Doğu Karadeniz'de çay ve fındık hasat sezonlarıyla başlayan göçlerle koronavirüs vakalarında yaşanan artış, Sağlık Bakanlığı'nın illere göre her 100 bin kişide görülen Kovid-19 vaka sayılarına ilişkin güncel paylaşımına yansıyor. Rize'deki hastanelerde ek Kovid-19 servisleri açılırken, yoğun bakım servisleri de dolma seviyesine geldi.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kovid-19 Yetkilendirilmiş Tanı Laboratuvarı İl Koordinatörü Doçent Doktor Ayşegül Çopur Çiçek, hastanelerde yatanların çoğunluğunun aşısız olduğunu belirtti:
Genelde aşı olmayanlar, aşı karşıtları biraz daha genç grup. Bu da zaten ağır hastalıklar tablosu ve yoğun bakıma yatışlar olarak bu duruma yansıdı. Düzenli aşı olanlar daha çok 50 yaş üstü olduğu için hastanelerde yoğun bakıma yatış ve ağır hastalık tablosunda yaşlıların daha az olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla genç popülasyonun aşı karşıtı olmasının etkilerini hastalık olarak, vaka pozitiflikleri olarak görüyoruz.
Kendi aralarında özellikle ‘DNA'mızla oynanacak, mikroçipler yerleştiriliyor veya aşının yan etkileri çok fazla, kısırlık durumlarına yol açacak' gibi pek çok bilgi kirliliği dolaşıyor. Bununla ilgili ciddi anlamda yapılmış çalışmalar var. Onları okumalarını tavsiye ediyorum. Aşının koruyuculuğu birtakım yan etkilerinden çok çok daha ön planda. O yüzden ‘aşıyı olmamaktan' çok, ‘aşıyı olursam ağır hastalık tablosunda olmayacağım, yoğun bakıma düşmeyeceğim veya daha hafif geçireceğim' diye düşünülmeli. Aşıyı ‘Kovid'e yakalanmayalım' diye olmuyoruz. ‘Aşı olsak bile bu virüsle karşı karşıya gelebiliriz ama ağır geçirmeyelim' diye oluyoruz. Bu yüzden de toplumsal bağışıklık çok önemli. Aşı yaptırmış kişiler aslında aşı olmayanları da korumuş oluyorlar. O yüzden aşı karşıtlığı yapmadan aşılarımızı olmamız lazım.
Birkaç hafta öncesinde günlük test ortalamamız 750-800 bandındayken şu anda günlük test sayımız iki binleri bulmaya başladı. Bunun da yaklaşık yüzde 25'ini pozitif vakalar olarak raporlamak durumunda kalıyoruz. Daha önce bu pozitif vakalarında yüzde 90'ı İngiltere varyantıyken, son dört beş gündür İngiltere varyantını hiç görmez olduk. Delta varyantı yüzde 35-40'lar seviyesinde, geriye kalan yüzde 60-70'lik kesim ise elimizdeki mevcut kitin henüz tespit edemediği diğer şüpheli varyantlar olarak kayıtlarımıza geçiyor. Bu da virüsün değişimlerini hızlı bir şekilde devam ettirdiğini ve ileriki süreçlerde Delta varyantından, Delta plustan başka mutasyonları da konuşacağımız anlamına geliyor.