Günümüzde daha çok 20-50 yaşları arasında tespit edilen ve erkeklerde kadınlara göre daha sık görülen böbrek taşının tekrarlayabilen bir hastalık olduğunu belirten Acıbadem Bakırköy Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Enis Rauf Coşkuner “Böbrek taşı görülen hastaların yüzde 50'sinde 10 yıl içinde yeniden taş oluşabiliyor. Böbrek içinde oluşan taşlar genelde sinsice ilerleyip tesadüfen tespit edilirken, böbrekten idrar yollarına doğru hareketlenen taşlar ise şiddetli yan ağrısı, bulantı, kusma, idrar yapım şikayetleri, idrarda kanama, ateş gibi gürültülü bir tabloyla karşımıza çıkabilir. Taş düşürmeye ilişkin ağrı, insanın duyabileceği en şiddetli ağrılardan biri olarak kabul edilir. Teşhisin bir an önce netleştirilip ağrının acil olarak giderilmesi ilk yapılması gerekendir” diyor.
Prof. Dr. Coşkuner, yaygın görülen bu hastalığa dair halk arasında doğru bilinen yanlışların tanı ve tedaviyi geciktirdiğini söyleyerek önemli uyarılar ve önerilerde bulundu:
Hastalık tekrarlayabilir
Genellikle şiddetli ağrılar geçince hasta taşını düşürmüş olabileceğini, hastalığın artık tekrarlamayacağını düşünüyor. Oysa hastanın taş düşürme tedavisi sürecinde ve bu sürenin bitiminde mutlaka doktor kontrolünde olması gerekiyor. Zira taşın düştüğü tam tespit edilmeden tedavi sürecinin tamamlanmış sayılmayacağını belirten Prof. Dr. Coşkuner, “Taş düşürdüğü tespit edilen hastaya, düşürebileceği bir taşı mevcutsa, medikal düşürme tedavisi ve ek öneriler yapılabilir” diyor.
Günde 2-3 litre su ideal
Böbrek taşları için sıvı alımının artırılması, bunun da çoğunlukla su ile karşılanması şüphesiz çok önemli. Ancak böbrek taşı tedavisi için sadece su içmek yeterli değil. Günde en az iki veya üç litre su içmekte fayda var. Fazla sıvı alımının da olumsuz etkileri olabileceği hatırda tutulmalıdır.
Herkesin taşı kendine özel
Taş için medikal tedavinin mutlaka bir ürolog tarafından önerilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Coşkuner şöyle konuşuyor: "Herkesin taşı kendine özeldir. Taş düşüren diğer tanıdıklardan veya çevreden alınan bilgi kişide yanlış sonuçlar doğurabilir. Kişinin idrar yollarının anatomik yapısı, taşın yeri ve büyüklüğü, böbrek fonksiyonlarına olan etkisi, beraberinde başka hastalık varlığı veya ilaç kullanımı gibi pek çok özellik dikkate alınarak tedavi planı yapılmalıdır. Taşın yok olmasını sağlayacak veya düşmesini kolaylaştıracak mucizevi bir su veya bitki şu ana kadar bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Üstelik bitkisel içerikli ve tedavi kanıt düzeyi çok düşük yöntemler çok ciddi tehlikelere yol açabilir."
Ayırıcı tanı şart
İdrar yollarında tespit edilen taşlarda yan ağrısı önemli bir bulgu olmakla birlikte bu her zaman geçerli değildir. Bu nedenle, ağrı yapabilecek diğer hastalıkları ve komşu batın içi organlara ait hastalıkları ayırıcı tanı da gerekebilir.
Kalsiyum kısıtlaması bir tedavi değil
En sık görülen taş tiplerinde ana bileşen kalsiyum olsa da, sorun kalsiyum alımını kısıtlayarak tedavi edilemiyor. Günlük kalsiyum alımının bilinçsiz bir şekilde düşürülmemesi gerekiyor. Kalsiyum kısıtlaması ancak yapılacak değerlendirme ile tespit edilebilir.
Tedaviye ürolog karar verir
Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Coşkuner “Tedavinizin nasıl planlanacağına bir ürolog karar vermelidir. Tedavideki sıralamayı veya ilk tedavinin ne olacağını onun kararına bırakmak daha doğru olur. Eğer alternatifiniz varsa hekiminiz size seçenek sunacaktır. Ama bazı koşullarda cerrahi yöntemin ilk seçenek olması gerekebilir.” diyor.
Tedbirler alınabilir
Taş hastalığı insan hayatında uzun bir dönemi kapsadığından taş düşürmüş veya ameliyat yapılmış hasta periyodik kontrolde tutuluyor. Böylece yeni taş oluşum riski için hasta takipte olarak erken tespit edilen yeni taşlar daha kolay ve bilinçli bir şekilde tedavi ediliyor. Ayrıca taşın analizi yapılıp, hastanın taş oluşumu için kan ve idrarından yapılan tetkiklerle taş oluşma ihtimalini azaltacak tedbirler alınabilir.