Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Başkanı Prof. Dr. Arzu Mirici, "Hastalar düzenli doktor kontrolünde olursa, ilaçlarını önerilen şekilde kullanırsa, sigara içmez ve içilen yerde durmazsa, astımı tetikleyen faktörlerin ve alerjenlerin neler olduğunun farkında olup mümkün olduğunca onlardan uzak durursa, düzenli egzersiz yapar ve grip aşısı olursa astımı tam anlamıyla kontrol altına alabilir." dedi.
Prof. Dr. Arzu Mirici, Dünya Astım Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, astımın tamamen tedavi edilemese de korkulacak bir hastalık olmadığını söyledi.
Astımın tedaviyle tam olarak kontrol altına alınabileceğini ifade eden Mirici, tam kontrolün ise "hastanın hiç şikayetinin olmaması, günlük kişisel ve mesleğinin gereği olan işleri herhangi bir kısıtlama olmadan yapabilmesi, hastalık nedeniyle iş ve okul devamsızlığı yaşamaması" şeklinde tanımlandığını kaydetti. Mirici, tam kontrolün doğru tanı, tedavi, hasta eğitimi ve hekim ile hasta iş birliği gibi koşullar yerine getirildiğinde mümkün olacağını belirtti.
Astım hastalarına, "bireyselleşmiş tedavi" olarak bilinen, kişiye özgü ve zaman içinde değişkenlik gösterebilen tedavi modelinin uygulandığını anlatan Mirici, "Hastalar düzenli doktor kontrolünde olursa, ilaçlarını önerilen şekilde kullanırsa, sigara içmez ve içilen yerde durmazsa, astımı tetikleyen faktörlerin ve alerjenlerin neler olduğunun farkında olup mümkün olduğunca onlardan uzak durursa, düzenli egzersiz yapar ve grip aşısı olursa astımı tam anlamıyla kontrol altına alabilir. Astımı olduğu halde profesyonel turnuvalara katılan pek çok sporcu olduğu unutulmamalı." diye konuştu.
Türkiye'de astım tedavisi için yeterli merkez, ilaç, altyapı ve uzman bulunduğunu belirten Mirici, "Uygun teşhis, tedavi ve iyi bir hasta ve hekim iş birliğiyle hastaların yüzde 95'inden fazlasının astımı tamamen kontrol altında tutulabiliyor. Üstelik son yıllarda astım gelişim mekanizmalarının daha iyi anlaşılması, tedavide yeni ve etkili ilaçlar geliştirilmesiyle daha önce kontrol altına alınmasında zorlanılan, zor astım olarak tanımlanan hastaların şikayetlerinin azalması ve hastalığın tamamen kontrolü mümkün oldu." dedi.
"Astım, kişiden kişiye farklılıklar gösteriyor"
TÜSAD Astım ve Alerji Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Levent Cem Mutlu da astımın ataklarla seyreden, nefes darlığı ve hırıltılı solunumla karakterize olan, tüm dünyada sıkça görülen ve bulaşıcı olmayan kronik bir hastalık olarak tanımlandığını aktardı.
Dünyada yaklaşık 300 milyon astım hastası olduğunun tahmin edildiğini söyleyen Mutlu, Türkiye'de ise yaklaşık her 100 erişkinden 5 ila 7'sinde, her 100 çocuktan 13 ila 15'inde astım görüldüğünü belirtti.
Astımda hastaların genellikle nefes darlığı ve hırıltı şikayetleriyle doktora başvurduğunu dile getiren Mutlu, göğüste sıkışıklık ve geçmeyen öksürüğün de astıma işaret edebileceğini bildirdi.
Doç. Dr. Mutlu, şikayetlerin özellikle gece veya sabaha doğru ortaya çıkması ya da bu zamanlarda artması durumunda hastanın astım olma ihtimalinin çok daha fazla olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Astımın en önemli özelliği, hastanın şikayetlerinin değişkenlik göstermesi, ataklarla (krizlerle) seyretmesidir. Sıklığı ve şiddeti kişiden kişiye veya aynı kişide zaman içinde değişkenlik gösterir. Yani bazı günler hiç olmayan, bazı günler artan, bazı günler hastaneye veya acil servise başvurmayı gerektirecek kadar şiddetlenen şikayetlerle karakterize olabilir. Hastalarda şikayetlerin hepsi bir arada olmayabilir. Bazı hastalarda sadece öksürük, bazılarında ise öksürük olmaksızın nefes darlığı olabilir. Bazı durumlarda özellikle enfeksiyon varsa tüm yakınmalar bir arada ortaya çıkabilir. Astım, çocukluk çağında daha sık görülmekle birlikte her yaşta ortaya çıkabilen bir hastalıktır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde astım sıklığı yüzde 4,5 olarak bildirilmektedir."
"Baharda alerjik astımı olan kişilerin krizleri artıyor"
Astımın birden fazla tipi olan ve her hastada aynı seyri göstermeyen bir hastalık olduğunu anlatan Mutlu, astımı olan herkesin alerjik olmasının ya da alerjisi olan herkesin astımlı olmasının söz konusu olmadığını söyledi.
Yakınmaların bazı hastalarda sigara dumanı, hava kirliliği, egzersiz ve mesleki alanlar gibi çevresel nedenlerle, bazı hastalarda ise alerjen olarak adlandırılan ev tozu akarları, polenler, hayvan deri döküntüleri ve mantar sporları gibi maddelerle tetiklendiğini belirten Mutlu, "Alerjenler hava yollarını uyararak, astım krizine neden olabilir. Bahar aylarında özellikle polenlerin daha fazla olması nedeniyle alerjik astımı olan kişilerde krizler artmaktadır. Hastaların astımlarını tetikleyen faktörlerin ve alerjenlerin neler olduğunun farkında olup mümkün olduğunca onlardan uzak durması önerilebilir. Ancak bu durum çoğu zaman tedavi değişikliği gerektirebileceğinden, hastaların şikayetlerinin arttığı durumlarda zaman kaybetmeden doktora başvurmaları gerekir." diye konuştu.
Mutlu, hastalığın tanısının, kişinin fizik muayene bulgularının ve basit solunum fonksiyon testlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda konulabileceğini aktararak, "Nefes darlığı, öksürük, hırıltılı solunum gibi şikayetler, başta KOAH olmak üzere başka hastalıklarda da görülebilmektedir. Astımda doğru tanının konulabilmesi için öncelikle hastanın iyi bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Çoğu vakada tanı, hastanın öyküsü ve semptomların özelliklerine göre kolayca konulabilir. Bazı hastalarda ise daha ayrıntılı tetkikler gerekebilir ya da doktor hastasını belli bir süre takip ederek astım tanısından emin olabilir." değerlendirmesinde bulundu.