İstanbul'da Batı Nil Virüsü vakaları yeniden endişe verici bir boyuta ulaştı. Sağlık Bakanlığı, bu yıl yalnızca İstanbul'da altı vaka tespit edildiğini açıklarken, uzmanlar, Türkiye genelinde vaka sayılarının çok daha yüksek olduğunu belirtti.
BATI NİL VİRÜSÜ İSTANBUL'DA NEREDELERDE YOĞUN?
Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül, 2024 yılı boyunca İstanbul'un Küçükçekmece, Büyükçekmece, Beylikdüzü ve Avcılar gibi gölet çevresindeki ilçelerinde vaka sayılarında artış yaşandığını belirtti. Prof. Dr. Ergönül, "Sivrisineklerin yoğun olduğu bu bölgelerde, virüs riski her geçen gün yükseliyor," dedi. İstanbul dışındaysa Edirne, Kırklareli, Bursa, Adana, Osmaniye ve Antakya gibi illerde de vakalar görülmeye devam ediyor.
TEHLİKE NE ZAMAN AZALACAK?
Uzmanlara göre Batı Nil Virüsü, genellikle sonbahar sonu itibariyle etkisini kaybediyor. Ancak iklim değişikliği nedeniyle bu süreç daha uzun sürebiliyor. İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Kasım ayında henüz bir vaka ile karşılaşmadıklarını belirtse de, yaz ve sonbahar aylarında yoğun bir vaka artışı yaşandığını ifade etti.
KORUNMAK İÇİN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Prof. Dr. Yavuz, sivrisineklerin evlere girişini engellemek için sineklik kullanılması, sivrisinek yoğun bölgelerde uzun kollu giysiler giyilmesi ve sinek kovucu spreylerin uygulanması gerektiğini vurguladı. Sağlık Bakanlığı ise, su birikintilerinin kurutulması, vantilatör kullanımı ve kapalı alanlarda sivrisineklerin uzak tutulması gibi önlemler alınmasını öneriyor.
CİDDİ BELİRTİLERDE HIZLICA DOKTORA BAŞVURUN
Prof. Dr. Ergönül, "Geçmeyen yüksek ateş, baş ağrısı, bilinç bulanıklığı ve kas zayıflığı gibi belirtiler hissedilirse, vakit kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurulmalı," diyerek vatandaşa uyarıda bulundu.
BATI NİL VİRÜSÜ NEDİR VE NASIL BULAŞIR?
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, Batı Nil Virüsü sivrisinek ısırıklarıyla bulaşıyor ve çoğu kişide belirti göstermiyor. Ancak enfekte olanların %20'sinde ateş, baş ağrısı ve yorgunluk gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor. Virüsün aşısı ve doğrudan bir tedavisi olmadığından, özellikle risk grubundaki fertlerin dikkatli olması büyük önem taşıyor.