Dolar

34,5424

Euro

36,0063

Altın

3.006,41

Bist

9.549,89

Aspirin kanserden ölüm riskini azaltıyor

Kanserle mücadelede aspirinin sağladığı yararlara ilişkin 47 araştırmanın sonuçlarını analiz eden bir çalışmaya göre, kansere bağlı ölüm riskini de % 20 oranında düşürüyor.

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-08-15 14:36:54

Aspirin kanserden ölüm riskini azaltıyor

Aspirinin kanser ile ilişkisi uzun zamandır tıbbın gündeminde. Bilimsel araştırmalar düzenli aspirin kullanımının başta bağırsak olmak üzere pek çok kanser türünü önlemede ve tedavide etkili olduğunu gösteriyor.

Örneğin; Mart 2016'da JAMA Onkoloji dergisinde yayınlanan ve 136 bin kişi üzerinde yapılan araştırma sonuçları, haftada iki defa düzenliaspirin içenlerin kansere yakalanma riskinin % 3 azaldığını ortaya koydu.

Ntv'nin aktardığı habere göre; Eylül 2015'de Hollanda'da yapılan geniş çaplı bir araştırmanın sonuçlarına göre de aspirinin, tedavisi süren mide–bağırsak kanserihastalarının ömrünü yaklaşık iki kat artırdığı açıklandı.

Yine Londra'daki Francis Crick Enstitüsü'nden bilim insanlarının 2015 tarihli araştırması, aspirinin kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden saklanmasını önleyebileceğine işaret ediyordu.

“ASPİRİN KANSERDEN ÖLÜM RİSKİNİ DÜŞÜRÜYOR”

Geçtiğimiz günlerde PLoS One isimli bilimsel dergide yayımlanan bir makale ise kanser tedavisinde asetil salisilik asitin (ASA) yararını bir kez daha gösterdi. Makaleye konu olan çalışmaya göre, düşük dozda ASA alınması hem kansere yakalanma riskini düşürüyor hem de kansere bağlı ölüm riskini ortalama % 20 oranında azaltıyor.

Söz konusu çalışma sonuçlarını ntv.com.tr'ye değerlendiren Tıbbi Onkolog Prof. Dr. Canfeza Sezgin, aspirinin kanserle savaştaki rolüne dikkat çekti ancak düzenli aspirin kullanımının bazı kişilerde kanamaya sebep olabileceği konusunda uyardı.

“KANSER HÜCRELERİNİN YAYILMASINI ENGELLİYOR”

Prof. Sezgin'in, çalışma sonuçlarına ilişkin değerlendirmesi şöyle: “Araştırmacılar 5 yıl boyunca aspirinin meme, prostat ve kalınbağırsak kanseri hastalarındaki etkisini konu alan iyi ve kaliteli yapılmış 47 araştırmayı incelemiştir. Kanser tedavilerinin tamamlanması sonrası aspirin kullanımının etkileri incelenirken plasebo etkisi de değerlendirilmiştir. Sonuçta aspirinin kanser sonrası ölümleri azalttığı ve kanserin yayılmasını engellediği yönünde bulgulara ulaşılmıştır.”

“DAHA DETAYLI ÇALIŞMALARA İHTİYAÇ VAR”

“Ancak bunun bilindik kanser türleri üzerinde daha etkili olup olmadığını anlamak için detaylı çalışmalar gerekli” diyen Prof. Sezgin'e göre, eski bir ilaç olmasına rağmen aspirin, son yüzyılın en önemli ilaçları arasındaki yerini korumaya ediyor.
Konuyla ilgili son yıllarda açıklanan diğer çalışmalara da değinen Sezgin, “Düşük dozda ASA kullanımının kanser görülme oranlarını azalttığı bilinirken, kanserden ölümleri azaltmadaki katkısı net değildi. Geçen hafta yayınlanan bu büyük çalışma, belirsizliği aspirin lehine bozarak kanserde tıbbi tedavilerin yanı sıra düşük dozda ASA kullanılmasıyla hem kansere bağlı ölüm hem de kanserin yayılma oranlarını % 15 – 20 azalttığını gösterdi. Bu nedenle araştırmacılar, uygun hastalarda tedaviye ek olarak ASA önermektedir. Elde edilen bu oran neredeyse tıbbi tedavi ile elde edilen kazanımlara eşittir” dedi.

UCUZ İLAÇLARLA SAĞLANAN BU YARAR ÇOK ANLAMLI

Prof. Sezgin'e göre bu çalışmalar umut verici ancak başka araştırmalarla bu sonuçların doğrulanması ve diğer kanser tiplerindeki etkisi ile ilgili kanıtların elde edilmesi gerekiyor. Sezgin, aspirin gibi ucuz ilaçlarla sağlanan bu yararın önemli olduğunu ve çeşitli kanserlerin yardımcı tedavisinde de kullanılabileceğini belirtiyor.

İÇ KANAMA RİSKİNE DİKKAT!

Aspirin kullanımının yarattığı iç kanama riskine işaret eden Sezgin, araştırmada bu durumun da ayrıca değerlendirildiğini söyledi, “Sonuçta çalışmalarda düşük doz ASA kullanılmasıyla hayati tehlike arz eden ciddi bir kanama olmadığı görülmüştür. Aspirin almayı düşünen kanser hastasının öncelikle onkoloji doktoruyla, potansiyel riskleri ve yararları ile ilgili konuşarak karar vermesi gerekir” dedi.

ASPİRİN HAKKINDA…

Aspirinin kimyasal yapısını oluşturan salisilik asiti içeren söğüt ağacı ve diğer bitkilerin sağlık için kullanımlarından ilk olarak MÖ 2000'li yıllarda Mısır'da yazılan farmakolojik papiruslarda bahsediliyor. MÖ 400 civarında Hipokrat'ın ateşi düşürmek için bu bitkilerden yapılan çayları tavsiye ettiği ileri sürülüyor.

Onsekizinci yüzyılın ortalarında söğüt kabuğu ekstresinin ateş, ağrı ve şişlik üzerindeki yararı tanımlandı. 1897 yılında bilim insanları salisilattan daha az tahriş edici bir ilaç olarak aspirini araştırmaya başladı. 1899 yılında da asetil salisilik asit ilaç olarak geliştirilerek kullanılmaya başlandı.

Kaynak: Elwood PC, Aspirin in the Treatment of Cancer: Reductions in Metastatic Spread and in Mortality: A Systematic Review and Meta-Analyses of Published Studies. PLOS ONE, 2016; 11 (4).

Haber Ara