Dolar

34,3265

Euro

36,3515

Altın

2.836,86

Bist

9.420,42

'AB'nin ortak bir sağlık politikası yok'

Avrupa Birliği (AB) ve Küresel Araştırmalar Derneği (ABKAD) Başkan Yardımcısı Dr. Can Baydarol, Avrupa Birliği'nin ortak bir sağlık politikası

5 Yıl Önce Güncellendi

2020-04-05 11:48:56

'AB'nin ortak bir sağlık politikası yok'

AA muhabirine, Kovid-19 salgını sonrası sınır kapılarını kapatarak Schengen sistemini, ekonomik, siyasi ilişkilerini tamamen durduran sağlık sistemi ve varlığı üye ülkeler tarafından tartışmaya açılan AB'nin yakın geleceğini değerlendiren Baydarol, her ülkenin "kendi kafasına göre" bir şeyler yapmaya kalkıştığını ifade etti.

"Hollanda tamamen serbest bıraktı, İtalya seyircili maç oynattı, İspanya başka türlü takıldı. İngiltere kitlesel ölümleri bekledi." diyen Baydarol, tek elden yürütülen bir salgın politikası olmadığının böylece ortaya çıktığını kaydetti.

Baydarol, "Bunun sonucunda herkes kendi sınırlarını korumaya çalıştı. Schengen çöktü. Bütün yetki AB Merkez Bankasında (ECB) olduğu için kimse tek başına para da basamaz. ECB Başkanı Christine Lagarde ortalarda görünmüyor. Dolayısıyla bundan sonraki AB, bütün dünyada olacağı gibi kendini kapatacak. Topyekün mücadele gerekiyor" dedi.

"Bundan sonra, şu an yaşanılan pandemi ve daha sonra ortaya çıkabilecek olan benzer salgınlara karşı bütün dünyanın aynı anda reaksiyon göstereceğini tahmin ediyorum" diyen Baydarol, şöyle konuştu:

"AB'de şu dönemde bir liderlik erozyonu yaşanıyor. AB'yi kuran değerler zaten çoktan yok olmuş durumda. Bu salgın da gösterdi ki gerçekle ilgisi olmayan popülist söylemleri ağzından düşürmeyen liderlerin de sonu geldi. Seçimler ne zaman olur bilemem, zaten şu durumda kimse sandığa da gitmez. Ama bu iş yatıştıktan sonra ben büyük bir siyasi değişim bekliyorum dünyada. Bu Avrupa için de geçerli. Popülist politikacıların yerini büyük olasılıkla daha teknokrat, bilime daha fazla önem veren politikacıların alacağı yönünde beklentim yüksek. Korona çerçevesinden bakıldığında geciken önlemler bütün dünyadaki sonuçları derinden hissettiriyor. Belki de demokrasinin kurallarını yeniden yazmaya, düşünmeye başlamanın tam vakti. Olumsuz olarak daha kontrol edilen, özgür bireyden taviz vermemize razı olacağımız günlerle karşı karşıya geleceğiz.

Belki demokrasiden ödün verilecek ama sağlık ve güvenlik endişelerinin ön plana çıkacağı bir dönem başlayacak. Avrupa Birliği'nin ortak bir sağlık politikası olmamasından dolayı yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadelede sınıfta kaldı. Başka bir risk daha var ki o da eğer mali yardımlar zamanında yapılamazsa bundan sonra talan düzeni başlar. Bu kadar aç ve parasız insan sokaklardaysa -ki bu Avrupa'da hiç az sayıda değil- sosyal patlama yaşanır. Dolayısıyla sadece sağlık değil güvenlik noktasında da ortak tedbirlerin alınması gerekiyor. Buna aynı zamanda ekonomik önlemler de dahil."

"DÜNYA'DAKİ ESAS PARADİGMA DEĞİŞİMİ VİRÜSTEN SONRA OLACAK"

Dr. Baydarol, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından sonra tüm dünyada enflasyonist baskı döneminin başlayacağını ifade ederek ABD'nin 2 trilyon dolar para bastığını, 2 trilyon dolar daha basmanın peşinde olduğunu söyledi.

Sıkı para politikalarına bağlı kapitalist modelin sona erdiğini savunan Dr. Baydoral, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünya ekonomisindeki daralma tüm ülkeleri etkileyecektir. Dolayısıyla Avrupa da ABD gibi para basmaya başlayacaktır. AB içinde başta Almanya ve Fransa 500 milyar avronun üzerinde destek paketleri açıkladı, yani ABD'de FED'in yaptığını Avrupa Merkez Bankası yapacak. Sanki neo-Keynesyen bir döneme doğru gittiğimiz izlenimi doğuyor. Peki sadece zenginlerin yaşadığı fakirlerin yok sayılacağı bir dönemle mi karşı karşıya kalacağız? 'Fakirlik, açlık, hastalık, olmayan sağlık sistemleri, göçmen akımlarının yolunu daha da yükseltir' varsayımından hareketle bugün artık fakirin derdi zenginin de derdi olmuştur ve olmaya devam edecektir. Avrupa'nın en güçlü ülkesi Almanya bile ürettiklerini dışarıya satamazsa fabrikalarını kapatmak zorunda kalır. Almanya'nın ana tarım üretim maddesi patates. Bu sebeple Almanya gıdada dışa bağımlı. Yani hiçbir ülkenin tam anlamıyla kendi kendine yetmesi mümkün değil."

"Biz soğuk savaş çocuğu olarak doğduk. Bir gün Berlin Duvarı'nın yıkılmasına tanıklık ettik. Bir sabah kalktığımızda da 11 Eylül 2001 saldırısına şahit olduk" diyen Baydarol, "Ve her defasında da paradigma değişti. Ama esas paradigma değişimi bu korona salgınıyla olacaktır" değerlendirmesini yaptı.

Dr. Baydarol, sözlerini şöyle tamamladı:

"Devletlerin, koronavirüs salgını sonrası ortaya çıkan sağlık, ekonomik ve güvenlik sorunlarıyla tek başlarına mücadele etmesi imkansız bir hal almıştır. Bu sebeple bütün Avrupa ve dünya ülkelerinin bir araya gelerek bu sorunla ortak mücadele etmeleri kaçınılmazdır. İtalya, Fransa ve İspanya'da AB bayrağının indirilmesi üzerine 'AB dağılır' gibi bir söylem geliştirmek gerçekliği olmayan bir yaklaşımdır. Dağılmak sözü söylemesi kolay uygulaması çok zor. Daha Brexit sonrası İngiltere'nin başına ne geleceğini bile görmüş değiliz. Normalde 1 Mart itibarıyla ayrılmanın detayları konuşuluyor olacaktı. Şu anda bu konuyu gündeme getiren yok. İngilizler Brexit'i en az 1 yıl geriye atarlar önlerini görmek için. Çünkü şu anda dünyanın önceliği sağlık ve bu salgından kurtulmak. Avrupa'nın dominant ülkesi olan Almanya kemer sıkma politikaları yüzünden bir çok AB ülkesine yeterli miktarda para ödenmesine mani oldu, Yunanistan, İtalya, İspanya gibi ülkeler sağlık sektörüne yeterli yatırım yapmadı. Bu yüzden Almanya'nın bu ülkelere karşı artık daha insancıl davranması gerektiğini düşünüyorum."

 

Haber Ara