Stresin insan beyni üzerindeki etkisi, yetmiş beş yıldan fazla bir süredir belgeleniyor. İnsan beyninin, yaşamın ilk altı ayında bebek ile en az bir önemli yetişkin arasında bir bağ ilişkisinin gelişmesi için, önceden programlanmış sinir devrelerini içerdiğini aktaran İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. William Moiser, “Bu ilk bağlanma (tipik olarak bir anne figürüyle), diğer nöronlarla sinaptik bağlantılar kurmak için nöronları hazırlar. Bu süreç, beyin gelişimini artıran sinir kümelerinin oluşumunu güçlendirir” dedi.
“DUYGUSAL GELİŞİMİ DE OLUMSUZ ETKİLER”
Sağlıklı sosyal ve duygusal bağlar oluşmadığında, sinapsların budama adı verilen bir süreçle ortadan kaldırıldığını ifade eden Prof. Dr. Moiser, “Bir bebeğin ihmali kalıcı olduğunda, stres hormonu olan kortizol beyne salınır. Bebeklik döneminde stres hormonuna kronik maruziyet, yaşam boyu sürecek fiziksel ve zihinsel sağlık sorunlarını da beraberinde getirir. Bunun yanı sıra bilişsel, dil, sosyal ve duygusal gelişimi de olumsuz etkileyerek daha duyarlı bir beyin yaratır. Aslında, kronik ihmal, gelişen insan beynine fiziksel istismardan daha fazla zarar verir” diye konuştu.
Erken müdahalenin bebeklerde kronik stres ve ihmalin olumsuz etkilerini azaltabileceğini söyleyen Prof. Dr. Moiser, “Bu nedenle çocuk gelişimi uzmanları, ebeveynlere beyin gelişimini destekleyen ve sağlıklı duygusal bağlanmayı besleyen bebek ve yetişkin arasındaki karşılıklı etkileşimleri (hizmet ve geri dönüş) öğreterek aileleri destekleyebilir. Bu, ağlama, agulama, cıvıldama gibi bebeğin tepkilerine uygun ve hızlı bir şekilde yanıt vermeyi, bebek ile göz teması kurmayı, kucaklamayı, bebeğin ifadesini ona yansıtmayı ve bebeğin cevap vermesi için ona zaman tanımayı içerir” şeklinde konuştu.
“BEBEKLER GÜLÜMSEYEN VE KORKULU BİR YÜZ İFADESİNİ AYIRT EDEBİLİR”
Bebeklerde göz teması ve yüzü algılamanın sosyal yeterliliğin gelişimi için esas olduğuna vurgu yapan Prof. Moiser, “Yenidoğanlar, herhangi bir oyuncak nesneye göre insan yüzünü tercih ederler. Bebekler doğrudan göz temasını tercih ederler. Üç aylık olan bebekler, gülümseyen yüzleri nötr ifadelere tercih ederler ve beş ila yedi aylık bebekler gülümseyen ve korkulu bir yüz ifadesini ayırt edebilir. Beş aylıkken bebekler, bir nesnenin yönüne doğru yönelmiş bir bakışı anlayabilir ve takip edebilirler” dedi.
Prof. Moiser konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Çocuk Gelişim Uzmanları bebeklerin bu kadar erken yaşta sosyal etkileşimi algılayıp anlayabildiğini farkında olarak, ailelere sağlıklı beyin gelişimini destekleyen önerilerde bulunabilir, bebeklerin duygusal ve sosyal gelişimini nasıl destekleyeceklerini öğretebilirler. Bir bebekle etkileşim halindeyken doğrudan göz teması kurma, bebekle göz teması kurulduğunda gülümseme, bebek bezi değiştirme ve beslenme gibi rutin zamanlarda bebeğin sözlerini yansıtma, gülümseme, göz teması kurma ve oynama, bakışlar bebekten başka yöne yönelttiğinde farkında olma olarak sıralanabilir. Çünkü bebek, etkileşimden başka bir şeyle daha fazla ilgilendiğinizi gördüğünde olumsuz olarak algılayabilir.”