Nobel İlaç, İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi (İBG) ve Ozbio'nun ‘rekabet öncesi iş birliği' modeliyle hayata geçen projeyle ilacın 2026 yılında raflarda olması hedefleniyor.
Biyoteknolojik ilaç geliştirme ve üretim çalışmaları yapan Nobel İlaç, İBG ve OzBio bünyesinde ülkemizde nadir görülen bir hastalığın tedavisinde kullanılmak üzere Ar-Ge'si yapılmış ilacın geliştirilmesi ve üretilmesi için oluşturulan hücreyi satın aldı. Türkiye'de bin civarında hastada görüldüğü hesaplanan bu nadir hastalığın tedavisinde kullanılan ilacın kutu fiyatının 38 bin lira olduğu öğrenildi.
Sanayi, kamu ve akademi iş birliğinde İstanbul'da düzenlenen imza törenine, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Duygu Özel Demiralp, Nobel İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ulusoy, İzmir Biyotip ve Genom Merkezi (İBG) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil, OzBio Genel Müdürü Prof. Dr. Sadettin Öztürk ve şirket çalışanları katıldı.
TÜBİTAK BAŞKANI PROF. DR. MANDAL: DESTEK VERMEK İÇİN BURADAYIZ
İmza töreninde konuşan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, “Başlatılan rekabet öncesi iş birliğinin, klinik çalışmalarının hızlıca tamamlanıp artık ülkemizden de geleneksel ürünlerin değil katma değeri yüksek yenilikçi teknolojiler ile üretilen ürünlerinde çıkabileceğini göstermesine vesile olmasını diliyorum. İş birliğinde şirketlere destek vermek için buradayız. Salgın dönemiyle önemli hale gelen ilaç ve aşı geliştirme çalışmalarında Türkiye'nin dışa bağımlılığını azaltmak noktasında çalışıyoruz. Teknolojiyi kullanan değil, en baştan tasarlayan, geliştiren ve üreten bir ülke olmak için çaba var” dedi.
“İŞ BİRLİĞİNİ ÇOK KIYMETLİ BULUYORUM”
Şirketlerin özellikle pandemiyle birlikte iş yapma modellerine ihtiyaçları olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Mandal, “Bugünkü çalışma bunun önemli bir göstergesidir. İBG ile OzBio'nun tasarımdan hücreye, çalışmalarının Nobel İlaç şirketine sadece transferi gerçekleşmiyor, süreç içerisinde karşılıklı etkileşimle ürüne dönüşmesi de mümkün oluyor. Nadir hastalıklara ilişkin geliştirilen ilaçlar ne yazık ki hep ithal ve sadece belli global firmalar üretebiliyor. 2018 yılından itibaren araştırmaların potansiyel oluşturmaktan ziyade etki oluşturmasını hedefliyoruz. Yani sonuç oluşturmak, yapılan çalışma ne işe yarıyor? Bilgiyi üreten kurumlarla bilgiyi kullanan firmalarla bir araya gelerek çalışmalarını geleneksel değil zorlayıcı ürünlere yönelik yapmalarını önemsiyoruz, destekliyoruz. TÜBİTAK olarak desteklerimizin felsefesinin burada uygulamaya dönüşmesini çok kıymetli buluyorum” diye konuştu.
ULUSOY: İLACIN YERLİ OLARAK GELİŞTİRİLMESİ İÇİN BİR ARADAYIZ
Biyoteknoloji alanındaki yatırımlara 2014 yılında başladıklarını söyleyen Nobel İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ulusoy, 6 yıldır büyük yatırım yaptıklarını ve Gebze'de biyoteknolojik ilaç hammadde üretim tesisine sahip olduklarını dile getirdi. Şimdiye kadar 20 milyon dolarlık yatırım yaptıklarını belirten Ulusoy, bu ilaç için Ar-Ge çalışmaları yapmayı düşündüklerini fakat İBG ve OzBio'nun bu ürünü sağlayan hücreyi geliştirdiklerini gördükten sonra yapılan görüşmelerle satın almaya karar verdiklerini anlattı.
20 ülkede faaliyet gösterdiklerini ve 3 binden fazla çalışanlarının olduğunu belirten Ulusoy, “Nadir bir hastalıkta kullanılan bu ilacın, her şeyiyle yerli olarak geliştirilmesi ve üretilmesi için 4 kurum bir aradayız. İş birliği ülkemiz için ilaç geliştirmenin ötesinde anlamlar taşıyor. Girişimin başarıyla sonuçlanıp, birçok kurum, üniversite ve firma için ilham kaynağı olacağını umuyorum. İş birliği uzun zamandan beri özlediğimiz, beklediğimiz bir iş birliği, sanayinin üniversitelerle hareket etmesi Ar-Ge yapması, ilaç geliştirmesi bizim için çok değerli. Biyoteknoloji gittikçe büyüyen bir alan, şu anda kullanılan ilaçların değer olarak yüzde 20'si biyoteknolojik ilaçlar. 50 yıldan fazladır varlığını sürdüren Nobel İlaç'ın 50 yıl daha var olması için mutlaka bu alana girmemiz gerekiyordu. Aynı zamanda ülkemiz için de bunu yapmalıydık çünkü bu ilaçların neredeyse tümü ithal ediliyor. Bu ilaçların sıfırdan Türkiye'de üretilmesini sağlamak için yatırım yaptık” ifadelerini kullandı.
“İLAÇTA AR-GE DESTEĞİ DEVLET POLİTİKASI OLMALIDIR”
Dünyada ilaç üretiminde devletlerin Ar-Ge'yi desteklediğini aktaran Ulusoy, “İlaçta Ar-Ge desteği devlet politikası olmalıdır. Ayrıca, önümüzü görebilmemiz gerekiyor. Bu kadar meşakkatli bir süreç ve ciddi yatırım yapıyoruz, ürettiğimiz ürünleri hangi şartlarda hizmete sunabileceğimizi önceden görebilmemiz lazım. Bize devletin bu ürünleri hangi şartlarda alacağını bildirmesi gerekir ki öngörülebilirlik olsun” dedi.
PROF. DR. YOZGATLIGİL: DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTACAK ÖNEMLİ BİR PROJE
300'e yakın çalışanı ve lisansüstü öğrencisi ile çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi (İBG) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil ise “28 araştırma grubuyla Ar-Ge platformlarıyla ulusal misyonunu geliştirmeye devam ediyoruz. Sahip olduğumuz insan gücü ve teknik altyapımızla kanser, genomik, biyoinformatik, biyomühendislik, immünoloji, kök hücre ve rejenerasyon alanında evrensel bilime katkıda bulunmak, küresel sağlık sorunlarını önlemek için hizmet ve ürünler geliştirmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.
Prof. Dr. Yozgatlıgil, “Şimdiye kadar 4 biobenzer ve 1 tane de orijinal biyoteknolojik ilaçla önemli mesafeler kaydettik. Bu anlaşmayla üretimini Nobel İlaç'a devrettiğimiz ABD'de iş ortağımız OzBio şirketiyle geliştirdiğimiz ve bir nadir hastalığın tedavisinde kullanılacak biobenzer ilaç da bunlardan bir tanesidir. Kamu sanayi iş birliği için güzel bir modeldir. Bugün biobenzer ilacın geliştirilmesi için rekabet öncesi iş birliği kararı aldık. Ülkemizin bioteknolojik ilaç anlamında dışa bağımlılığını azaltacak çok önemli bir projeyi hayata geçiriyoruz. Teknolojinin sanayiye aktarılması ve ürünleşmesi için özverili çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. DHA