Ramazan ayının girişiyle birlikte sağlık uzmanları da bu ayda yapılması gerekenleri dile getirmeye başladı. Beslenme önerilerinin yanı sıra daha sağlıklı bir ramazan geçirmek için oruç tutanları yönlendiren tavsiyeler de sıkı takip ediliyor.
Bu ay sıkça şikayet ve soru işareti konusu olan sorunlardan birisi de ağız kuruluğu.
İşte bu soruna dair bilgiler....
Ağız kurusu hastalık belirtisi mi?
Sağlıklı bir insanda normal seviyede üretilen tükürükte görülen azalma ağız kuruluğuna neden olur. Ağız kuruluğu, 500'den fazla ilaç türü ve kanser tedavisinde kullanılan radyasyon nedeniyle görülebileceği gibi, bazı hastalıkların belirtisi olarak da ortaya çıkabilir. Günlük hayatta insanlar için alışıldık bir durum haline gelse de kronik ağız kuruluğunun tedavi edilmesi ve altta yatan nedenin tespit edilmesi büyük önem taşır.
Sistematik rahatsızlık mı?
Ağzı ıslak tutmak, dişlerde çürük oluşumunu engellemek, ağız içi enfeksiyonları önlemek, sindirim, konuşma ve yutma işlemlerini kolaylaştırmak gibi görevleri bulunan tükürüğün az salgılanması durumunda ağız kuruluğu görülebilir. Tıp dilinde “kserostomi” olarak adlandırılan ağız kuruluğuna yüzlerce ilaç, radyasyon, psikolojik faktörler ve bazı sistemik rahatsızlıklar neden olabilir.
Altındaki nedenler bilinmeli
Sağlıklı bir bireyde 24 saat içerisinde 500 ml üretilen tükürüğün azalması, konuşma ve yutma güçlüğüne neden olarak kişiyi olumsuz etkileyebileceği gibi, bazı hastalıkların habercisi de olabilir. Ağız kuruluğu, tek başına bir hastalık olarak tanımlanmasa da neden olabileceği hastalıkların önüne geçmek için tedavi edilmesi ve göz ardı edilmemesi gereken bir durumdur.
Doğru tanı konulmalı
Pek çok farklı nedene bağlı olarak ağız kuruluğu ortaya çıkabileceği için doğru tanı konulması ve buna uygun bir tedavi planının oluşturulması oldukça önemlidir. Kullanılan ilaçlar, tıbbi geçmiş ve varsa diğer hastalıklar muayene sırasında doktor tarafından sorgulanır ve ağızdan muayene yapılır. Ağızda görülen kuruluk, tanı koymak için yeterli olmayabilir. Ağız kuruluğuna neden olan rahatsızlığı ya da durumu tespit etmek için kan testleri, tükürük üretimi testleri ve sialografi, ultrasonografi, MR ve BT gibi yöntemlerle tükürük bezlerinin görüntülenmesi gerekebilir. Tükürük bezlerinden alınacak biyopsi ise Sjögren sendromu gibi rahatsızlıkların görüldüğü durumlarda kullanılan bir yöntem.
Uzun süre aç kalma durumu
Oruç tutarken uzun süre aç kalınması, sıvı tüketilememesi ve gün boyu diş fırçalanamaması nedeniyle ağız ve diş sağlığı olumsuz etkilenebiliyor. Ağız kokusu ve kuruluk hissi ile birlikte dişlerde çürük gelişimi de istenmeyen durumlar olarak karşımıza çıkıyor.
Yemekten 1 saat sonra fırçalayın
Ramazan ayında beslenme düzeni tamamen değişmektedir. Yemek saatleri iftar ve sahura göre ayarlandığı için uzun süre aç ve susuz kalınmaktadır. Özellikle sahurdan sonra dişler fırçalanmadan ya da gerekli temizlik yapılmadan yatılmaktadır. Aç kalınan sürenin uzunluğu da göz önünde bulundurulduğunda, sahurdan iftara kadarki sürede ağızda kolayca çoğalma ortamı bulan bakteriler, diş çürüklerini arttırabilirken kötü kokuya da neden olabilmektedir. Yemeklerden hemen sonra diş fırçalamanın yıpranmaya neden olabileceği göz önünde bulundurarak, en az 1 saat sonra dişlerin fırçalanması gerekmektedir
Sahurda bunları yapın!
Sahurda genellikle tercih edilen çay, kahve gibi içecekler ve baharatlı yiyecekler ağız kuruluğunu arttırmaktadır. Bunların yerine taze sıkılmış meyve suları ile meyve, sebze ve tahıllı besinler gibi lifli gıdaların tüketilmesi ağızdaki tükürük akımını hızlandırmaktadır. Lifli besinlerin tüketilmesi, tükürük akımını hızlandırdığı gibi ağız içi temizliği bakımından da oldukça önemlidir.Tatlıdan sonra bir bardak su için.
Yapılması gerekenler
Ağız kuruluğu kokunun artmasına neden olmaktadır. Gün içende ağzı su ile çalkalamak kötü kokuyu azaltmakta.
Sahurdan sonra dişlerin fırçalanması unutulmamalı.
Ağız kuruluğunu arttıran çay kahve ve baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalı.
Tok tutması için tercih edilen süt, peynir ve yumurta gibi sistein içeren besinler kötü kokuyu artırır.
Enerji içeceklerinden uzak durulmalı.
Lokmalar mümkün olduğunca fazla çiğnenmeli.
Et ve şarküteri ürünleri fazla tüketilmemeli.