Prostat kanseri hastaların yarısı 60-69 yaş aralığında
15 Eylül Dünya Prostat Kanseri Farkındalık Günü” nedeniyle, Türk Üroonkoloji Derneği’nden prostat kanseriyle ilgili açıklamalar yapıldı. Türkiye Prostat Kanseri Haritası raporu hakkında bilgi veren Prof. Dr. Sinan Sözen, 5040 hastaya ait verilere göre, prostat kanserli hastaların yarısının 60-69 yaş aralığında olduğunu belirtti

Oluşturma Tarihi: 2022-09-15 20:24:20

Güncelleme Tarihi: 2022-09-15 20:24:20

Türk Üroonkoloji Derneği Başkanı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güven Aslan, teknolojideki ilerlemelerle birlikte son yıllarda hem prostat kanseri erken tanısına hem de tedavisine yönelik dünya çapında birçok çalışmanın ve gelişmenin olduğunu belirtti. Ülkemizde ise Türk Üroonkoloji Derneği bünyesindeki Prostat Hastalıkları Çalışma Grubu'nun ülkemiz verilerinin belirlenmesi konusunda çalışmalarının olduğunu belirtti.

Hastaların yarısı 60-69 yaş arasında

Türk Üroonkoloji Derneği tarafından, Türk Üroonkoloji Derneği Prostat Kanseri Veritabanı kaynaklı bilgiler ışığında hazırlanan Türkiye Prostat Kanseri Haritasının sonuçları geçen yıl yayınlandı.

Medimagazin'de yer alan habere göre, yayınlanan raporda, dünyada erkeklerde en sık görülen kanserler arasında olan prostat kanserinin ülkemiz için farkındalığının artırılması ve kamuoyunun bilinçlendirilmesinin amaçlandığını söyleyen Türk Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Sinan Sözen, “Türkiye Prostat Kanseri Haritası raporu, hem erken teşhis hem de tedavi aşamasında hastalar için önemli bilgiler içermektedir. Türkiye çapında 19 büyük merkezden elde edilen 5040 hastaya ait veriler ile oluşan raporda, prostat kanserli hastaların yarısının 60-69 yaş aralığında olduğu ve erken evre prostat kanserinin kendine özgü herhangi bir belirtisinin olmadığı belirtilmiştir” dedi.

Sık idrara gitme, zorlanma belirtiler arasında

Türk Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Süleyman Ataus, “Prostat kanseri tanısı konulan hastaların yaklaşık yarısı sık idrara gitme, idrar yaparken zorlanma ve idrarda kan görülmesi gibi nedenlerle başvurmakta, fakat diğer yarısı ise hiçbir belirti göstermeden prostat kontrolüne gelen hastalardan oluşmaktadır” diye belirtti.

Prostat kanseri tanısı alan hastaların dörtte birinde tanı öncesi parmakla prostat muayenesinin kanser bulgusu barındırdığını, hastaların yaklaşık üçte birinde ise kanda bakılan PSA testinin oldukça yüksek (>10ng/ml) olduğunu belirten Dr. Ataus, “Ülkemizde, 50 yaşından sonra tüm erkeklerin yılda bir kez üroloji uzmanına kontrole gitmeleri gerekmektedir. Ailesinde prostat kanseri olan erkeklerin ise 40 yaşından sonra yılda bir kez kontrole giderek parmakla prostat muayenesi olmaları ve kandan PSA testi yaptırmaları gerekmektedir” diye vurguladı.

COVID 19 pandemisi erken tanı ve tedaviyi geciktirdi

Teknolojik gelişmelerle birlikte Manyetik Rezonans (MR) görüntülemenin yıllar içinde prostat kanseri tanısındaki kullanımının artmasıyla, MR-Füzyon prostat biyopsisi oranlarında da artış olduğu gözlenmektedir. Türkiye Prostat Kanseri Haritası raporundaki prostat biyopsi verilerine baktığımızda ise prostat kanseri tanısının yaklaşık %10'unun MR-Füzyon biyopsi ile tanı aldığı gözlenmiştir. Raporda, ülkemizde prostat kanseri tanısı konulan hastaların yaklaşık %10'unda hastalığın vücuda yayıldığı yani ileri evreye geçtiği ve metastaz yaptığı belirtilmiştir.

Türk Üroonkoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Cenk Yücel Bilen, "Pandemi döneminde diğer tüm kanserlerde olduğu gibi prostat kanserinde de ileri evreli hastalık tanısında artış gözlendi. Çünkü hastalar, Covid-19 endişesiyle hastaneye başvurmakta gecikmişlerdi" diye belirtti.

Covid-19 pandemisi ile birlikte birçok hastanın hem erken tanısında hem de kanser tanısı almış hastaların tedavi ve takiplerinde gecikmeler olduğunu belirten Dr. Bilen, “Hastalığın evresi ilerledikçe hastalık prostatın dışına çıkmakta, önce yakınındaki lenf bezlerine sonra da uzak lenf bezlerine ve kan yoluyla kemiklere ve diğer organlara yayılmaktadır.

İleri evre prostat kanseri, hastadan hastaya değişkenlik göstermekle birlikte mutlaka multidisipliner yaklaşımla tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Bu yüzden bu hastaların yönetiminde üroonkologlar, medikal onkologlar, radyasyon onkologları, nükleer tıp uzmanları, radyologlar, patologlar ve moleküler genetikçiler aktif olarak rol almaktadır” diye ifade etti.

Yeni tedaviler güvenle uygulanıyor

Türk Üroonkoloji Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. İlker Tinay, “Türkiye Prostat Kanseri Haritası raporuna baktığımızda, prostat kanseri tanısı sonrası hastaların yaklaşık dörtte üçünün cerrahi (radikal prostatektomi) olarak tedavi edildiğini ve son yıllarda artan oranlarda laparoskopik ve robotik cerrahi gibi kapalı cerrahi yaklaşımların uygulandığını görmekteyiz” diye belirtti.

Dr. Tinay, “Ayrıca, prostata sınırlı prostat kanserinde cerrahi tedavinin yanı sıra radyasyon tedavisi de benzer etkinlikte ve güvenle uygulanabilmektedir. Son yıllarda artan fokal tedavi seçenekleri ise bazı hastalar tarafından yakın takip edilmektedir” dedi.

Bilimsel çalışmalar uluslararası düzeyde devam ediyor

Türk Üroonkoloji Derneği Prostat Hastalıkları Çalışma Grubunun son güncel verilerine göre Türk Üroonkoloji Derneği Prostat Kanseri ve Prostat Biyopsi veritabanlarında, Türkiye'nin en büyük 19 merkezinden elde edilmiş olan 13 binden fazla hasta verisinin olduğu ve 2005 yılından beri bu veritabanlarından üretilen çalışmaların uluslararası dergilerde kabul gördüğü belirtilmiştir.

Türk Üroonkoloji Derneği Prostat Hastalıkları Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Serdar Çelik, “Grubumuzda yürütülen çalışmalara baktığımızda, prostat kanseri tanısından ileri evre prostat kanseri tedavisine kadar geniş bir yelpazede aktif olarak devam eden yirmi bir çalışmanın olduğunu görüyoruz. Sadece son iki yılda uluslararası düzeyde on adet çalışmamız yayınlanmıştır.” diye belirtti.

Prof. Dr. Güven Aslan ayrıca, “Diğer tüm kanserlerde olduğu gibi prostat kanserinde de erken teşhis hayat kurtarmaktadır. Türkiye Prostat Kanseri Haritası raporunda da belirtildiği üzere, prostat kanserinin erken teşhis edilebilmesi için hiçbir yakınmanız olmasa bile ailede öykü varsa 40 yaş, yoksa 50 yaş sonrası mutlaka Üroloji uzmanına muayene olmak önem arz etmektedir” dedi.