Gazeteci -yazar Süleyman Özışık, bugün Türkiye gazetesindeki köşesinde çıkan, “Yarasa gözlüler!” başlıklı makalesinde, “Süper güç dediğimiz ülkelerin hastaneleri, Kemal Kılıçdaroğlu'nun SGK müdürü olduğu dönemi hatırlatıyor.” dedi.
Süleyman Özışık'ın makalesinin tam metni şöyle:
İki gündür sosyal medyada yakası açılmamış, kâğıda kaleme gelmez küfürler yiyorum.
Neden dersiniz?
Ali Çınar ismini duymuşsunuzdur.
Her gece Türk televizyonlarına bağlanarak Amerika'daki gündemi bize aktaran Dış Politika uzmanıdır kendisi...
Anlatıyor.
Amerika'da koronavirüs tedavisi görmek isteyen sigortalı bir kişi 9 bin dolar, sigortasız bir kişi ise 34 bin dolar para ödemek zorunda.
Bu parayı veremeyen kişi ölüme terk ediliyor. Dün yine Amerikan basınında yer alan bazı haberleri sosyal medya hesabında ve televizyonlarda paylaştı Ali Çınar.
Paylaşım aynen şöyle:
"17 yaşında koronalı sigortasız çocuk hastaneye kabul edilmedi ve öldü. Sigortasız Bostonlu koronalı bayana 34 bin dolarlık fatura çıkarıldı. Bir başka hastaya tedavi süreci için 73 bin dolar fatura çıkarıldı."
Bunları paylaştığım için küfür yedim.
Kendileri bir iddiada bulunuyordu. "Amerika, Fransa, İtalya, Almanya İspanya ülke vatandaşlarının tamamına para dağıtıyor. Bizimkiler ise halktan para topluyor" diyorlardı. Onları duyanlar, bu ülkelerin helikopterlerle halkın üzerine para saçıyor sanıyordu.
Dün itibarıyla haberler gelmeye başladı.
O çok övdükleri Fransa, Almanya ve İspanya tıpkı Türkiye gibi halktan bağış toplamaya başladı. Bunların da içinde olduğu 88 ülke Türkiye'den acil yardım talep etti.
Kendi insanının tedavisinden tek kuruş para almayan Türkiye ise İspanya ve İtalya'ya tıka basa tıbbi malzemelerle dolu yardım gönderdi.
Ha, Amerika diyorduk!
Terör örgütü YPG'ye yıllardır yüzlerce uçak, binlerce tır silah yardımı yapan Amerika ise hemşirelerine verecek bir tane maske bulamıyor.
Dün izlemişsinizdir.
Amerikalı bir hemşire, "Benim tek maskem vardı onun için kavga ettik. Biz maske bulup takamıyoruz, sen de takmayacaksın diyerek maskeyi elimden aldılar. Ben de istifa etmek zorunda kaldım" diye bir video paylaştı.
Maske yahu, maske!
Bizim marketlerde patır patır satılan basit maskelerden bahsediyoruz.
Hastane deseniz hak getire.
Binlerce insan bildiğiniz kapalı otoparklarda korona tedavisi görüyor. Hastanelerin izbe bodrum katları bile hasta dolu.
Koridorlar mezbaha gibi.
Yani anlayacağınız süper güç dediğimiz ülkelerin hastaneleri, Kemal Kılıçdaroğlu'nun SGK müdürü olduğu dönemi hatırlatıyor.
Bize bakıyorsun, 5 yıldızlı otellerde tedavi gören hastalarımızdan tek kuruş para alınmıyor.
Dünyanın pek çok ülkesinde yağma ve talanlar başladı. Marketler saldırıya uğruyor, insanlar bulabildiği kadarını yağmalayarak evine kaçırıyor.
Bize bakıyorsun.
Hükûmet bir yandan, belediyeler diğer yandan, gönüllü vefa grupları beri yandan garibanlara, çaresizlere yardım götürüyor.
Korsan devletler türedi birader!
Bir ülkeye gönderdiğiniz maske yüklü, tıbbi teçhizat yüklü gemilere bir başka ülke el koyuyor.
Bunlar Türkiye'den yardım istiyor.
Ama içimizdeki haysiyetsizler hâlâ bu ülkeleri nasıl överim, ülkemi nasıl kötülerim hesabı yapıyor.
Yılmaz Özdil isminde bir tüccar yazarları var. Onun Google'dan toplayıp derlediği bilgilerin 2500 lira değeri olduğuna inanıp alan saf okurları, "Açız, perişanız" diye bağırıyor.
Tüccar yazar günlerdir, "Hangi ilde kaç vaka olduğunu söylemiyorlar. Hastanelerden canlı yayın yapılmıyor. Hastaların durumunu göremiyoruz. Bakın İtalya'ya, bakın Amerika'ya hastanelerden canlı yayınlar yapılıyor" diye yaygara koparıyor.
Aha da hangi ilde kaç vaka olduğu açıklandı.
Ne yapacak merak ediyorum? Bunun üzerine bilimsel bir yazı mı yazacak? Bir çözüm önerisinde mi bulunacak?
Hayır tabii ki...
Amaç hastalıklı bir şekilde hükûmeti eleştirmekti, eleştirdiği o argüman da elinden alındı. Canlı yayın yapılmasını niye istiyor onu hâlâ anlayabilmiş değilim. Nefesi kesilerek vefat edenleri görmek istiyor herhâlde nasipsiz!
Sadece o değil...
Yardım hesabına para yatıranlara küfredenler, "Zırnık yok" diyerek devlete saydıranlar, dua edenler ile dalga geçenler...
Hadi bunlar en cahilleri...
En bilgili olanları ise İstanbul Büyükşehir Belediyesinde. Belediyenin sözcüsü, "AK Partili troller, belediye otobüslerine toplu hâlde binerek bize organize kötülük yapıyor" diyor.
Diyebiliyor!
Yani AK Partililer sırf Ekrem İmamoğlu'na tuzak kurmak için canını tehlikeye atıyor, bile bile ölüme yürüyor.
Kafa bu!
Ve bu kafalar, "Ülke bizimle çok daha güzel olacak" diyor.
Aylardır Çinlilere saydırıp duruyoruz.
İçimizdekiler onlardan bile beter.
Çinliler baykuş, yarasa, yılan, çıyan yiyorlar ama en azından ülkelerine sadıklar. Bizimkiler gibi ülkenin millî ve manevi değerlerini kemirmiyorlar.
Allah ülkeyi bunların eline düşürmesin.
Çünkü ha ülke yılanlarla dolu bir çukura düşmüş, ha bu zihniyetin eline düşmüş.
Zerre kadar farkı yok!
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak verilmiştir. Bu makalede yer alan görüşler yazarına aittir.
Kaynak: https://www.turkiyegazetesi.com.tr/