yerlerinde sağlık birimlerinin oluşturulması zaruri olmuştur. Beden sağlığına verilen önem, ruh sağlığına da verilmelidir. Bu sebepten ötürü ruhsal ve sosyal iyilik halini korumak ve güçlendirmek için iş yeri psikoloğuna ihtiyaç duyulmaktadır."
RUH SAĞLIĞININ ÖNEMİ
Uzmanlar beden sağlığı ve ruh sağlığının önemine dikkat çekiyor. Ruh sağlığının kişinin yaşadığı ortam, inanç, düşünce olarak şekillendiği belirtiliyor. Ruh sağlığı terim olarak, Erken çocukluktan ölüme kadar devam eden ve düşünce, iletişim becerileri, öğrenme, duygusal gelişim, kendine güven gibi bir dizi süreci de ifade eden bir kavram olarak tanımlanıyor.
Konuyla ilgili, Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikomatik Tıp Derneği Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan su ifadeleri kullandı:
“Bizler yaptığımız tüm çalışmalarda ruh ile beden sağlığı birbirinden ayrılmamalı diyoruz.Psikiyatri genel tıbba entegre olması gereken bir yapıdır ve psikiyatrik hastalıkların büyük çoğunluğu genel tıptadır. Yani kaygı bozukluğu, depresyon, organik beyin sendromu, kişilik bozukluğu, panik bozukluk ve deliryum gibi hastalığı olanların büyük çoğunluğu cerrahi, onkoloji, kardiyoloji ve yoğun bakımdadır. Psikiyatride bu tip vakalar çok azdır.
Depresyon ise en çok diyabet gibi kronik hastalığı olanlarda görülür. Bu nedenle bizim onlara hizmet vermemiz, onları fark etmemiz ve tedavi etmemiz gerekir.
Örneğin, kalp krizi geçiren bir hastadaki panik bozukluk tedavi edilmezse kalbi tam tedavi edilmiş sayılmaz çünkü oradaki riskler sabit kalır. Anksiyete beyni uyarır, sinir sistemi kalp üzerine aşırı yük bindirir ve yeni bir kalp krizi riski doğmuş olur.”