Dolar

34,5424

Euro

36,0063

Altın

3.006,41

Bist

9.549,89

Kabullenmek Özgürleştirir

Gözlerimizi dünyaya ilk açtığımız andan ölümümüze kadar olan süreye hayat diyoruz. Öncelikle doğum ve ölüm arasında geçen bu sürenin ne kadar kişiye özel ve biricik olduğunu hatırlamakta fayda var.

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-12-21 14:11:57

Kabullenmek Özgürleştirir

KübraHayatımız boyunca bizi altüst eden kötü olay ve durumlar da yaşarız, bizi havalara uçuran mutlu edenleri de yaşarız. Mutlu eden ve bizi hayata karşı motive eden olayları genellikle daha az hatırlar ya da üzerinde daha az düşünürüz. Hayatımız boyunca başımıza gelen kötü olayları düşünmek ve üzülmek gayet doğal bir süreçtir. Ancak bazılarımız için  kötü olaylardan sonra yaşanan üzüntü kat be kat fazla olabiliyor. Aslında bunun nedeni yaşanılan olayı kabullenememek yatar.

Kabullenmediği zaman sürekli bir savaş halinde olur insan. Kabullenmediği zaman hayatla da yaşadıklarıyla da barışamaz ve sürekli savaş halinde olmak bir süre sonra olayın kendi yarattığı olumsuz etkilerin üstüne, kişiyi yormaya ve üzmeye devam eder.

Kabullenmek kaçmak, teslim olmak ya da boyun eğmek değildir. Kabullenmek aksine özgürleştirir. Kabullenmek aktif bir düşünce eylemidir. Boyun eğmek her şeye evet demek ve mücadele etmemektir. Kabullenmek ise o durumu düzeltmek ve değiştirmek için sonuna kadar mücadele etmektir. Ancak her türlü çaba ve mücadele sonunda artık değiştirilemeyeceğine ikna olmak, kabullenmektir.

Hayatta karşılaştığımız olay veya durumlarda iyi ya da kötü hissetmemiz, gerçeği nasıl gördüğümüze ya da görebildiğimize bağlıdır. Buda'nın söylediği gibi “Acı kaçınılmazdır ama acı çekmek size bağlıdır.” Nasıl ve ne kadar acı çekmek istediğinize siz karar verebilirsiniz. Burada anlamanız gereken en önemli gerçek “hayatta çok az şey üzerinde kontrol sahibisiniz.”

Kabullenmeye öncelikle kendinizle başlamalısınız. Kendini tanımak, yapabileceklerini, yapamayacaklarını, kapasiteni bilmek önemlidir. Etrafınızdaki insanların, ailenin, çevrenin, arkadaşlarının sana biçtiği roller yerine keşfettiğin kendinle hayatta kalmak seni daha mutlu edecektir. Eğer ki “sen” olmadığın, çevrenin sana dayattığı hayatı yaşamaya, onların istediği işi, mesleği yapmaya, onların istediği gibi yaşamaya çalışıyorsan bir süre sonra yorulursun ve hayattan zevk almamaya başlarsın. Bu nedenle içindeki hırslardan, öfkeden kurtularak kendini keşfetmek ve kendini olduğun gibi kabul etmek bu hayatta mutlu ve huzurlu olmanın anahtarıdır.

Çevrenizdeki insanları da olduğu gibi kabullenmelisiniz. Genellikle bizi en çok üzen konularda bu alandan geliyor. Çevremizdeki insanları değiştirmeye çalışıyoruz. Aslında onları kafamızda oluşturduğumuz şablonlara göre değerlendirip, hepsini o şablonlara oturtmaya çalışıyoruz. Arkadaşımızı, annemizi, babamızı hatta eşimizi değiştirmeye çalışıyoruz. Sürekli bir şeyleri yapmasını ya da yapmamasını istiyoruz. Ancak burada karşınızdakinin yapabileceklerini, kapasitesini ya da size ne kadar değer verdiği, sevdiği ya da değişmek için çaba gösterip göstermediğini düşünüyor muyuz? İşte yüzleşme noktası burada devreye giriyor. Yüzleşmediğiniz zaman belki de yıllarınız geçiyor, bir bakıyorsunuz o kişi hiç değişmemiş, sadece siz çaba göstermiş zaman harcamışsınız. Bu nedenle yüzleştiğin ve kabullendiğinde önünde iki seçenek olacak. Ben bu kadınla/adamla ya da ailemin bu ferdiyle hayatıma bu şekilde devam edebilir miyim?/ edemez miyim? Bu sorunun cevabına göre kabullenerek onunla ya da onsuz hayatına devam edeceksin.

Bir de olumsuz durumlar ve olaylar yaşadığımızda kabullenmek gerekir. Yazının başında da belirttiğim gibi hayatta iyi ya da kötü birçok olayla karşılaşırız. Eğer siz kabullenmeyen biriyseniz “ ben bu hallere düzecek adam mıydım, hayat beni nerelere düşürdü” gibi ah-vahlarla debelenir durursunuz. Olumsuz durumlarda kendini yenilmiş, bitmiş hisseder. Hayat savaşında yenildiğimiz zamanlar da elbette olacaktır. Ancak başına ne gelmiş olursa olsun durumu kabullenmek, eksilen ya da tamir etmen gereken yönlerini tamamlayarak edindiğin tecrübeyle hayata devam etmektir.

Aslında kabul etmek, olan olayların ya da durumların neden ve nasıl olduğunu anlamaya çalışmaktan çok, kabul etmenin olması gerektiği gibi ve olması gereken her şeyin olacağını fark etmektir.

Haber Ara