SELENYUM NEDEN BU KADAR ÖNEMLİDİR?
Yaşlanma, kanser, tiroid, kalp hastalıkları başta olmak üzere, birçok önemli hastalığın oluşumunda etkin bir mineral daha... İlginç olan, gerçekten bu kadar hastalık ve durumla ilgisinin pek tahmin edilemez olması...
Bu kadar önemli olmasının sebebi vücuttaki birçok enzimatik reaksiyonun yapısına girmesidir. Enzimler, hücrelerimizin normal işlemesi için gereken kimyasal reaksiyonların hızını artıran protein yapısındaki biyo moleküllerdir. Hücredeki tüm reaksiyonlar enzimlerin varlığı ile olur. Ancak bu enzimlerin de düzgün çalışabilmesi için bazı minerallere ihtiyaç vardır. İşte onlardan biri de selenyumdur. Yine öğretmen edasıyla tek tek anlattım, ama niye ihtiyaç duyduğumuzun daha iyi anlaşılması için şart.
Selenyum eksikliğinin hastalığa sebep olduğu ilk defa Keshan hastalığı ile tanımlanmıştır. Keshan hastalığı, Çin'in Keshan bölgesinden bildirilen, (kardiyomyopatidir) kalp kası tutulumu ile oluşan bir hastalıktır.
Sağlığımıza etkileri
Bağışıklık sistemi: Glutatyon peroksidaz enzimi üzerinden yaptığı etki ile antioksidan etkisi gösterir, iltihabı azaltır ve bağışıklık sisteminin normal fonksiyon görmesini sağlar.
Sinir sistemi: Oksidatif hasarı engelleyerek hafızayı korur, Parkinson, Alzheimer gibi hastalıkların oluşumunu geciktirir, engeller.
Tiroid fonksiyonları: Tiroid hormonlarının yapımı için sadece iyot değil; selenyum da gerekmektedir.
Kanser: Cilt kanseriyle ilişkili olabileceğine dair yayınlar bulunmaktadır.
Kalp hastalıkları: Koroner arter hastalığı dediğimiz kalp-damar hastalıklarına ve kalp kası tutulumu ile birlikte kalp yetmezliğine, EKG ve ritim bozuklarına sebep olabilir.
Kas hastalıkları: Eksikliğinde özellikle iskelet kası tutulumu gözlemlenir.
Üreme sistemi: Sperm miktarını ve hareketliliğini etkiler.
Eksikliğinin en önemli sebebi yetersiz ve dengesiz beslenmedir. Ayrıca mide-bağırsak sisteminde meydana gelen hastalıklar, gıdalardaki selenyumun emilimini önleyebilmektedir. Böbrek ve bazı kan hastalıkları da selenyum ihtiyacını artırabilir.
Eksikliğini nasıl anlarız?
Tırnak ve saç yapısı değişir; incelirler ve saçın rengi değişir. Kaslar zayıflar, eklem rahatsızlıkları görülür. Çocuklarda boy uzaması gecikir. Tiroid hormonlarının yapımı azalır ve hipotiroideye ait belirtiler görülür. Bağışıklık sistemi baskılanacağı için de kişi sık sık enfeksiyon geçirir, halsiz ve yorgundur.
Selenyumu sıklıkla kandaki miktarına bakarak ölçüyoruz, ancak idrarda ve kandaki kısa süreli selenyum düzeyini, saçta ve eritrositlerde glutatyon peroksidaz denilen enzimin aktivitesi ise uzun dönem selenyum durumu hakkında bilgi verebilir.
Hem hayvansal hem de bitkisel gıdalar selenyum kaynağıdır. Et, deniz ürünleri ve balıkların yanı sıra meyve ve sebzeler, süt ve süt ürünleri, birçok yağ selenyum açısından zengindirler. Önerilen günlük selenyum miktarı hem kadın hem erkek için 1 mikrogramdır.
Yararlarını bildiğimiz her şeyde olduğu gibi, fazlalığının da sorun olabileceğini unutmayalım! Birden kan seviyesi yükselirse bulantı, kusma ve ishal yapabilir. Uzun süreli bir durumda ise saç ve tırnakların dökülmesi, cilt, diş ve sinir sistemi bozuklukları görülebilir. Karaciğer fonksiyon bozukluğu ve kalpte EKG değişiklikleri gözlemlenebilir.
En önemlisi beslenme
Selenyum eksikliğinden şüpheleniyorsak, hemen ağızdan alınan selenyum haplarına saldırmak yerine, selenyumdan zengin besinleri daha çok tüketmeye çalışmak yerinde olacaktır. Beslenmemize güvenemiyorsak da ilk yapacağımız şey, eksikliğini kan veya idrar tahlili ile belirlemektir.
Eksikliği yiyeceklerle yükseltemeyeceğimize eminsek, belli aralıklarla damardan uygulamalar almak en iyi çözüm olabilir. Günlük haplarla eksikliğini tamamlamaya çalışmak sadece karaciğer ve böbreğimizi yormak anlamına gelebilir. Tüm benzerlerinde olduğu gibi bu tür hapların da vücudumuzda ne oranda emilimi olacağını ve hücrelere ulaşacağını bilmiyoruz.
Yeterli ve dengeli beslenmek tek ve en önemli seçenek. Çünkü ihtiyacımız olan tek şey selenyum değil.
Sağlık en kıymetli zenginliğimiz, lütfen en az diğerlerini koruduğumuz kadar korumaya özen gösterin. Bilgili, ilgili ve doktorunuzla iletişimde kalın.
Milliyet