SANKO Üniversitesi ve Turkishtime'ın iş birliğinde düzenlenen “COVID-19 Ar-Ge Stratejileri Online Ortak Akıl Toplantısı” sağlık sektöründen paydaşları bir araya getirdi. Pandemi süreci ile birlikte geliştirilecek ürünleri sadece ilaç ve aşı özelinde düşünmemek, ülke nezdinde maske ve solunum cihazları da üreten, geliştiren ve bu konunun sürekli olarak Ar-Ge'sini de yapan, kendine yeter bir ülke olunması gerektiğinin altı çizilirken biyolojik sistemde uzun vadeli yatırımın önemli olduğu ifade edildi.
“COVID-19 Ar-Ge Stratejileri Ortak Akıl Toplantısı” 8 Eylül Salı günü sağlık sektöründeki önemli isimlerin buluşma noktası oldu. SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ayşen Bayram'ın moderatörlüğünü üstlendiği toplantıya katılan isimler arasında; TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi / İbni Sina Hastanesi Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Alpay Azap, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği Denetleme Kurulu Üyesi ve Yenilik Politikaları Stratejik Yönetim Komitesi Başkanı / Janssen Türkiye Genel Müdürü Demet Russ, Jackson Laboratuvarı Genomik Tıp Bölümü Profesörü Prof. Dr. Derya Unutmaz, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Tıbbi Viroloji Bilim Dalı Başkanı / Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kenan Midilli, İstanbul Medipol Üniversitesi Uluslararası Tıp Fakültesi Moleküler Tıp ve Biyoteknoloji AD Başkanı / Sağlık Bilim ve Teknoloji Araştırma Enstitüsü İlaç Keşif ve Geliştirme Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mustafa Güzel, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı / Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Önder Ergönül, Bilkent Üniversitesi UNAM- Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Araştırma Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Urartu Özgür Şafak Şeker ve Turkishtime Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Özkan yer aldı.
Ekosistemin etkin ve inovasyona elverişli hale getirilmesi önemli
Ortak akıl toplantısında; Ar-Ge faaliyetlerine her zamankinden daha fazla ihtiyacımızın olduğu pandemi döneminde, özellikle sağlık sektöründe yürütülecek yenilikçi yaklaşımlara, eskisinden daha fazla gereksinim duyulduğuna dikkat çekildi. Aşı, tanı ve teşhis gibi alanlarda yapılacak çalışmaların daha da önem kazandığı pandemi sürecinde, sağlık sektöründeki tüm paydaşların bir araya gelerek, bitmeyen felaket olarak yorumlanan COVID-19'a karşı birlikte mücadele etmesi gerektiğine işaret edeildi. Tıpta araştırmaların desteklenmesi için başta hayvan deneyleri olmak üzere altyapıları destekleyici girişimlerin yapılması gerektiği vurgulanırken, sağlık sektörünü çevreleyen ekosistemin etkin ve inovasyona elverişli hale getirilmesi için hedeflenen ürün ve hizmetlerde disiplinlerarası çalışılması gerektiği üzerinde duruldu.
COVID-19 süreciyle birlikte hem Ar-Ge projelerinin fonlanması, hem de bu konuda yetişmiş insan gücüne katkı sağlanması için ciddi anlamda mükemmeliyet merkezlerinin geliştirilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, bununla ilgili bakanlıklar arası ciddi bir koordinasyonun oluşturularak, özellikle bulaşıcı enfeksiyon hastalıkları ile ilgili icracı bir kurumun olması gerektiğinin altını çizdi.
COVID-19'la mücadeleyi başarılı kılacak 10 hedef
Toplantıda, sağlık sektörünün COVID-19 ile mücadelesini başarılı kılabilecek bir tablonun oluşabilmesi için sektör temsilcilerinin katılımıyla aşağıdaki 10 hedef konusunda görüş birliğine varıldı.
1-Yeni iş birliği modelleri ihtiyacı
Uzmanlar, tek tek merkezler bazında çalışmalar yürütmek yerine yeni iş birliği modellerine giderek birlikten güç doğacağı noktasında hem fikir. Araştırma merkezlerinin altyapı ve deneyimlerinin belli alanlarda yoğunlaştığını, bu nedenle geniş kapsamlı ve büyük ölçekli çalışmaların tek bir merkezde yapabilmesinin zor, hatta imkansız olduğuna ve merkezler arasında iş birliklerinin önemine dikkat çeken bazı uzmanlar, örneğin şu anda laboratuvarlarında virüsle ilgili çalışmalarını sürdürdüklerini fakat hayvanlara dair deney aşamasına gelindiğinde başka merkezlerle iş birliği yapmalarının kaçınılmaz olduğunu belirtiyor. Bu noktada yeni iş birliği modeline gidilerek tüm merkezlerin birbirleri ile çalışmasının gerektiğine vurgu yapılıyor.
2-Belli bir kapasitenin belli dönemler için oluşturulması
COVID-19 sürecinde maske konusunda batının yaşadığı sıkıntılara benzer sıkıntıların Türkiye dahil olmak üzere tüm dünyada çok basit malzemeler için de yaşadığını belirten uzman isimler, plastik malzemeler, temel enzimleri bulmakta güçlük çekildiğini ifade ediyor. Bu bağlamda pandemi dönemi atlatıldıktan sonra bu konuların gündeme alınıp, sadece yenilikçi araştırmaların desteklenmesi ile yetinilmeyip, belli temel alanlarda üretim kapasitelerin bu tarz dönemler için oluşturulması, bir yerde bekletilmesi gerektiği belirtiliyor.
3-Planlamanın doğru yapılması
Pandemi süreci ile birlikte Türkiye'nin hem aşı hem ilaç çalışmalarında bilgi birikimi ve bilgi yükü yüksek olan insan kapasitesinin olduğu görüldü. Sahip olunan ve yeni burs programları aracılığıyla hızla akışa çevrilen bu potansiyelden gelecekte de etkin bir şekilde yararlanmaya devam edilmesi için planlama süreçlerine olan ihtiyaç artıyor.
4-Mükemmeliyet merkezlerine duyulan ihtiyaç
COVID-19 süreciyle birlikte hem Ar-Ge projelerinin fonlanması, hem de bu konuda yetişmiş insan gücüne katkı sağlanması için ciddi anlamda mükemmeliyet merkezlerinin geliştirilmesi gerekiyor. Uzmanlar, bununla ilgili bakanlıklar arası ciddi bir koordinasyonun oluşturularak, özellikle bulaşıcı enfeksiyon hastalıkları ile ilgili icracı bir kurumun olması gerektiğinin COVID-19 ile birlikte net bir şekilde açığa çıktığını belirtiyor.
5-Genç neslin bilime özendirilmesi
Türkiye'de ciddi bir yetişmiş insan potansiyali bulunurken bu potansiyelin bilim ve bilimsel araştırma kariyerlerine daha fazla yönlendirilmesi, kariyer itibarının da artırılmaya devam etmesi yüksek önem taşıyor. Bu salgının Türkiye'ye açısından önemli bir katkısı; bilimsel yaklaşım ve bilimsel araştırmaların öneminin toplumun geniş kesimleri tarafından kavranmış olması. Bunun hükümet politikası olarak hep gündemde tutulması gerektiği belirtilirken genç neslin bilime özendirilmesi ve olanaklar hakkında farkındalık oluşturulması gerekiyor.
6-Uzun ve sürdürülebilir Ar-Ge stratejilerinin ortaya konulması
Rekabetçi bir ortam oluşturarak ürünlerin geliştirilmesi ve sürdürülebilirliğin sağlanması son derece önemli. Geliştirilecek ürünleri de sadece ilaç ve aşı özelinde düşünmemek, ülke nezdinde maske ve solunum cihazları da üreten, geliştiren ve bu konunun sürekli olarak Ar-Ge'sini de yapan, kendine yeter bir ülke olmamız gerekiyor. Çünkü biyolojik sistemler tehditlerin saptanması ve engellenmesi için uzun soluklu yatırım ve deneyimlerin yanı sıra sürekli gözlem ve izlem gerektiriyor.
7-Birlikte geliştirme modelinin benimsenmesi
Ar-Ge ve yenilik süreçlerinde gerçekleşen dönüşüm dikkate alındığında birlikte geliştirmeye dayalı birlikte iş yapma yönteminin önem kazandığı görülüyor. Küresel salgın sürecinde aşı ve ilaç odağında oluşturulan COVID-19 Türkiye Platformu'nun ekosistemde birlikte geliştirme ve birlikte başarma için güzel bir kazanım olduğu anlaşılıyor.
8-Yüksek standartlarla küresel bakış açısı
Türkiye'den çıkacak olan orijinal bir ilacın dünya pazarına ulaşması için küresel proje ve çalışma ağları ile ortak çalışmaların artırılması artık bir gereklilik haline geldi. Bu anlamda dünya çapında düşünülerek, küresel anlamda ihracata yönenilmesi için gerekli adımların atılması lazım. Dünya çapında bir oyuncu olabilmek için de yüksek kalite ve standartlardan ödün verilmemesi son derece önemli.
9-Tüm paydaşların içinde olduğu güçlü bir ekosistem
Şu anda coronavirüs sayesinde başlatılmış olan daha güçlü iş birliğini sürdürmek son derece önemli. Kamu, özel sektör, akademi ve start-up'ların olduğu güçlü bir ekosistemi sürdürerek sağlık sektörünün daha iyi noktalara taşınabileceğine vurgu yapılıyor.
10-Geleceğe yönelik sağlam bir alt yapının oluşturulması
COVID-19 ile birlikte hızlanan aşı çalışmalarının sonraki adımında bu aşıların daha iyi geliştirilmesi, bir sonraki adımında ise bunların üretimi konusunda da gereken alt yapının oluşturulması ciddi önem taşıyor. Bu alt yapının oluşturulması demek, ileride diğer aşıları da üretebilecek hale gelmemiz anlamına geliyor. Örneğin grip aşısı yapabilecek durumda olmamız anlamına geliyor.