Otistik çocuklar için iki dillilik terapisi
İki dillilik, her iki dilde eşit oranda iletişim kurma becerisi olarak tanımlanabildiği gibi anadiline ek olarak bir başka dil veya dillerde de çok iyi iletişim kurabilme becerisi gösterme şeklinde de tanımlanmakta

Oluşturma Tarihi: 2021-06-03 22:49:34

Güncelleme Tarihi: 2021-06-03 22:49:34

Sanılanın aksine iki dillilik, otistik çocuklarda sosyal bütünleşmeyi ve iletişimi kolaylaştırabiliyor.
Le Matin'in haberine göre, Otizm bozukluğu, çok çeşitli şiddette semptomlarla yansıyan bir spektrum.
100 çocuktan birden fazlasını etkileyen otizm spektrum bozukluğu, en yaygın gelişimsel bozukluklardan biri. Otistik bir çocuğa sahip iki dilli aileler genellikle gelişimi kolaylaştırmak için dillerden birinden vazgeçmeye teşvik edilirken, Cenevre Üniversitesi araştırmacısı Stéphanie Durrleman, iki dilliliğin otizmli çocukların eksikliklerini kısmen telafi etmesine izin verdiğini söylüyor.

Konuşmaya pozitif katkı

Stéphanie Durrleman ve diğer araştırmacılar, Teselya ve Cambridge üniversiteleri ile ortaklaşa hazırladıkları bir raporda, yaklaşık yarısı iki dil bilen yüz otizmli çocuk üzerinde yaptıkları çalışmayı anlatıyor. “Zihin teorisi ile ilgili görevlerle ilgili olarak, yani kendilerini yerine koyarak başka bir kişinin davranışlarını anlama yetenekleri ile ilgili olarak, iki dilli çocuklar yanıtların yüzde 76'sını verdi. doğru, yüzde 57'ye karşılık tek dilli çocuklar ” rapor ediyorlar. Bu gözlem, otizm spektrum bozukluğunun özellikle çocuğun sosyal ve iletişimsel kapasitelerini etkilediği "iki dillilik tam olarak otistik çocuğun zorluk yaşadığı durumlarda fayda sağlıyor gibi görünüyor" hipotezini doğrulamakta.

Nedir ikidillilik?

İkidillilik yani bilingualizm, her iki dilde eşit oranda iletişim kurma becerisi olarak tanımlanabildiği gibi anadiline ek olarak bir başka dil veya dillerde de çok iyi iletişim kurabilme becerisi gösterme şeklinde de tanımlanıyor.Dünya üzerinde giderek artan göçler, farklı uluslardan kişiler arasında yapılan evlilikler ve bazı bölgelerde çok eskiden beri var olan etnik özellikler nedeniyle birçok insan iki veya daha fazla dil öğrenmekte.

Ortamı nasıl etkileyebilir?

Aileler genelde birden fazla dilin konuşulduğu bir ortamın çocuğun aklını karıştırabileceğinden endişelenirler. Aslında normal şartlarda ailelerin bu konuda bir endişe duymalarına gerek yoktur. Bazen bir dildeki sözcükleri diğer dilde de kullanabilirler. Bu durum, gereksinim duyulan sözcüğün bir dilde var olup diğerinde olmamasından kaynaklanabildiği gibi anlatılmak istenen mesajın diğer dile kolay biçimde çevrilememesinden ya da o sırada sözcüğün belleğe çağrılmasında yaşanan zorluktan olabilir.

Kişisel gelişim fonksiyonu

Yaygın gelişimsel bozukluk; birden fazla bozukluğu içeren genel bir tanı grubu olup erken çocukluk döneminde başlayan sosyal etkileşim, iletişim, dil gelişimi ve davranış alanlarında çoklu temel fonksiyonların gelişmesinde gecikmeleri de içeren bir spektrum bozukluğu. Bu grupta yer alan ve en çok bilinen yaygın gelişimsel bozukluk otizm spektrum bozukluğudur.Otizm spekturum bozukluğu genel olarak belirtileri yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan ve
yaşam boyu devam eden; etkileşim ve iletişim alanında belirgin gecikme, sapma ve kısıtlayıcı ilgi alanları ile kendini gösteren karmaşık gelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanır

Ülkelerdeki yaygınlık durumu

Otizm Vakfı'nın resmi sitesindeki bilgiye göre; Son yapılan yaygınlık araştırmaları; otizm spektrum bozukluklarının ilkokul yaş grubundaki yaygınlığının İngiltere'de 100 çocukta bir, ABD'de 150 çocukta bir, Avustralya'da ise 160 çocukta bir olduğunu göstermektedir. Ayrıca, daha kapsamlı veri toplama çalışmalarının yürütüldüğü ABD ve Avustralya'da, veri toplanan bölgeler arasında çeşitli farklılıklara rastlanmıştır. Farklı ülkelerde araştırmaya dahil edilen otizm spektrum bozuklukları farklılaştığı için ülkeler arası karşılaştırma yapmak zor olmakla birlikte, otizm spektrum bozukluklarının günümüzde yaklaşık olarak her 150 çocuktan birini etkilediği kabul edilmektedir. Otizm spektrum bozukluğunun bölgesi, ırkı, dini ve dili olmadığı için, benzer yaygınlık oranlarının ülkemiz için de geçerli olduğu kabul edilebilir.