Rahim ağzı kanseri, kadınlar arasında en fazla görülen kanser türlerinden biri olarak biliniyor. Yüksek riskli HPV enfeksiyonlarının, rahim ağzı kanserine yol açtığı vurgulanıyor. HPV aşısı, bu ölümcül hastalıktan korunmada en etkili çözüm olarak gösteriliyor.
RAHİM AĞZI KANSERİ, HPV ENFEKSİYONLARINDAN KAYNAKLANIYOR
Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Nicat Çobanoğlu, rahim ağzı kanserinin temel nedeninin yüksek riskli HPV enfeksiyonları olduğunu belirtti. HPV'nin 16 ve 18 tiplerinin, bu kanser türüne yol açan enfeksiyonların yüzde 80'inden sorumlu olduğu ifade edildi. Kanserin erken evrede belirti vermemesi, düzenli taramaların önemini artırıyor. HPV aşısı, kanserin önlenmesinde en etkili yol olarak gösteriliyor.
HPV AŞISI ERKEN TEŞHİSİNİN ÖNÜNÜ AÇIYOR
Prof. Dr. Çobanoğlu, HPV aşısının 9-15 yaş arasındaki bireylere iki doz, 15 yaş üzerinde ise üç doz olarak uygulanması gerektiğini belirtti. Düzenli pap smear ve HPV testleri, rahim ağzı kanserinin erken teşhisi için kritik rol oynuyor. Ülkelerde bu testler ve aşılama sayesinde kanserin sıklığı ve ölüm oranları ciddi şekilde azalmaktadır.
RAHİM AĞZI KANSERİNİN BELİRTİLERİNE DİKKAT!
Erken evrede hiçbir belirti göstermeyen rahim ağzı kanseri ilerleyen dönemlerde düzensiz kanamalar, cinsel ilişki sonrası kanama, anormal vajinal akıntılar ve kasık ile bel ağrıları gibi şikayetlere yol açabilir. Prof. Dr. Çobanoğlu, jinekolojik muayene ve tarama programları sayesinde erken teşhisin mümkün olduğunu söyledi.
TEMEL NEDEN: YÜKSEK RİSKLİ HPV ENFEKSİYONLARI
HPV enfeksiyonları, genellikle cinsel yolla bulaşır ve sigara kullanımı bu enfeksiyonların kanserojen etkisini 2-4 kat artırır. Sigara, erken yaşta cinsel ilişkiye başlama, çok sayıda cinsel partner gibi etkenler, kanser riskini önemli ölçüde yükseltmektedir. Ayrıca, herpes genitalis ve chlamydia gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların tekrarı da risk faktörleri arasındadır.
ERKEN TEŞHİS İÇİN DÜZENLİ TARAMALAR ŞART!
Prof. Dr. Çobanoğlu, HPV aşısının yanı sıra 3 yılda bir pap smear testi ve HPV tiplemesi yapılmasını önerdi. Risk grubundaki bireylerin daha sık tarama ve değerlendirmelere tabi tutulması gerektiği vurgulandı.
