HORMESİZ uygulamalarından faydalanmak için farklı uygulamalar var. Bu uygulamaların hepsi de sağlığımızı koruyup geliştiren uzun ömür genlerini farklı yollardan aktive ederek bu işi başarıyor.
1- 14-16 saatlik uzun süreli açlık denemeleri bir nevi “beslenme stresi” oluşturarak hücreleri “otofaji”ye yönlendiriyor, neticede de muazzam bir detoks/temizlik/arınma süreci devreye giriyor.
2- Mesela egzersiz esnasında yapılan kısa süreli ve yoğun ağırlık ya da hız yüklenmeleri (interval/kaotik egzersizler), oluşturdukları “fiziksel stres” nedeniyle hücrelerimize daha çok mitokondri üretimi ve daha bol ve kaliteli enerji üretimi sağlayabiliyor.
Kısacası her şeyin olduğu gibi stresin de iyisi kötüsü, faydalısı zararlısı var. Esas sorun sizin/bizim o stresleri yönetebilme ya da savuşturabilme kabiliyetimizle ilgili. İsterseniz gelin, stres konusuna biraz daha devam edelim..
EĞER aşağıdakilerden “iki veya daha fazlası” sık sık tekrarlıyor ve hatta bazen hemen her gün gündemde kalıyorsa o işaretlerin stres yükünüzün arttığı ve o yükü sizin yönetemediğiniz anlamına geldiğini unutmayın
1- Kalp çarpıntılarınız, baş dönmeleriniz, kulak çınlamalarınız, bayılacakmış gibi hissettiğiniz dönemler sıklaştıysa...
2- Sık sık tekrarlayan sırt, baş, boyun ağrılarından, kas krampları ve el ayak uyuşmalarından, titremelerinden yakınmaya başladıysanız...
3- Tekrarlayıp duran baş dönmesi, göz kararması ve benzeri şikâyetleriniz de varsa ve bunlar belirli bir nedene bağlanamıyorsa...
4- Uyku sorunları devreye girmiş, uyku bölünmeleri sıklaşmış, sabah yorgunlukları artmış ve gün boyu tekrarlayan yorgunluk atakları söz konusuysa...
5- Anlamsız kaşıntılar, nedeni açıklanamayan cilt döküntüleri, el titremeleri, avuç içi koltuk altı terlemeleri ve benzeri şikâyetleriniz varsa bu işaretlerin yoğun stres yükünüz ile de bağlantılı olabileceği aklınızda olsun.
BİRDENBİRE ortaya çıkan ve yönetilemeyen stres ataklarının beş ana belirtisini yukarıdaki kutuda özetlemeye çalıştım. Basitçe “ANKSİYETE ATAĞI” olarak tanımlanan bu atakların kontrol altına alınabilmesi ve kısa sürede atlatılabilmesi için ruh sağlığı uzmanları genelde bize şu iki adımlı stratejiyi öneriyor.
BİRİNCİ ADIM/DİKKATİNİZİ DAĞITIN: Uzmanlar mevcut ruhsal ve fiziksel durumu değiştirip süratle geliştirilen bir “dikkat dağıtma gayreti”nin anksiyete krizlerini yönetmede en önemli “doğal ilaç” olduğu konusunda hemfikirler.
1- Mümkünse bulunduğunuz ortamı süratle değiştirin. Kendi başınıza kalabileceğiniz rahat bir ortamda 20 dakikalık bir süre ayırın. Bu süre içinde telefon dahil hiçbir uyarıcının sizi rahatsız etmesine izin vermeyin.
2- Rahatlatıcı bir bitki çayı (papatya, nane, şerbetçiotu çaylarını tercih edin) için.
3- Keyif aldığınız bir müzik dinleyin.
4- Ortamınız müsaitse bir doğa yürüyüşü yapın.
5- Sevdiğiniz bir egzersiz çalışmasına başlayın.
6- Bir şeyler yazmayı, hatta bir resim yapmayı deneyin.
7- “Nefes terapisi/tedavisi” uygulayın.
- Rahat bir yere oturun.
- Sakince bir şekilde burnunuzdan derin bir nefes alarak 4-6'ya kadar sayın.
- Aldığınız o nefesi 4-6'ya kadar sayarak içinizde/akciğerlerinizde tutun.
- Daha sonra o nefesi yine 6-8'e kadar sayarak yavaş bir şekilde sakince üfleyerek bırakın.
- Sonraki nefesiniz için de 4'e kadar bekleyin.
- Bu çalışmayı, aynı süreci/ritmi 8-10 kere tekrar ederek tamamlayın.
- Bu çalışmaya “farkındalık uzmanları”, basitçe “KARE NEFES TERAPİSİ” olarak adlandırıyor.
DAHA derin, dinlendirici ve kaliteli bir uykunun da iyi bir stressavar olduğunu unutmayın. Ve o stressavar bebek uykularının orkestra şefinin beyninizdeki neredeyse mercimek büyüklüğünü geçmeyen minik bir bezin ürettiği melatonin hormonu olduğunu bir kenara not edin. Uyku uzmanları, güçlü ve gece ritmine uygun melatonin üretimini arttırmanın yollarını 5 maddede özetliyor. İşte o maddeler...
1- Gündüz saatlerinde daha çok egzersiz yapın. Gündüz/güneş ışığına daha çok maruz kalmanın yollarını bulun.
2- Akşam aydınlatmada parlak ışıklardan kaçının, sarı tonda ampuller kullanın. Akşamınızı loş ışıklı ortamlarda geçirin.
3- Akşam saatlerinde mavi ışık yayan her türlü cihazdan (cep telefonu, tabletler) olabildiğince uzak kalın.
4- Erken yatıp erken kalkın. Yatmadan önce alkol almayın, tok karnına yatmayın. Yatma ve uyanma saatlerinizi sabit tutmaya bakın.
5- Gün boyu triptofan içeren (melatoninin hammadesidir) besinleri (hindi, muz, ceviz, kabak çekirdeği) daha sık ve çok tüketmeye çalışın.
NOT: Kısa sürcek bir yurtdışı seyahati nedeniyle cumartesi ve pazartesi yazılarım için sizlerden af diliyorum. Haftaya çarşamba yine birlikte olacağız. Saygı ve sevgiyle... Kaynak: Hürriyet