Peki nasıl rüya görüyoruz ?
Uyku REM ve Non-REM olmak üzere iki temel evrenden meydana gelir. Biri hızlı göz hareketlerinin olduğu REM dönemi, diğeri ise hızlı göz hareketlerinin izlenmediği Non-REM dönemidir. REM dönemi uykunun yaklaşık iki saatlik bölümüdür. Bu dönemde beyin dalgaları aynen uyanık olduğumuz zamandaki gibi aktiftir. Kan basıncı ve nabız yükselir, hızlı göz hareketleri oluşur, yani beden uyurken beyin aktif olmaya devam eder. Beynin kaygı, korku, endişe gibi duygularını yöneten amigdala bölgesi aktiftir. Yargılama, organizasyon gibi işlevleri yapan prefrontal bölgesi uyur durumdadır. Tüm uyku boyunca rüya görülmez, rüyalar REM evresinde görülmektedir. REM evresi bilincin hiç olmadığı bir evredir. Dolayısıyla rüyalar, REM sırasında düşünceleri tamamen serbest bıraktığımız ve içteki bastırılmış tüm duyguların açığa çıktığı zamandır.
REM dönemi bebeklerde uykunun yaklaşık yarısını oluştururken, yaş ilerledikçe bu süre kısalır. Yaşlılıkta REM uykusu iyice azalmıştır. Bu nedenle bebeklik döneminde rüyalar daha fazla görülmektedir. Aynı zamanda bebeklerde REM uykusunun uzun olması, REM uykusunun büyüme, gelişme ve iyileştirmeyle de ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Rüyalarla ilgili en çok merak edilen konulardan biri kadınlar ve erkeklerin aynı rüyaları görüp görmediğidir. Aslında rüyaların içeriğinde en sık görülen temalar korku, kaygı ve endişe temalarıdır. Yapılan araştırmalarda kadınların korku, kaygı ve endişe temalarını, erkeklerin ise saldırganlık temalarını daha sık gördükleri tespit edilmiştir.
Peki rüyalar renkli midir? Siyah beyaz rüya var mıdır?
Rüyalar genellikle renklidir. Siyah beyaz rüyalar rüyaların %10 kadarıdır. Görme engelli olan kişiler de rüya görürler. Eğer kişi görme kaybı renkleri tanıdığı 5-6 yaşından sonra olmuşsa görme engelli kişi de renkli rüya görmeye devam etmektedir. Aynı durum işitme kaybı olanlar içinde geçerlidir. Yani görme ve işitme kaybı belli bir yaştan sonra olmuş ise rüyalarda renk görebilir, ses duyabilirler.
Herkes rüyalarını hatırlamaz. Bazı kişiler ertesi gün rüyalarını sanki bir sinema filmi izlemiş gibi anlatırken, bazıları hatırlamaz. Peki eğer istersek rüyalarımızı bilinçli olarak hatırlayabilir miyiz? Eğer uykumuzu iki saatlik aralıklarla bölersek, bunun için bir saat kurarsak ve uyandığımızda rüyalarımızı not alırsak rüyalarımızı hatırlamak mümkündür. Ancak REM uykusunun sık sık bölünmesi ya da REM uykusunun olmaması insanın ertesi gün daha dikkatsiz, huzursuz ve endişeli olmasına yol açar. Dolayısıyla gönüllü olarak uykuyu bölmek çok sağlıklı bir yöntem değildir. Ancak rüyaların hatırlanmasını sağlayan şeylerden biri de o konuya önem vermektir. Eğer belli bir konuyu düşünerek, o konu hakkında endişe ve kaygı duyarak ve o konuya dikkatimizi yönelterek uyursak, o konu hakkında rüya görmemiz ve ertesi gün hatırlamamız mümkündür.
Birçok psikiyatrik hastalıkta uyku düzeni bozulur. Uyku düzeninin bozulması ve sık uyanmak kabuslarıve rüyaları getirir. Özellikle posttravmatik stres bozukluğunda, depresyonda ve anksiyetede sık tekrarlayan kabuslar, korku dolu rüyalar olabilir.
Terapi sürecinde de rüyalar oldukça yardımcı olabilmektedir. Rüyalarla çalışan terapistler, terapi sırasında kişinin dile getirmekte çekindiği veya zorlandığı konuları rüyalar yoluyla daha kolay bir şekilde açığa çıkarabilmekte, böylelikle kişiye daha rahat yardımcı olmaktadırlar.
Uyku ve uyku sürecindeki rüyalar, bazen olumlu bazen olumsuz olarak hayatımızı etkilemektedir. Rüyalar hepimiz için zaman zaman ilginç hale gelebilir. Ancak unutmamak gerekir ki sağlıklı bir uyku ve sağlıklı rüyalar bizim de sağlıklı olduğumuz gösterir. Rüyalar bilinçaltımızda yarattığımız, kendimizin yazdığı kendimizin oynadığı bir çeşit senaryolardır. Rüyalarla geleceğe ilişkin tahminlerde bulunmak, rüya yorumlarıyla geleceği belirlemeye çalışmak sadece kendinizi kandırmak olur. Çünkü rüyaları oluşturan sadece siz ve sizin beyin aktivitelerinizdir.